ALBERT

All Library Books, journals and Electronic Records Telegrafenberg

Your email was sent successfully. Check your inbox.

An error occurred while sending the email. Please try again.

Proceed reservation?

Export
Filter
  • Books  (5)
  • bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JP Politics & government::JPS International relations  (2)
  • bic Book Industry Communication::M Medicine::MB Medicine: general issues::MBD Medical profession::MBDC Medical ethics & professional conduct  (2)
  • bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JH Sociology & anthropology::JHB Sociology  (1)
  • Istanbul University Press  (5)
  • Turkish  (5)
  • Norwegian
  • Undetermined
Collection
  • Books  (5)
Keywords
Language
  • Turkish  (5)
  • Norwegian
  • Undetermined
  • English  (1)
Years
  • 1
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2022-11-04
    Description: Published
    Description: Uzun yıllardır uygulanan liberal-kapitalist yönetişim modeli, bireyselleşmeyi ve piyasayı egemen kılıp, özel sektörü büyüterek, devleti ve hizmetlerini sınırlandırarak varlığını bugüne kadar sürdürdü. Ancak COVID-19 krizi ile birlikte bu ekonomik sistemin nasıl bir sonuç doğurduğuna hep birlikte şahit olduk. Dünyanın en büyük ekonomilerine sahip ülkelerin salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan en temel koruma malzemelerini sağlamakta aciz duruma düşmesi, hastaları seçerek tedaviye almaları ve diğerlerini ölüme terk etmeleri, ölen insanlarını taşıyacak tabutları ve gömecek yerlerinin olmaması mevcut sistemlerin ne kadar insani olduğu sorununu somut bir şekilde ortaya çıkardı. Uluslararası rekabette en başarılı ülkeler, üstünlük sağlayan sektörlere ve üretime odaklanarak ekonomik gelişme stratejilerini bugüne kadar sürdürdüler. Ancak uzun tedarik zincirlerine ve küreselleşmeye dayalı bu yapı çökerken, katı sınırlar ve ulusal üretimlerle bu boşluğu doldurma arayışı ön plana çıktı. Ekonomiyle birlikte fonksiyonları zayıflayan, hizmet alan ve kapasitesi kısıtlanan devlet aygıtı ve yapısı, yaşanan salgınla birlikte büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. COVID-19 salgınıyla birlikte ekonomik gelişmelere rağmen, sağlık hizmetlerinin ve tarımsal üretimin acil hallerde yarattığı etkilerinin insanlığı tehdit edecek boyutlara nasıl ulaştığını yaşayarak tecrübe ettik. Salgın ile birlikte tarımsal üretim başta olmak üzere temel ihtiyaçları karşılayacak üretimi yapabilmenin önemini bir kez daha anladık. Maske, solunum cihazı, ilaç ve aşı gibi halk sağlığı alanlarında üretim ve hizmetleri sunmanın ne kadar önemli olduğunun bilincine vardık. Üretimlerin stratejik öneminin dönemsel ve ihtiyaçlara göre değişebildiği gerçeğini bir kez daha yaşadık ve paramız olsa da bazı ürünleri ve hizmetleri satın alamayacağımızı gördük. Salgın, küresel düzeyde neredeyse hepimizi ruhsal, fiziksel ve sosyal açıdan eşitleyerek; sağlık, eğitim, gelir eşitsizliği, yoksulluk, işsizlik, göç, iklim krizi, temel insan ihtiyaçlarına erişim dahil her alanda yeni farkındalıklar oluşturdu. Salgın, bir yönüyle bencilliği besledi, dayanışmayı azalttı, yalnızlığa, biyolojik olduğu kadar psikolojik sorunlara ve bilgi kirliliğine yol açtı, ölüm korkusunu bireysel olmaktan çıkarıp, toplumsallaştırdı. Diğer yönüyle de dayanışma ihtiyacını artırdı ve ortak kader duygusunu güçlendirdi. Bu nedenle sosyal uyumu esas alan bir anlayışa olan ihtiyacımız daha fazla önem kazandı. Bundan dolayı toplumsal savrulmayı önleyecek ve panik yaşanmasına fırsat vermeyecek yapılanmaya ihtiyacımız arttı. 1980 sonrasında neoliberal rüzgârların etkisiyle yapılan özelleştirmelerle Türkiye’de de devlet nispeten küçültüldü, ekonomik ve sosyal sorunların yaşandığı bir dönemde küresel salgınla karşılaşıldı. Ancak genel sağlık sigortası, hastane sayısı, yatak kapasitesi gibi alanlarda sahip olduğumuz potansiyel ve kriz yönetme becerimiz sayesinde süreci nispeten daha iyi şartlarda geçirmekteyiz. Fakat bu gerçeğe rağmen ülkemizin de yeni şartlara adapte olmasını sağlayacak, krizi en az zararla atlatacak ve 21. yüzyılın ihtiyaçlarını karşılayacak yeniden yapılanmaya ihtiyacı artmaktadır. Ekonomik ve sosyal alanda yaşananlar yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Çünkü doyumsuzluğu ve obeziteyi besleyen sınırsız ihtiyaçlar algısı yerine, ihtiyaçların sınırlı olduğu ve isteklerin sınırlandırılabileceğini esas alan, bilgi hariç kaynakların sınırlı olduğu ilkesine dayalı yeni bir ekonomik düzeni inşa edecek bir paradigma değişikliğine yönelik beklenti artıyor. Kriz sürecini en az zararla atlatabilmek için hep birlikte dayanışma içinde mücadele ederek, küresel düzeyde yükselen işkollarını ve meslekleri esas alarak, endüstrileri ve iş piyasalarını yeniden yapılandırmak gerekiyor. Bu kitabın editörlüğünü üstelenen, yazar olarak katkıda bulunan ve hazırlanmasında görev alan fakültemizin çok kıymetli hocalarına bu vesileyle bir kez daha çok teşekkür ediyorum. 84 yıllık birikimimize uygun bir şekilde dünyada ve ülkemizde yaşanan ve yaşanacak sorunlara öğretim üyelerimiz kayıtsız kalmamış, var olan zor şartlara rağmen alternatifler üreterek, yol gösterici öngörülerde bulunmuşlardır. Hiç kuşkusuz bu kitap ön çalışma niteliğindedir, verilere ulaşıldıkça detaylandırılacaktır. Ufuk açıcı ve faydalı olması dileğiyle saygılar sunuyorum.
    Keywords: bic Book Industry Communication::M Medicine::MB Medicine: general issues::MBD Medical profession::MBDC Medical ethics & professional conduct ; bic Book Industry Communication::J Society & social sciences ; bic Book Industry Communication::M Medicine::MB Medicine: general issues::MBN Public health & preventive medicine
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 2
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2022-11-04
    Description: Published
    Description: 2014 yılında yaz başında (09 Haziran) yaptığımız toplantıya dayanıyor bu kitabın hikâyesi. Toplantıda İstanbul Üniversitesi’nde gönüllülüğü nasıl yaygınlaştıracağımızı tartışmıştık. Hayata geçirebileceğimiz çeşitli uygulamalardan söz etmiş, ancak ne yaparsak yapalım uygulamaların araştırmaya dayanması gerektiğinin altını çizmiştik. Böylelikle Sosyoloji Araştırma Merkezi bünyesinde gerçekleştirdiğimiz “İstanbul Üniversitesi Öğrencilerinin Gönüllülük Algıları, Eğilimleri ve Deneyimleri” araştırması ortaya çıktı. Süreç içerisinde farklı bileşenler eklediğimiz bu araştırma, sonrasında “Üniversitede Gönüllü Olmak” başlığıyla kitaba dönüştü. Ayrıca bu araştırmadan hareketle öğrencilerin gönüllülük konusundaki farkındalıklarını artırmak amacıyla Gönüllü Akademisi (seminer, atölye, film okuması, STK ziyareti vb. etkinliklerden oluşan 10 haftalık bir program) ve Gönüllü Ol İstanbul Platformu (gönüllü olmak isteyenlerle gönüllü arayan STK’ları, projeleri, kampanyaları buluşturmak, eşleştirmek için kurulan İstanbul Üniversitesi öğrencilerine yönelik platform) hayata geçirildi. Elbette araştırma ve uygulamaların tamamı öğrenci arkadaşlarımızla ve hepimizin gönüllü çalışmalarıyla ilerledi. En başından itibaren gönüllülük üzerine yapılan çalışmaların doğasını yitirmemesine özen göstermeye -ne kadar başarabildik bilmiyoruz elbette- gayret ettik. Gerek Gönüllü Akademisine gerekse düzenlediğimiz gönüllülük çalışmalarına 1000’den fazla öğrenci dahil oldu. Bunun yanı sıra Sosyoloji Bölümü bünyesinde Sivil Toplum ve Gönüllülük dersi açıldı ve öğrencilerin ilgi gösterdiği önemli seçmeli derslerden biri hâline geldi. Bunu yine Sosyoloji Bölümü bünyesinde açılan STK ve Sosyal Sorumluluk Yönetimi Tezsiz Yüksek Lisans programı takip etti. Bu program STK alanındaki öncü ve deneyimli isimlerin verdiği dersler üzerine temellendirildi. Daha çok sektörde çalışan profesyonellerin, STK alanında çalışmak isteyenlerin ve gönüllülerin katıldığı bir program olarak hâlen sürdürmekteyiz. Bununla birlikte gönüllülük, STK’lar ve ilgili konularda paneller ve çalıştaylar düzenledik. Son olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı için Türkiye Gönüllülük Araştırmasını gerçekleştirdik. Bu çerçevede İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü olarak her düzeyde gönüllülük ve STK’lar alanında çalışma yapmaya, öğrenciler arasında gönüllülüğü yaygınlaştırmaya, STK alanında bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamaya ve bu alanda ilişki ve işbirliğini geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kitabın hazırlayıcı adımlarından biri ise 18 Nisan 2018’de İstanbul Üniversitesi’nde düzenlediğimiz “Üniversitelerde Gönüllülük Dersi Müfredat Çalıştayı”dır. Akademisyenlerin, STK profesyonellerinin, gönüllülerin, öğrenci kulüplerinden temsilcilerin vb. katıldığı bu çalıştayda üniversitelerde gönüllülük müfredatını katılımcı bir perspektifle ele aldık. Bu çalıştayın katılımcılarının fikirleri elinizdeki çalışmanın biçimlenmesinde önemli bir rol oynadı. Çalıştay raporu hazırlandı, ancak raporu yayımlayamadık. Müfredat çalıştayından sonra üniversitelerde seçmeli ders fikri ve bu ders için hazırlanacak materyaller konusunda yeni adımlar planladık. Ancak farklı gündemler nedeniyle o dönem gerçekleştiremediğimiz bu çalışmaya Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 2020 Nisan ayında üniversitelerde “Gönüllülük Çalışmaları” dersinin seçmeli olarak açılmasına yönelik aldığı kararla yeniden döndük ve kitap çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu çalışmanın kapsayıcı ve kuşatıcı olmasına özen göstermemiz ve farklı konuları ele alma arzumuz nedeniyle süreç biraz uzadı, ancak nihayet tamamlandı ve artık karşınızdayız. “Gönüllülük ve Gönüllülerle Birlikte Çalışmak” gönüllülüğü farklı boyutlarıyla ele alarak günümüzde gönüllülükle ilgili çok sayıdaki bağlamı ve kavramı okuyucuya sunma hedefini taşıyor. Ancak her bir bölümün kendi içinde belirdiği haliyle gönüllülüğü farklılaştıran boyutları göz ardı etmiyor. Günümüzde gönüllülüğün ancak tüm boyutları ile ele alındığı takdirde tarihsel ve toplumsal bağlamla ilişki kurmanın mümkün olduğunu iddia ediyor bu kitap. Kitapta birçok başlık yalnız STK yöneticilerine hitap ediyor gibi görünmekle birlikte burada asıl hedef gönüllülük yapacak kişileri bilgilendirmek, onları gönüllülük faaliyetlerine hazır hale getirmek, STK yöneticilerinin farkındalığını sağlamak ve gönüllülerin gelecekte hayata geçirecekleri kendi gönüllülük girişimlerini daha nitelikli hâle getirmelerine katkıda bulunmaktır. Kitap okuyuculara gönüllülüğün farklı boyutlarını tanıma imkânı sunmaktadır. Kitabın iki boyutu olduğu söylenebilir: Birincisi gönüllülük deneyimi sınırlı olan ya da hiç gönüllü olmamış kişilere gönüllülüğün farklı boyutlarını göstermektir. İkincisi ise kişilerin gönüllülük çalışmaları organize etmeleri, bu yönde inisiyatif almaları durumunda gönüllülerle beraber nasıl çalışabilecekleri konusunda onlara yeni araçlar sağlamaktır. Evrensel boyutları olsa da gönüllülük toplumların kültürel, tarihi, dini, siyasi, ekonomik ve coğrafi birikimine bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenle kitapta son 50 yıldır yaşanan yeni gelişmelere ve eğilimlere yer verirken Türkiye’nin kendine özgü bir gönüllülük anlayışına ve kültürüne sahip olduğunu unutmadan ilerlemeye çalışıyoruz. Türkiye’nin gönüllülük alanındaki köklü ve zengin birikiminin toplumun inanç ve yaşama kültürüne yaslandığını, gönüllülüğün karşılıksız bir dayanışmayı içerdiğini sıklıkla vurguluyoruz. Diğer taraftan gönüllülüğün farklı boyutlarını tanıtarak eleştirel bir perspektiften tartışmayı, bu tartışmayı derinleştirmeyi ve nitelikli hâle getirmeyi, yeni araştırma ve uygulama odaklarını göstermeyi amaçlıyoruz. Kitabın içerik tasarımında gönüllülük sahasının öncelikli konularına yer vermeyi amaç edindik. Bölümlerin bazıları kuramsal tartışmalara ve yaklaşımlara odaklanırken bir kısmı gönüllülüğün uygulama boyutuyla ilişkilidir. Ayrıca alandaki yeni eğilimlere ve tartışmalı konulara da kitapta bölüm düzeyinde yer verdik. Gönüllülüğün modern dönemde değişen doğasını ve 1970’li yıllar sonrasında gelişen neoliberal bağlamı ihmal etmeden ama güncel gelişmeleri de görmezden gelmeden gönüllülükle ilişkili temel konuları ele almaya çalıştık. Bu yaklaşım tanıyarak tartışmayı ve eleştirel bir perspektif geliştirmeyi içermektedir. Bu nedenle kitapta birbirleriyle çelişkili gibi duran, farklı perspektiflere sahip kavramlara ve yaklaşımlara yer verilmesi alanı tanıtmanın ve eleştirel bir perspektif geliştirmenin öncelikli bir hedef olmasıyla ilgilidir. Giriş dahil on altı farklı bölümden farklı bölümden oluşan kitapta yazarlar arasında ortak bir dil oluşturmaya çalışırken her bir yazarın ve konunun gerektirdiği perspektifi korumaya özen gösterdik. Her bölümün kendi içerisinde farklı konumlanma ve değerlendirmeler ihtiva etmesine imkân tanıdık. Bu nedenle kitabı okurken hem bir bütün hem de birbirinden farklı parçalarla karşı karşıya olduğunuzu hatırdan çıkarmamanızı diliyoruz. Yazarların gönüllülüğe bakışı, gönüllülüğü kavrama biçimleri, alandaki konumlanmaları, uygulama tercihleri vb. hususların bir zenginlik olduğunu düşünüyoruz. Kitabın yayımlanmasından sonra okuyuculardan gelecek geri dönüşler ve yazarların kendi aralarında yapacakları tartışmalar neticesinde hem kitabın mevcut halinin geliştirilmesi mümkün olacak hem de yeni yazarlar ve bölümlerin eklenmesiyle eser genişleyerek okuyucusuna yeni perspektifler sunmaya devam edecektir.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JH Sociology & anthropology::JHB Sociology
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 3
    Publication Date: 2022-10-27
    Description: Approximation of Turkish Law with European Union Law maintains its importance and actuality apart from the context of full membership goal as well. Global trade requires interplay between all world countries with regard to the development and formation of public and private law. Private law regulations in Continental Europe, that constitute models for Turkish law, have been developing under the influence of European Union Law. In any field of law, the authority of the European Union to intervene in national laws is limited to the competences provided by the Treaties. Therefore, acts of the European Union in the field of private law aims the improvement of the internal market and enhanced cooperation between the Member States both by harmonization of national laws and their implementation. Studies and proposals carried out by the European Union for the harmonization of laws should be/are closely followed by our country. Establishment of Customs Union between Turkey and European Union in 1995 with the 1/95 numbered Community Council Decision and initiation of accession negotiations in October 2005 have accelerated the harmonization process of Turkish law with the European Union law. In the heat of these events, it can be observed that the preamble of most of the main codifications and secondary regulations in the field of company law, banking and capital markets law, intellectual and commercial property law, competition law, consumer law and protection of personal data law; reflects the aim of approximation with European Union legislation. Turkey’s geographical location, parallelly the fact that majority of the states, which Turkey has economical, cultural and sociological relations with, are members of the European Union following the impact of European Union on the model laws of Turkish laws, including Swiss law which keep tab on European Union law, necessitates the harmonization of European Union law to remain on Turkish lawyers’ agenda in the future as well. Hence, this Book Project has been prepared by the first documentation center acknowledged by European Union’s competent publishing and distribution bodies, Istanbul University Faculty of Law European Law Application and Research Center, with the object of providing a source for publications and conferences of Turkish lawyers who are keen to work in this field. This Project is an academic study and reflects the evaluation of the authors on harmonization of Turkish law with European Union law and their opinions for the methodology for an approximation of Turkish legislation. Although it is not either an official report or an action plan, it has been prepared with the view of providing a reference to public authorities, especially Ministry of Foreign Affairs Directorate for European Union Affairs and European Union harmonization offices in other relevant ministries. The preparation phase of this Project includes determination of the subdisciplines of Turkish private law, in which harmonization with European Union law, has been taken in regard. The specification of a certain topic is left to the authors. As a matter of course, it was not possible for us to cover all the subdisciplines of private law likewise to examine the entire European Union acquis in the included fields. Our perspective is to provide an insight into European law, its comparison with European Union law and evaluation of alignment. With this regard, every contributor examined the regulation which includes the most general rules on that topic. Although the examined regulations have been enacted on the legal basis of the Treaties, the relevant articles have been explained under the “Remarks” title. In this way, with the exception of topics under “Competition Law” chapter, only the masthead of the acts of European Union organs are shown under the “Legislation” title. Besides, all the examined European Union legislation and their legal basis are shown in the European Union legislation list and index at the end of this book. Subdisciplines of private law to be studied has been designated taking into account several factors, such as the necessity of reevaluation and updating with the current acquis, despite the fact that Turkey’s remarkable progress in the past according to the European Commission country reports; Ministry of European Union’s Action Plan covering the years of 2016-2019; 11th development plan of Turkish Presidency. Thus, the Project touches on Company Law, Financial Services, Consumer and Health Protection, Intellectual Property chapters which have been opened for negotiations, and Competition Policy chapter that has not yet been opened for negotiation alongside the Protection Of Personal Data which is not itself a negotiation chapter but concerns several chapters of negotiation. Regulations in the aforementioned fields have been analyzed under the Company Law, Banking and Capital Markets Law, Intellectual and Commercial Property Law, Competition Law, Consumer Law and Protection of Personal Data Law main titles. Within the scope of the Project, contributors were expected to prepare their work according to the following outline: I. Legislation A. European Union Legislation B. Turkish Legislation; II. Remarks A. European Union Law, B. Turkish Law; III. Assessments and Suggestions. By this means, the necessity of the readers to get conveniently informed solely on the European Union Law or Turkish law related to that subject is considered. Assessments and suggestions have been provided under a separate title with the view of improving on the perception of approximation with European Union which only focuses on the translation of legislation and relation of European Union law with Turkish law can be put forward in an integrated mindset. Under this title, the conclusions reached by evaluating Turkish law and European Union law have been placed in numerical order. In other respects, contributors were provided flexibility in terms of methodology to be used for their remarks and assessments and freedom to include the Turkish translation of the relevant European Union legislation and place article proposals for Turkish legislation. Editorial Board elaborated on determining the main subjects and, alongside the review of all studies with respect to the fundamental aim of this book, providing for systematical coherence thereof.
    Description: Published
    Description: Türk hukukunun Avrupa Birliği hukukuna uyumunun sağlanması, tam üyelik hedefi bağlamında ve bunun dışında ülkemizde önemini ve güncelliğini koruyan bir meseledir. Küresel ticaret, yalnızca ülkemiz değil bütün dünya ülkelerinde kamu ve özel hukukun gelişim ve şekillenmesinde etkileşim içerisinde olmayı gerektirmektedir. Türk hukukunda özel hukuk alanında ağırlıkla takip edilen mehaz hukuk düzenlemeleri ise Avrupa Birliği’nin etkisi altında gelişmektedir. Avrupa Birliği organlarının herhangi bir hukuk alanında düzenleme yapma yetkisi kurucu anlaşmalarla üye devletlerin Birliğe bırakmış olduğu yetkiler ile sınırlıdır. Özel hukuk alanındaki Avrupa Birliği tasarrufları, temel olarak iç pazarın geliştirilmesi/ güçlendirilmesi ve tüm üye devletlerin hukuk düzenlemeleri ile uygulamalarının uyumlaştırılması hedefine yönelir. Bu alanda Avrupa Birliği tarafından yürütülen iç hukukların yakınlaştırılmasına yönelik çalışmalar ve tasarruflar ülkemizce yakından takip edilmektedir/edilmelidir. 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile 1995 yılında Gümrük Birliği’nin tesisi ve Ekim 2005’te katılım müzakerelerinin açılması Avrupa Birliği mevzuatıyla uyum sürecine ivme katan gelişmelerdendir. Bu gelişmelerin etkisinde ülkemizde şirketler hukuku, bankacılık ve sermaye piyasası hukuku, fikrî ve sınai mülkiyet hukuku, rekabet hukuku, tüketici hukuku ve kişisel verilerin korunması hukuku alanlarında çıkarılan kanunların ve ikincil mevzuatın genel gerekçelerine Avrupa Birliği mevzuatıyla uyum amacının aksettirildiği görülmektedir. Ülkemizin coğrafi konumu, buna paralel olarak ekonomik, kültürel ve sosyolojik açıdan ilişki içinde bulunduğu devletlerin ekseriyetinin anılan Birlik içinde bulunmaları, takiben yürürlükte bulunan mevzuatımız üzerinde Avrupa Birliği hukukunun ve Birlik düzenlemelerini oldukça sıkı bir şekilde takip eden İsviçre’nin etkisi, Avrupa Birliği hukukuyla uyumun gelecekte de Türk hukukçularının gündeminde kalmasını gerektirmektedir. İşbu Kitap projesi 1973 yılında kurulan ve Avrupa Birliği’nin yetkili yayın ve dağıtım kuruluşlarınca tanınan Türkiye’deki ilk dokümantasyon merkezi olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından, Türk hukukçularının bu alanda yapacağı bilimsel eserlere ve toplantılara kaynaklık etme gayesiyle hazırlanmıştır. Proje, akademik çalışma niteliğindedir ve yazarların Türk ve Avrupa Birliği hukukunun uyumuna ilişkin güncel değerlendirmeleri ile mevzuat yakınlaştırmasının ne şekilde yapılabileceği hakkında görüşlerini içermektedir. Çalışmanın başta Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı ve diğer ilgili Bakanlıklar nezdinde bulunan Avrupa Birliği uyum komisyonları olmak üzere, kamu mercileri tarafından hazırlanan rapor veya ulusal program/eylem planlarının hayata geçirilmesine yardımcı olması amaçlanmaktadır. Hazırlık sürecinde öncelikle hukukumuzda Avrupa Birliği hukukuyla uyumun gözetildiği özel hukukun alt disiplinleri belirlenmiş, bu alanlarda ele alınacak konunun tercihi proje katılımcılarına bırakılmıştır. Proje, özel hukukun tüm alt disiplinlerini kapsamadığı gibi belirlenen alanlara yönelik tüm Avrupa Birliği müktesebatının da ele alınmadığının altı çizilmelidir. Her bir katılımcı, belirlediği konu başlığı altında konuyu en kapsamlı şekilde ele alan düzenlemeleri incelemektedir. İncelenen düzenlemelerin tamamı Avrupa Birliği Kurucu Antlaşmalarında iç pazarın işleyişine yönelik hükümlere dayanmaktaysa da bu hükümlere, incelenen mevzuatın gösterildiği künyeler yerine Avrupa Birliği hukukuna yönelik açıklamalar başlıkları altında yer verilmektedir. Böylelikle rekabet hukuku bölümü altındaki konu başlıkları hariç, Avrupa Birliği mevzuatı başlığı altında yalnızca Avrupa Birliği organları tarafından çıkarılan tasarrufların künyeleri gösterilmektedir. Bunun yanında incelenen tüm AB mevzuatının Avrupa Birliği Kurucu Antlaşmalarındaki dayanaklarının da gösterildiği listesi kitabın sonunda okuyucuların istifadesine sunulmaktadır. Alt disiplinler, Türkiye’nin belirli bir yol kat ettiği fakat güncel Avrupa Birliği mevzuatı ışığında uyumunun yeniden değerlendirilmesi ihtiyacının bulunduğu alanları kapsayacak şekilde Avrupa Komisyonu Türkiye Ülke Raporları ve 2016- 2019 yıllarını kapsayan Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından hazırlanan Avrupa Birliği’ne Katılım İçin Ulusal Eylem Planı ve Cumhurbaşkanlığı 11. Kalkınma Planı gözetilerek belirlenmiştir. Bu nedenle çalışma, müzakerelere açılmış bulunan Şirketler Hukuku, Mali Hizmetler, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Fikrî Mülkiyet Hukuku ve henüz müzakereye açılmamış bulunan Rekabet Politikası fasılları ile müzakereye açılmış ve açılmamış pek çok fasılda atıfta bulunulan kişisel verilerin korunması alanlarına temas etmektedir. Mezkûr alanlarla ilgili düzenlemeler Şirketler Hukuku, Bankacılık ve Sermaye Piyasası Hukuku, Fikrî ve Sınai Mülkiyet Hukuku, Rekabet Hukuku, Tüketici Hukuku ve Kişisel Verilerin Korunması Hukuku ana başlıkları altında incelenmektedir. Proje kapsamında katılımcılardan çalışmalarını I. Mevzuat A. Avrupa Birliği Hukuku B. Türk Hukuku; II. Açıklamalar A. Avrupa Birliği Hukuku B. Türk Hukuku, III. Değerlendirme ve Öneriler planını takip ederek hazırlamaları beklenmiştir. Bu sayede her bir konuyla alakalı yalnızca Avrupa Birliği hukuku veya yalnızca Türk hukuku hakkında bilgi edinmek isteyen okuyucuların da çalışmadan rahatça istifade edilebilmesi gözetilmiştir. Değerlendirme ve önerilerin ayrı bir başlık altında sıralanmasıyla, Avrupa Birliği mevzuatıyla uyum anlayışının Avrupa Birliği mevzuatının tercüme edilmesinin ötesinde ve hukukumuzla ilişkisinin bütüncül bir yaklaşım ile ele alınarak ortaya konulması hedeflenmektedir. Bu başlık altında Türk hukuku ile Avrupa Birliği hukuku birlikte değerlendirilerek varılan sonuçlara numara sırası ile yer verilmiştir. Bununla birlikte katılımcılara değerlendirmelerinde izleyecekleri yol konusunda esneklik sağlanmış, katılımcılar Avrupa Birliği mevzuatının çevirisini çalışmalarına ekleme, madde önerisinde bulunma konularında serbest bırakılmıştır. Editörler Kurulu, bu noktada ana konu başlıklarının belirlenmesi ve tüm çalışmaların işbu Kitabın yöneldiği temel amaç doğrultusunda incelenmesi yanında, bunlar arasında sistematik bir ahengin sağlanmasına da özen göstermiştir.
    Keywords: bic Book Industry Communication::L Law ; bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JP Politics & government::JPS International relations
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 4
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-02-07
    Description: Since the establishment of the Republic of Turkey is the 100th year, 2023 is of great importance for all of us. As faculty members of the Faculty of Nursing, Istanbul University, 100 of our Republic. In memory of the year “Nursing and Ethics,” we are proud to share the book with our valuable readers. Nursing and ethics are closely linked by the nature of care actions, which are the main functions of nursing. “Nursing and Ethic” book, is written to be a book that can be used both during the undergraduate and graduate education of nursing students and in the prevention of ethical problems that our colleagues may interfere with during their professional lives and in the easier resolution of ethical problems. “The book Nursing and Ethics” will be used in the prevention and solution of ethical problems they may face concerning human dignity, integrity, and human rights to offer and maintain nursing care, professional values, and ethical codes, codes, it contains the universal ethical principles and the basic knowledge and skills necessary to solve ethical problems. In the book “Nursing and Ethic”, the topics of the basic departments in nursing are considered in terms of the ease of use of both nursing students and our colleagues. In the book “Introduction to Ethics, Internal Medicine Nursing and Ethics, Surgical Nursing and Ethics, Child Nursing and Ethics, Women's Health Nursing and Ethics, Psychiatric Nursing and Ethics, Education, and Ethics in Nursing, and Ethics in Nursing, A total of 10 units including Management and Ethics in Nursing, Public Health Nursing and Ethics, Research and Publication Ethics in Nursing,” and 40 departments are included in these units. The “Nursing and Ethics” book was completed with the participation of 46 authors who are experts in the field from different regions of Turkey.
    Description: Published
    Description: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olması sebebiyle 2023 yılı hepimiz için büyük önem taşımaktadır. İstanbul Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğretim elemanları olarak, Cumhuriyet’imizin 100. Yılı anısına “Hemşirelik ve Etik” kitabını siz değerli okurlarımız ile paylaşmanın gururunu yaşıyoruz. Hemşirelik ve etik, hemşireliğin temel işlevi olan bakım eylemlerinin doğası gereği yakın ilişki içindedir. “Hemşirelik ve Etik” kitabı, hem hemşirelik öğrencilerinin lisans ve lisansüstü eğitimleri süresince hem de meslektaşlarımızın meslek yaşamları boyunca karışabilecekleri etik sorunların önlenmesi ve etik problemlerin daha kolay çözülebilmesinde kullanabilecekleri bir kitap olmasını amacıyla yazılmıştır. “Hemşirelik ve Etik” kitabı insan onuruna, bütünlüğüne ve insan haklarına saygılı bir şekilde hemşirelik bakımı sunmaları ve sürdürebilmeleri sırasında karşılaşabilecekleri etik sorunların önlenmesi ve çözümünde kullanacağı mesleki değerler, etik kodlar, evrensel etik ilkeler ve etik sorunların çözümüne yönelik gerekli temel bilgi ve becerileri içermektedir. “Hemşirelik ve Etik” kitabında hem hemşirelik öğrencileri hem de meslektaşlarımızın kullanımının kolay olması açısından hemşirelikte yer alan temel anabilim dalları dikkate alınarak konular ele alınmıştır. Kitapta “Etiğe Giriş, İç Hastalıkları Hemşireliği ve Etik, Cerrahi Hemşireliği ve Etik, Çocuk Hemşireliği ve Etik, Kadın Sağlığı Hemşireliği ve Etik, Psikiyatri Hemşireliği ve Etik, Hemşirelikte Eğitim ve Etik, Hemşirelikte Yönetim ve Etik, Halk Sağlığı Hemşireliği ve Etik, Hemşirelikte Araştırma ve Yayın Etiği” olmak üzere toplam 10 ünite ve bu ünitelerin içerisinde 40 bölüm yer almaktadır. “Hemşirelik ve Etik” kitabı Türkiye’nin farklı bölgelerinden alanında uzman 46 yazarın katılımıyla tamamlanmıştır.
    Keywords: bic Book Industry Communication::M Medicine::MB Medicine: general issues::MBD Medical profession::MBDC Medical ethics & professional conduct ; bic Book Industry Communication::M Medicine::MQ Nursing & ancillary services::MQC Nursing
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 5
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2022-11-02
    Description: Owing to its geopolitical position, Turkey owns several sea basins that are of great strategic importance. Turkey’s primary interests in those basins necessitates that the country assumes an active role and responsibility in foreign policy. Therefore, controversial issues arising from international maritime law and relations with riparian states constitute a crucial part of Turkey’s foreign policy. Recently in particular, the increasing importance of using marine resources for states paved way for some tensions between countries in potentially strategic sea basins. Turkey is one of the countries that is affected by that situation owing to its geopolitical position. The extent to which economic activities within the sea basin, pertaining to energy resources in the seas, can be used by countries constitutes the most important issue of today’s maritime law. In particular, the high number of riparian states and the nature of marine resources in the region render those issues even more important. In case of the existence of more than one riparian country, the most important principles concerning the extent to which countries will benefit from marine resources appear within the framework of the concept of continental shelf. The concept of continental shelf, formalized with the Geneva Convention on the Law of the Sea, allows riparian states to conduct activities on a legal basis, in accordance with principles of international maritime law such as equity, proportionality, and domination of land over sea. Another concept that accompanies the concept of continental shelf is the concept of the exclusive economic zone, and the activities conducted within the framework of those concepts aim to eliminate conflicts that might arise between riparian states. We hear those concepts all the time, especially during disputes regarding oil and natural-gas exploration activities in the Eastern Mediterranean. This necessitates the development of strategies based on national interest and fair sharing by adhering to the concepts and principles developed by international maritime law in maritime regions under tension. Moreover, developing such strategies will help in establishing important mechanisms to deter states from activities that are illegal and in violation of the law of the sea. The expression Blue Homeland, which suggests that Turkey’s marine resources surrounding its borders should be considered an important a part of the Homeland as the land, has just begun to appear in the literature of international relations. Accordingly, all the maritime jurisdiction areas that have been declared and are expected to be declared in line with Turkey’s rights and duties arising from international law are called the Blue Homeland. Pursuing a policy within the framework of the Blue Homeland doctrine in all matters involving the maritime law to which Turkey is a party has been discussed frequently in recent years. The active role that it plays in the littoral seas, especially in the Eastern Mediterranean, requires that Turkey be in a stronger position in terms of potential conflicts and tensions with other riparian countries. This study aims to reveal Turkey’s Blue Homeland map based on the treaties and conventions to which Turkey is a party, especially the basic texts of the International Law of the Sea. Therefore, the study examines all problems pertaining to the issues within the scope of the law of the sea to which Turkey is a party within the framework of the Blue Homeland approach.
    Description: Published
    Description: Türkiye, sahip olduğu jeopolitik konumu göz önünde bulundurulduğunda son derece stratejik deniz alanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Üç tarafının denizlerle çevrili olması ve Türkiye’nin bu denizlerdeki ekonomik, askeri ve diğer birçok açıdan üstlendiği aktif rol, ülkeyi iç siyasette olduğu kadar dış siyasette de söz sahibi bir konuma getirmektedir. Dolayısıyla tüm bu denizleri paylaştığı kıyıdaş devletler ile geliştirdiği ilişkiler ve deniz hukuku, Türkiye’nin dış politikasının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Nitekim deniz kaynaklarından yararlanmak, tüm kıyıdaş devletlerin başlıca amacı haline gelmiş, zaman zaman ülkeler arasında bazı gerginliklerin baş göstermesine zemin hazırlamıştır. Denizlerdeki enerji kaynakları başta olmak üzere deniz alanı içerisindeki ekonomik faaliyetlerin ülkeler tarafından ne derece kullanılabileceği, günümüz deniz hukukunun en önemli sorunsalını oluşturmaktadır. Özellikle kıyıdaş devletlerin sayısının fazla olması ve bölgedeki deniz kaynaklarının niteliği, bu sorunsalı daha da önemli bir hale getirmektedir. Birden fazla kıyıdaş ülkenin varlığı durumunda ülkelerin deniz kaynaklarından ne derece faydalanacağına dair en önemli ilke kıta sahanlığı kavramı olarak karşımıza çıkmaktadır. Cenevre Deniz Hukuku Sözleşmesi ile resmileşen kıta sahanlığı kavramı, yine uluslararası deniz hukukunun hakkaniyet, orantılılık, coğrafyanın üstünlüğü gibi prensipler doğrultusunda kıyıdaş devletlerin faaliyetlerini yasal bir zeminde gerçekleştirmelerine imkân vermektedir. Kıta sahanlığı ilkesine eşlik eden bir diğer kavram ise Münhasır Ekonomik Bölge olup tüm bu kavramlar, kıyıdaş devletler arasında oluşabilecek anlaşmazlıkları ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Özellikle Doğu Akdeniz bölgesindeki devletlerin gerçekleştirdiği petrol arama çalışmalarında Türkiye’nin faaliyetlerini yasal bir zemine oturtmasında ilgili kavramları sıkça duymaktayız. Ayrıca bu kavramlar, bölgedeki kıyıdaş devletleri deniz hukukuna aykırı ve yasallıktan uzak faaliyetlerden caydırma yolunda önemli birer mekanizmadır. Türkiye’nin, sınırlarını çevreleyen deniz kaynaklarını da toprak parçası kadar önemli birer vatan parçası kabul eden Mavi Vatan ifadesi ise, uluslararası ilişkiler literatüründe yeni yeni yer almaya başlamıştır. Doğu Akdeniz başta olmak üzere kıyıdaş olduğu denizlerde üstlendiği aktif rol, Türkiye’nin diğer kıyıdaş ülkeler ile gerçekleşebilecek çatışma ve gerginlikler karşısında deniz hukukunda daha etkin bir konumda olmasını gerekli kılmaktadır. Bu doğrultuda ortaya atılan Mavi Vatan doktrini ise, ülkelerin artan ekonomik kaynak gereksinimleri doğrultusunda, sahip oldukları deniz kaynaklarının da tıpkı toprak parçası gibi anavatanı olduğu tezini savunmaktadır. Bu doğrultuda Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan hak ve görevleri doğrultusunda ilan edilmiş ve ilan edilmesi öngörülen deniz yetki alanlarının tümüne Mavi Vatan denilmekte, Türkiye’nin taraf olduğu deniz hukukunu kapsayan tüm konularda Mavi Vatan doktrini çerçevesinde bir siyaset yürütülmektedir. Bu çalışma, Uluslararası Deniz Hukuku temel metinleri başta olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu antlaşmalar, sözleşmeler temel alınarak Türkiye’nin Mavi Vatan haritasını ortaya koyma amacı taşımaktadır. Bu doğrultuda çalışma, Türkiye’nin taraf olduğu deniz hukuku kapsamına giren problemlere dair tüm sorunsalları kapsayan ve Mavi Vatan Haritası bağlamında cevaplar yönelten bir Mavi Vatan Doktrini’dir. Bu bağlamda çalışmanın tüm uluslararası ilişkiler öğrencilerine ve bu alana ilgi duyan herkese bir kılavuz olmasını diliyorum.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JP Politics & government::JPS International relations
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
Close ⊗
This website uses cookies and the analysis tool Matomo. More information can be found here...