ALBERT

All Library Books, journals and Electronic Records Telegrafenberg

Your email was sent successfully. Check your inbox.

An error occurred while sending the email. Please try again.

Proceed reservation?

Export
Filter
  • Books  (15)
  • thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies  (13)
  • D1-2009
  • Turkish  (8)
  • Dutch  (7)
Collection
  • Books  (15)
Keywords
Language
Years
  • 1
    facet.materialart.
    Unknown
    Amsterdam University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Dutch literature; Religion
    Description: Gerard Zerbolt van Zutphen (1367-1398) behoort tot de vroege 'Moderne Devotie'. Zo noemde zich de beweging van 'vernieuwde innigheid' die rond 1375 in Deventer onder inspiratie van Geert Grote en Florens Radewijns ontstond. Zij ontwikkelden een hervormingsprogramma, waarin de geestelijke omvorming van de mens centraal stond. Als broeder van het gemene leven speelde Gerard Zerbolt hierin een prominente rol. Hij gaf leiding aan een intensieve boekproductie, ijverde voor kerkelijke erkenning van de broederschap en maakte zich haar charisma eigen. Zo schreef hij twee toonaangevende handboeken voor de geestelijke weg. Meer dan Grote en Radewijns legde Gerard Zerbolt de grondslag voor een eigen spiritualiteit van de Moderne Devotie. De spiritualibus ascensionibus was nog niet in modern Nederlands vertaald. Reeds de Middelnederlandse vertaling droeg de titel Geestelijke opklimmingen. Dit boek beschrijft de weg van de mens, die uit de ongelijkenis met zijn Schepper wil terugkeren tot de oorspronkelijke gelijkenis. Tegenover de ondeugden die mensen kunnen bezielen, plaatst Gerard Zerbolt als tegenkrachten de deugden. Zijn geschrift bevat alle elementen om ook ons als mensen van deze tijd te helpen tot een nieuw mensbeeld en een nieuwe visie op de samenleving te komen.
    Keywords: nederlandse letterkunde ; religie ; religion ; dutch literature ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::Q Philosophy and Religion::QR Religion and beliefs
    Language: Dutch
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 2
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: A city forms the core of all political and philosophical projects. On one hand, a city is a place of human aspirations and pursuits; on the other, it represents a space of tension and anxiety. This dual and often paradoxical character of the city compels philosophers to constantly cogitate its current status. Philosophy is often defined as the child of the city (polis); it is thus the product of urban life. As a medium of social space and political unity, the city has become a stipulation for philosophical activity. In this sense, philosophy is not deprived of its conditions; alternatively, it is an activity that reveals itself within its prerequisite environment. The book reveals varied philosophical reflections on the city, focusing primarily on the urban crisis and debates on rights to the city. The book also attends to the city-philosophy connection in terms of language, borders, art, architecture, and meta-philosophy. The body of research on the city cannot be reduced to the sum of discourses of technical experts. Beyond this boundary, the city stands in its entirety at the heart of debates on equality, freedom, and liberation, surpassing all types of pragmatic discussion. Max Weber cites the proverb, “Stadtluft macht frei” (the urban air frees), serving as a reminder that a city is also a place of domination and freedom. In this respect, the city is the arena of all types of conflict.
    Description: Published
    Description: Kent politik ve felsefi tasarıların hep kalbindedir. Kent, bir yandan insani özlemler ve arayışların mekanı, diğer yandan ise kaygı ve tedirginliklerin de parçasıdır. Kentin bu çifte paradoksal karakteri, felsefeyi ve filozofları onun güncel statüsünü sürekli düşünmeye itmektedir. Biliyoruz ki, felsefe “kentin (polis’in) çocuğudur”, bir başka deyişle kentsel yaşamın ürünüdür. Toplumsal mekanın ve politik birlikteliğin ortamı olarak kent, felsefi etkinliğin koşulu olmuştur. Felsefe bu anlamda koşullarından yoksun değildir aksine koşullarında kendisini ortaya koyan bir etkinliktir. Eldeki kitap, kent üzerine çeşitli felsefi refleksiyonları ortaya koymaktadır. Kitap özellikle kentsel krize ve kent hakkı tartışmalarına odaklanmaktadır. Bunun yanı sıra kent-felsefe bağıntısını dil, sınır, sanat, mimari, meta-felsefe bakımlarından ele EDITORS Özgüç GÜVEN Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey M. Ertan KARDEŞ Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey almaktadır. “Kent” üzerine bir araştırma sadece teknik uzmanların söylemlerinin toplamına indirgenemez, bunun ötesinde, bütün pragmatik söylem tiplerini aşarak, eşitlik, özgürlük ve kurtuluş tartışmalarının bağrında bütünselliğiyle kent durmaktadır. Max Weber tarafından alıntılanan bir atasözü, “Stadtluft macht frei” (kent havası özgür kılar) bize aynı zamanda kentin tahakküm ve özgürlük yeri olduğunu hatırlatmaktadır. Bu açıdan kent her türlü mücadelenin alanıdır.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 3
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Understanding civilized society encompasses the understanding of cities given that the urban environment, which is a natural reflection of settled life, shapes the civilization of a society. Moreover, cities enriched with the effects of trading functions as centers of modernization. At present, cities are exposed to the influence of different dynamics, which are a result of modern life. This influence plays an important role in the shaping of city life and identity. This study, which is entitled Cities in History with Respect to Humans and Spaces, highlights the transformation of cities throughout history and aims to examine the histories of important cities from the social, cultural, political, and economic perspectives. The study emerges as a result of a meticulous evaluation of original scientific writings in urban history and aims to contribute to research in this field. First, the paper presents an examination of the effect of football on urban identity followed by discussions on the tales of cities penned by Ottoman geographers, the transformation of cities previously dominated by wooden buildings and the impact of fires, the identity of cities under the influence of ideologies, the role of squares in the identification of cities, the role of foundations in shaping city identity, and the effects of asitane, dargah, and khanqah structures in the formation of the social identity of cities.
    Description: Published
    Description: Medeni toplumu anlamak, şehirleri anlamaktan geçer. Zira toplumun medenileşmesi yerleşik hayat ve onun doğal bir yansıması olarak şehir ortamında şekillenir. Bunun yanı sıra ticaretin etkisiyle zenginleşen şehirler modernleşmenin merkezinde yer alırlar. Günümüzde ise şehirler modern hayatın getirdiği değişik dinamiklerin etkisine maruz kalmakta, söz konusu etki şehir hayatı ve kimliğinin şekillenmesinde giderek daha fazla pay sahibi olmaktadır. Şehirlerin tarih boyunca yaşadığı dönüşümü ele alan “İnsan ve Mekan Açısından Tarihte Şehir” adlı bu çalışma, önemli şehirlerin tarihlerini sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yönleriyle incelemektedir. Şehir tarihi araştırmalarına katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma alanında özgün bilimsel yazıların titiz bir şekilde değerlendirilmesi sonucunda meydana gelmiştir. İlk yazı futbolun şehir kimliğine etkisini incelemektedir. Ardından sırasıyla; Osmanlı coğrafyacılarının kaleminden şehrin neler anlattığı, önceden ahşap yapıların ağırlıklı olduğu şehrin yangınların etkisiyle dönüşümü, ideolojilerin etkisinde kalan şehir kimliği, meydanların şehrin kimliğindeki yeri, şehir kimliğinin şekillenmesinde vakıfların oynadığı rol ve yine şehrin sosyal kimliğinin oluşumunda âsitâne, dergâh ve tekke yapılarının etkileri ele alınmaktadır.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 4
    facet.materialart.
    Unknown
    Institut français d’études anatoliennes
    Publication Date: 2024-03-25
    Keywords: D1-2009 ; Fortifications ; urbanism ; UNESCO ; cultural heritage ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies::D Biography, Literature and Literary studies::DN Biography and non-fiction prose
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 5
    facet.materialart.
    Unknown
    Waxmann Verlag
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Published
    Description: De wetenschappelijke beoefening van de neerlandistiek heeft ook buiten het Nederlandse taalgebied een lange geschiedenis. In sommige landen waren er al in de eerste helft van de negentiende eeuw taal- en letterkundigen die zich met de Nederlandse taal en de Nederlandstalige literatuur bezighielden. De geschiedenis van de internationale neerlandistiek moet tot op heden nog geschreven worden. Deze bundel met artikelen, die teruggaat op een congres dat in 2008 aan de Freie Universität Berlin gehouden werd, wil daartoe een eerste aanzet geven. De artikelen, die in het Nederlands geschreven zijn en van een Duitse en een Engelse samenvatting vergezeld gaan, geven een goede indruk van een vakgebied dat in een groot aantal Europese landen niet alleen op een lange traditie kan bogen, maar vandaag de dag bovendien ook rijkgeschakeerd en springlevend is. Die Niederlandistik hat als wissenschaftliche Disziplin auch außerhalb des niederländischen Sprachraums eine lange Geschichte. In einigen Ländern haben sich schon in der ersten Hälfte des neunzehnten Jahrhunderts Sprach- und Literaturwissenschaftler mit der niederländischen Sprache und der niederländischsprachigen Literatur beschäftigt. Die Geschichte der internationalen Niederlandistik ist bislang weitgehend unerforscht, sie bedarf noch einer gründlichen Aufarbeitung. Dieser Band, der auf eine Tagung zurückgeht, die 2008 an der Freien Universität Berlin stattfand, will dazu einen ersten Anstoß geben. Die Artikel, die auf Niederländisch verfasst sind und denen eine deutsche und englische Zusammenfassung hinzugefügt wurde, bieten einen guten Überblick über ein Fachgebiet, das in einer großen Zahl europäischer Länder nicht nur eine lange Tradition hat, sondern gegenwärtig auch breit aufgestellt und quicklebendig ist.
    Keywords: Niederlandistik ; Philologie ; Sprachwissenschaft ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::1 Place qualifiers::1D Europe::1DD Western Europe::1DDN Netherlands
    Language: Dutch
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 6
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Published
    Keywords: thema EDItEUR::C Language and Linguistics::CF Linguistics ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 7
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Published
    Description: Bu kitap yaklaşık 1340-1400 yılları arasında yaşamış İngiliz Edebiyatı Ortaçağ yazarlarından Geofrey Chaucer’ın Canterbury Tales (Canterbury Masalları) adlı eserinin sekizyüzaltmış dizelik Prolog (Takdim) bölümünün , İngilizce ve Türkçe karşılıklı çevirisinden oluşmaktadır. İngiltere’de Canterbury’ye Aziz Thomas Becket’in mezarına giden otuz hacının anlatıldığı Prolog’da hem hacıların profili öyküsel şiir diliyle mizahi olarak anlatılmıştır. Geoffrey Chaucer Canterbury Masalları’nda hacıların herbirinin giderken iki, dönerken de iki öykü olmak üzere eserinde yüzyirmi (120) öyküye yer vermeyi başlangıçta tasarlamakla birlikte, bu öykülerin hepsi tamamlanamamış, sadece her karakterin Canterbury’ye hacıya gidiş yolunda kendi kişiliğine uygun olarak anlattığı bir öyküyle sınırlı kalmıştır. Eserin General Prologue adı verilen ve bu kaynakta yer alan kısmı karakterlerin ve eserin kurgusunun okuyucuya takdimi olup, iki dilli Türk okurunun beklentileri göz önüne alınarak çevrilmiştir. Bu çeviriyle Latince ve Fransızcanın edebi bir dil olarak kullanıldığı bir dönemde İngilizce yazılmış bu ilk eserin Türk okura tanıtılması amaçlanmıştır. Bu şekilde İngiliz Edebiyatının temelerini atan Geoffrey Chaucer’ın şairliği, öykücülükteki ustalığı ve ince anlayışı Türk okura tanıtılmak istenmiştir. Canterbury Masalları ile tanınan Geofrey Chaucer (1340? -1440) İngiliz Edebiyatı’nın ve günümüz İngilizcesi kadar İngiliz yazın dilinin gelişmesine öncülük etmiş bir Orta Çağ şair yazarıdır. Her ne kadar başlangıçta Fransız ve İtalyan Edebiyatı’nın etkisinde kalarak alegorik eserler verse de yaşamının son on senelik döneminde yazar olarak farklılıklardan kendisine ve İngilizlere özgü yazınsal bir kimlik oluşturmayı başarmıştır. Özellikle Canterbury Masalları’nın Prolog kısmında yer alan yaklaşık 860 dizelik Prolog bölümü okuyucunun eserin bütünü hakkında fikir edinmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Prolog’da Canterbury’ye hacca giden toplumun farklı kesimlerindeki İngiliz karakterleri mizahi bir şekilde anlatılmakla kalmamış, bu karakterlerin sonradan anlatacakları öykülere de zemin hazırlayacak şekilde öyküsel şiir tekniğine de başvurularak yazılmıştır. Prolog’da Aziz Thomas Becket’in Canterbury’deki kabrine hacca gitmek üzere Londra’da Tabard Hanı’nda toplanan otuz hacının profilini Chaucer anlatıcı kimliğine bürünerek günümüzde bile her okura seslenecek yalın ama şiirsel bir dille aktarmıştır. Prolog Chaucer’un hicivli anlatımıyla hem toplumsal bir eleştiri örneği hem de öykü tekniği açısından İngiliz Edebiyatı’nın önde gelen örneklerindendir. Son söz olarak, ikidilli ve Türkçe’nin elverdiği ölçüde aslına sadık kalarak hazırlanan Prolog’un bu çevirisinin İngiliz Edebiyatı’nın öncüsü olarak şiir ve öykü tekniği açısından İngiliz kültürünün yalınlığını ve sessiz görünen kimliğinin altında yatan eleştirel ve mizahi yönünü Türk okuyucuya daha yakından tanıştıracağını umuyor, iyi okumalar diliyorum.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 8
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Mawlawiyah, which has a history of nearly eight centuries, was institutionalised as a sufi school and has had widespread effects, in addition to pioneering the formation of one of the most influential sources in Turkish culture, art, and literature. When compared to other sufi schools, the most striking feature of Mawlawiyah is that it allocates a central place to art and literature within its institutional culture. Therefore, from the thirteenth century to the present day, the number of poets who were followers of the Mawlawiyah or Mawlawi culture in Turkish literature is more than three hundred. In addition to historical figures such as Sheikh Ghalib, who are directly identified with Mawlawiyah, the reflections of this cultural accumulation also appear in the writing experiences of authors who are not directly affiliated with Mawlawi culture, such as Halide Edib Adıvar and Ahmet Hamdi Tanpınar, due to their interest in the culture. In recent years, parallel to the increasing interest in Mawlana, Mawlawiyah, and Sheikh Ghalib around the world as the culture industry put mysticism on its agenda , new dimensions have been added to the subject. Some of the studies in this book, which are composed within the framework of these new dimensions, focus on the classical period and Mawlana’s personality, works, life, new research on Mawlawiyah, and well-known written sources on these issues. In the studies dealing with the modern period, the images of Mawlana and Mawlawiyah are analysed in different fields, from poetry to novels and socioeconomic dimensions of mysticism today. In this context, Mevlüt İlhan and Ermiş Dandan, in their article titled “Osman Fevzi Olcay’s Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ”, present information about Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ of Osman Fevzi Olcay, who has produced many historical works, and then include the text of his work. Özlem Düzlü, in “Mawlawis in Keçecizâde Izzet Molla’s Writings”, evaluates a stanza that was devoted to the members of the Mawlawiyah by Izzet Molla, who has added a couplet about Mawlana or Mawlawiyah at the end of almost every ghazal in his diwan called Bahâr-ı Efkâr and wrote many poems about Mawlana, Mawlawi elders, and Mawlawiyah. Pointing out that in the poem, which consists of eighteen couplets with the redif “Mawlawi”, the positive characteristics of the Mawlawis are generally mentioned, Düzlü also observes that İzzet Molla further emphasises the existence of people who could be the target of criticism from within or outside the sect due to their negative behaviours. Focusing on the history of literature in their article “Dr. Rıza Nur’s Studies on Jalâl al-Dîn Muhammed Rûmî, Sultan Veled, and Sheikh Ghalib’s Poems”, Yasemin Karakuş and Ömer Arslan draw attention to the revealing of Rıza Nur’s Evolution of Turkish Poetry History and Its Analytical Study, which has not been known until today, within the framework of the content of Nur’s work, then discuss how Mawlana, Sultan Veled, and Sheikh Ghalib’s poems and literary personalities were examined by Dr. Rıza Nur. In one of the two studies dealing with Mawlawiyah and Mawlana in modern Turkish poetry, Ahmet Murat Özel finds that a strong representation does not occur in modern literature, despite the founding role of Mawlana and Mawlawiyah in classical literature. Özel, who attributes this to the lack of attention paid to tradition by modern poets, evaluates the representation of Mawlana and Mawlawiyah in modern Turkish poetry as an “emotional fidelity but a poetic farewell”. Sevim Güldürmez, on the other hand, concentrates on the works of many different authors in her article, which deals with the various forms of appearance of Mawlana in modern Turkish poetry. Güldürmez, claiming that each poet constructs their own Mawlana image, analyses the existence of Mawlana in modern Turkish poetry from a different framework apart from the fact of establishing a relationship with tradition. In parallel with Güldürmez, Derya Güllük also examines the variations in the aspects of Mawlana and Mawlawiyah in Turkish novels. According to Güllük’s article, the representation of Mawlana as a historical figure and the Mawlawi culture created by his followers over the centuries in Turkish novels differs in line with the personal selectivity of the novelists and their issues, and fiction writers construct their own Mawlana image. Muhammet Salman and Resul Kırmızıdemir focus on İhsan Oktay Anar’s novel Suskunlar. Salman and Kırmızıdemir offer an alternative reading suggestion for this novel through the way Mawlawiyah is perceived within the journey of the novel character Eflâtun representing mystical self-fulfilment, by a deconstructive approach to the understanding of the truth is distorted in a postmodern situation; however, they point out that this deconstruction has also the potential to help reach the truth, not nihilism. The position of Mawlawi whirling ceremonies, one of the first symbols that come to mind when Mawlawiyah is mentioned in today’s socioeconomic practices of mysticism, is among the issues discussed in the book. Seda Aksüt points out the danger posed to the whirling ceremonies by decontextualization, which is one of the risk factors that threatens the authenticity of this cultural heritage, and makes suggestions for building an effective awareness of conservation.
    Description: Published
    Description: Sekiz yüz yıla yakın bir tarihe sahip olan Mevlevilik, süreç içerisinde geniş coğrafyalarda yaygınlaşan bir tasavvuf ekolü olarak kurumsallaşırken aynı zamanda Türk kültürü, sanatı ve edebiyatında da en güçlü damarlardan birinin oluşmasına öncülük etmiştir. Nitekim diğer tasavvuf ekolleriyle karşılaştırıldığında Mevleviliğin göze çarpan başlıca özelliği, kurumsal kültürü içerisinde sanat ve edebiyata oldukça merkezî bir yer ayırmasıdır. Nitekim on üçüncü yüzyıldan günümüze Türk edebiyatında Mevlevilik müntesibi veya Mevlevi kültürüyle yetişmiş şairlerin sayısı bugün tespit edilebildiği kadarıyla üç yüzden fazladır. Diğer yandan, Halide Edib Adıvar ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi kendileri doğrudan Mevleviliğe bağlı olmasalar da Mevlevi kültürüne ve Şeyh Galip gibi Mevlevilikle özdeşleşmiş tarihsel figürlere duydukları ilgi dolayımında farklı kalemlerin yazı tecrübelerinde de söz konusu birikimin yansımaları karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde Mevlana, Mevlevilik ve Şeyh Galip’e yönelik artan ilgiye paralel olarak kültür endüstrisinin dinamiklerinin devreye girmesiyle birlikte konuya yeni boyutlar da eklenmiş oldu. Bu noktalardan hareketle derlenen elinizdeki kitapta yer alan çalışmalardan bazıları klasik döneme odaklanarak Mevlana’nın kişiliği, eserleri, hayatı ile Mevlevilik hakkındaki bazı yeni araştırmaları ve bu konulardaki kimi kaynakları ele almaktadır. Modern dönemi konu edinen incelemelerde ise şiirden romana ve kültür endüstrisine farklı alanlarda Mevlana ve Mevleviliğin görünüm biçimleri tahlil edilmektedir. Bu bağlamda, Mevlüt İlhan ve Ermiş Dandan “Osman Fevzi Olcay’ın Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ İsimli Eseri” başlıklı yazılarında, çok sayıda tarihî eser ortaya koyan Osman Fevzi Olcay’ın Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ isimli eseri hakkında bilgi sunduktan sonra bu eserin metnine yer vermişlerdir. Özlem Düzlü de “Keçecizâde İzzet Molla’nın Kaleminden Mevleviler” başlıklı yazısında, Bahâr-ı Efkâr adlı divanında hemen her gazelinin sonuna Mevlana ya da Mevlevilikle ilgili bir beyit ekleyen, Mevlana, Mevlevi büyükleri ve Mevlevilikle ilgili pek çok manzume kaleme alan Keçecizâde İzzet Molla’nın Mevlevi tarikatı mensuplarına hasrettiği bir kıt’asını değerlendirmektedir. On sekiz beyitten oluşan ve “Mevlevileri” redifli olan şiirde genel olarak Mevlevilerin olumlu özelliklerinin söz konusu edildiğine işaret eden Düzlü, İzzet Molla’nın tarikat içinden veya dışından bazı kimselerin eleştirilerine hedef olabilecek davranışlarda bulunan kişilerin varlığına da işaret ettiğine değinmektedir. Edebiyat tarihine odaklanan Yasemin Karakuş ve Ömer Arslan, “Dr. Rıza Nur’un Mevlana, Sultan Veled ve Şeyh Galip’in Şiirleri Üzerine Dikkatleri” başlıklı yazılarında Dr. Rıza Nur’un şu ana kadar bilinmeyen ve yayımlanmamış olan Türk Şiirinin Evolüsyonu Tarihi ve Analitik (Tahlilî) Tedkiki adlı çalışmasının varlığına ve muhtevasına dikkat çektikten sonra Mevlana, Sultan Veled ve Şeyh Galip’in bu eserde nasıl incelendiğini ayrıntılı olarak ele almışlardır. Modern Türk şiirinde Mevlevilik ve Mevlana’yı ele alan iki çalışmadan birinde Ahmet Murat Özel, Mevlana ve Mevleviliğin klasik edebiyattaki kurucu rolüne karşın modern edebiyatta böyle bir güçlü temsilin oluşmadığını tespit ediyor. Bu durumu, modern şairlerde geleneğe karşı yeterli dikkatin oluşmamış olmasına bağlayan Özel, Mevlana ve Mevleviliğin modern Türk şiirindeki temsilini “duygusal bir vefa ama poetik bir veda” olarak değerlendirmektedir. Sevim Güldürmez ise modern Türk şiirinde Mevlana’nın çeşitli görünüm biçimlerini ele alan yazısında birçok farklı kalemin eserlerini mercek altına alıyor. Güldürmez, her şairin kendi Mevlana’sını inşa ettiğini ileri sürerek, Mevlana’nın modern Türk şiiri içerisindeki varlığını gelenekle ilişki kurma olgusunun dışında farklı bir çerçeveden hareketle tahlil etmektedir. Güldürmez’e paralel olarak Derya Güllük de Türk romanında Mevlana ve Mevleviliğin görünümlerindeki çeşitlenmeleri irdeliyor. Güllük’ün makalesine göre, tarihsel bir figür olarak Mevlana’nın ve onun takipçileri tarafından yüzyıllar içerisinde oluşturulan Mevlevi kültürünün Türk romanındaki temsili, roman yazarlarının kişisel seçicilikleri ve kendi meseleleri doğrultusunda farklılaşmakta, kurmaca yazarları da kendi Mevlana’larını inşa etmektedir. Muhammet Salman ve Resul Kırmızıdemir İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar romanına yoğunlaştıkları çalışmalarında, roman karakteri Eflâtun’un seyrisülûku temsil eden yolculuğu etrafında, bir taraftan postmodern durumla uyumlu biçimde hakikat anlayışlarına karşı dekonstrüktif bir yaklaşım ortaya konulduğunu, ancak diğer taraftan da bu dekonstrüksiyonun nihilizme değil, hakikate ulaşmaya yardımcı olacak potansiyelde olduğuna dikkat çekerek, Mevleviliğin alımlanma biçimi üzerinden Suskunlar’a dair alternatif bir okuma önerisi sunmaktadır. Mevlevilik denilince akla ilk gelen simgelerden biri olan semâ törenlerinin günümüz kültür endüstrisindeki konumu da kitapta ele alınan meseleler arasında. Seda Aksüt, semâ törenlerinin karşı karşıya olduğu bir tehlikeye, bu kültürel mirasın otantikliğini tehdit eder hâle gelen risk faktörlerinden biri olan bağlamından koparmaya işaret ederek etkili bir koruma bilincinin inşa edilmesi adına önerilerde bulunuyor.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::Q Philosophy and Religion::QR Religion and beliefs::QRA Religion: general
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 9
    facet.materialart.
    Unknown
    Amsterdam University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Culture and history; Women: historical, geographic, persons treatment; Dutch literature; Dutch and Flemish literature
    Description: In hun tijd kon het werk van de Vlaamse schrijfsters Rosalie (1834-1875) en Virginie (1836-1923) Loveling al rekenen op de grote waardering van critici als E.J. Potgieter en J. ten Brink. Maar pas nu wordt duidelijk hoe vooruitstrevend de opvattingen van deze zusters waren. Zij schreven niet alleen aangrijpende verhalen waarin zij de eigentijdse werkelijkheid 'realistisch', sober en beheerst weergaven, maar namen ook nadrukkelijk geavanceerde standpunten in over intellectuele, filosofische en maatschappelijke vraagstukken. Als vrouw eisten zij het recht op om te studeren en te schrijven. Dit is het zevende en laatste deel in de "http://www.aup.nl/do.php?a=show_visitor_booklist&b=series&series=4"〉Amazone-reeks. Voor eerder verschenen titels in deze reeks zie "http://www.aup.nl/do.php?a=show_visitor_booklist&b=series&series=4"〉www.aup.nl.
    Keywords: women: historical, geographic, persons treatment ; cultuur and geschiedenis ; dutch and flemish literature ; nederlandse letterkunde ; nederlandse en vlaamse literatuur ; culture and history ; vrouwenstudies ; dutch literature ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies::D Biography, Literature and Literary studies::DS Literature: history and criticism ; thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History ; thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History::NHT History: specific events and topics::NHTB Social and cultural history ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JB Society and culture: general ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JB Society and culture: general::JBS Social groups, communities and identities::JBSF Gender studies, gender groups
    Language: Dutch
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 10
    facet.materialart.
    Unknown
    Institut français d’études anatoliennes
    Publication Date: 2024-03-25
    Description: Mimar, şehirci, Bizans ve Osmanlı tarihçisi, jeopolitik uzmanı, çok yönlü araştırmacı ve düşünür Stefanos Yerasimos 29 Ocak 1942’de İstanbul’da doğdu. İlkokulu Zapyon Rum Kız Lisesi’nde, ortaokulu Zoğrafyon Rum Erkek Lisesi’nde okuduktan sonra, Güzel Sanatlar Akademisi’nde mimarlık öğrenimini tamamladı ve 1966’da Paris Universitesi Institut d’Urbanisme’de şehircilik okudu. 1972-2005 arası Paris VIII Üniversitesi’nde, şehircilik ve jeopolitik bölümünde asistan, doçent ve ardından profesör olarak öğretim üyeliği yaptı. 1994-1999 arasında İstanbul’daki Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün müdürlüğü görevini üstlendi, 2001-2002 ve 2003-2004 yarı yıllarında Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevinde bulundu. Otuz altı kitaba, doksandan fazla makaleye, seksene yakın kolektif çalışmaya imza atmış olan Stefanos Yerasimos 19 Temmuz 2005’de 62 yaşında Paris’te aramızdan ayrıldı. Stefanos Yerasimos’u farklı yapan birçok şey vardı. Bunların başında şüphesiz ufkunun genişliği ve bunun bilimsel üretimine olan yansıması gelmekteydi. Mimarliktan tarihe, seyahatnamelerden kent tarihine, halk efsanelerinden yemek ve mutfak tarihine, milliyetçilikten harp tarihine kadar uzanan bu denli geniş bir yelpazede gezinebilen başka bir tarihçi hayal etmek hemen hemen imkânsiz. Daha doğrusu, bu genişlik ve çeşitlilikteki bir alanda faaliyet gösterip de ister istemez yüzeysellik tuzağına düşmeyen birini düşünmek mümkün değil. Bu anlamda Stefanos Yerasimos’u farklı kılan diğer çok önemli bir özellik, yöntem ve analiz konusunda gösterdiği tavizsiz tutumdu. El attığı her konuda meselenin özüne kadar inmekte, düzgün bir analitik çerçeve kurmakta, kaynakların ise adeta posasını çıkarmakta gösterdiği kararlılık ve bu yolda harcadığı zaman ve enerji, kendisini tanıyanların hep hayret ve gıptayla karşiladıkları bir durumdu. Bu katmerli ilginin ve birikimin karşısında, Stefanos Yerasimos’u bir alam, bir dönemi veya bir coğrafyayı tarif etmeyi iddia eden bir ibarenin içine hapsetmenin ne kadar abes olacağı aşikârdı. Üretim ile geçmiş olan bu hayata geri dönüp bakıldığında bütün bu olguların toplanabileceği ve indirgenebileceği asgari müştereğin bilgi olduğunun farkına vardığımızda, olabilecek en gerçekçi tarifın eski “allâme” kelimesinde gizli olduğunu düşündük. Fransızca “savant” (bilgin) ve Türkçeye tercümesi imkânsız “érudit” (derin bilgi sahibi) terimlerinin bir tür karışımı niteliğindeki allâme kelimesini Osmanlıların en çok kullandıkları ve bu durumda bize daha da manidar gelen bileşik şekliyle almayı tercih ettik: allâme-i devran, ya da allâme-i cihan. Öyle bir allâme-i cihan ki, mirası, yazdıklarının da ötesinde, beraber çalıştığı, dost olduğu, destek ve ilham verdiği kişilerin sadece hatırasında değil, her yeni çalışmasında hâlâ yaşıyor. Burada toplanmış olan yazılar, bu kişilerin özlem dolu sevgi ve saygısının içten bir ifadesidir.
    Keywords: D1-2009 ; tarih ; İstanbul ; Bizans uygarlığı ; Osmanlı tarihi ; Türkiye ; kaynakça ; mimarlık ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies::D Biography, Literature and Literary studies::DN Biography and non-fiction prose
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 11
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: This volume titled “The City: Literary Encounters” aims to examine the relationship of the city with language and literature from different perspectives and to present examples of related literary works to the readers. In this book, besides the works that directly focus on cities, there are also wide-ranging scientific studies that address the use of the image of the city in literature. The fact that literature focuses on the image of the city has often turned cities into protagonists of a novel or a poem. Considering the importance of cities in the art of literature, it is not possible to think independently Crime and Punishment from St. Petersburg, A Mind at Peace from Istanbul, and The Miserables from Paris. Although the experience of the city that people have lived in the last centuries has been the subject of every art and discipline, it has become one of the subjects mostly studied by literature. The works in this volume also show that literature has transformed into a language environment which enable cities that literature deals with as a subject to speak, in other words, the language of the city. In this book, which focuses on language studies as well as literary ones, the world’s different cities and cultures are examined through the image and the language diversity of the city. This work, based on both literary and philological contexts, deals with different experiences in the world with various examples and aims to analyze the language of the city. In this book, which is the product of a collective effort, qualified discussions are carried out on subjects such as how the city is described and read in different geographies, different literary traditions, and different literary discourses, and how the city directs the literary production.
    Description: Published
    Description: “Şehir: Edebi Karşılaşmalar” başlığını taşıyan bu cilt, şehrin dil ve edebiyatla olan ilişkisini farklı açılardan incelemeyi ve ilgili edebi eserlerden örnekleri okurlara sunmayı amaçlamaktadır. Bu kitapta doğrudan şehirleri konu alan eserlerin yanı sıra, şehir imgesinin edebiyattaki kullanımına değinen geniş çerçevede bilimsel çalışmalar da yer almaktadır. Edebiyatın şehir imgesine odaklanması çoğu kez şehirlerin bir romanın ya da bir şiirin başkahramanına dönüşmesini sağlamıştır. Şehirlerin edebiyat sanatındaki önemi göz önüne alındığında, Suç ve Ceza’yı St. Petersburg’dan, Huzur’u İstanbul’dan, Sefiller’i ise Paris’ten bağımsız düşünmenin mümkün olamayacağı görülür. Son yüzyıllarda insanın yaşadığı şehir deneyimi her sanata ve disipline konu olsa da, en çok da edebiyatın irdelediği konulardan biri halini almıştır. Bu ciltte yer alan çalışmalar da edebiyatın konu aldığı şehirlere konuşma imkânı veren bir dil ortamına, bir başka deyişle şehrin diline dönüştüğünü gösterir. Edebi incelemelerin yanı sıra dil çalışmalarına da odaklanan bu kitapta dünyanın farklı şehirleri ve kültürleri, şehir imgesi ve şehrin barındırdığı dil çeşitliliği ile incelenmektedir. Bu eser, hem edebî hem de filolojik bağlamlardan hareketle, dünyadaki farklı deneyimleri çeşitli örneklerle konu almakta ve şehrin dilini çözümlemeyi amaçlamaktadır. Kolektif bir çabanın ürünü olarak meydana gelen bu kitapta, farklı coğrafyalarda, farklı edebiyat geleneklerinde, farklı edebî söylemlerde şehrin nasıl yazıldığı ve okunduğu, şehrin edebiyat üretimini nasıl yönlendirdiği gibi konular üzerine nitelikli tartışmalar yürütülmektedir.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 12
    facet.materialart.
    Unknown
    Academia Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Mutsaers en andere dieren is a literary study on the issue of animals in the creative oeuvre by Dutch writer and artist Charlotte Mutsaers. How is an animal perspective portrayed in Mutsaers's art? What cultural meanings can be attributed to the animals in the artist's work? In this book, Barbara Fraipont explores these questions based on perspectives from animal philosophy and methodological perspectives drawn from animal studies. In doing so, she offers an in-depth and innovative reading of human-animal configurations in Mutsaers's visual and narrative work.
    Keywords: Mutsaers, Charlotte; literary studies; literature; Animal Studies; zoopoetics ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Dutch
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 13
    facet.materialart.
    Unknown
    Amsterdam University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Dutch literature; History, geography, and auxiliary disciplines
    Description: Nauw met elkaar verbonden, maakten theater en retorica vanaf de vijftiende eeuw in de Latijnse geleerdencultuur en de volkstalige wereld van het verstedelijkte Europa een renaissance door. Op basis van onderzoek naar ideeën, (literaire) praktijken en leden laat Lustige geesten zien dat de rederijkerskamers de Nederlandse variant waren van een vroegmoderne cultuur van publieke welsprekendheid, met het theater als quintessens. Rederijkers (rhetoriziens) drukten de intellectuele en maatschappelijke missies van hun kamers uit in het kernbegrip retorica (rhetorique) dat zowel verwees naar (utopische) idealen van burgerlijkheid als naar het toepassen van kennis (conste) in een geëngageerde cultuur. De noordelijke Nederlanden (vooral Holland en Zeeland) vormden met de zuidelijke (vooral Vlaanderen en Brabant) één rederijkerswereld van overlappende netwerken waarin via een actieve lees-, gespreks- en discussiecultuur internationale culturele trends lokaal en regionaal verwerkt werden. De middelen van publieke welsprekendheid (het schrijven en opvoeren van toneelspel, lied, gedicht) waren (intern) bedoeld om (in een ludieke en competitieve sfeer) de geest van jonge mannen uit gegoede families en middengroepen te vormen. Door de organisatie (extern) van opvoering in de lokale feestcultuur en op interlokale rederijkersfestivals functioneerden kamers als publicatiecentra voor hun beste schrijvers en performers. De rederijkers droegen zo bij aan de opkomst van een volkstalige geleerdencultuur en namen deel aan het publieke debat. Lustige geesten laat zo zien op welke manieren de sociale, institutionele en culturele elementen van de rederijkerscultuur de maatschappelijke invloed van de rederijkers bepaalden en hun bijdrage aan de opkomst van de (noordelijke) Nederlanden als Europees cultureel centrum. Lustige geesten wordt op unieke wijze aangevuld met de site "http://www.lustigegeesten.nl"〉www.lustigegeesten.nl. Deze site presenteert een proposografie van rederijkers - een database met biografietjes van alle bekende leden van de rederijkerskamers van Haarlem (1502-1650), Middelburg (1494-1650) en Den Haag (1494) - en een deel van de bestanden waarop de prosopografie en de analyses uit Lustige Geesten gebaseerd zijn. Eerder bij AUP verschenen: Om beters wille. Rederijkerskamers en de stedelijke cultuur in de Zuidelijke Nederlanden (1400-1650)| ISBN 978 90 5356561 2| maart 2008 Conformisten en rebellen. Rederijkerscultuur in de Nederlanden| ISBN 978 90 5356 618 3| januari 2004
    Keywords: nederlandse letterkunde ; dutch literature ; geschiedenis ; history, geography, and auxiliary disciplines ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History
    Language: Dutch
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 14
    facet.materialart.
    Unknown
    Academia Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: The tenth volume of the Lage Landen Studies explores the road of an original Dutch-language book from its original version to the translation that arrives into the hands of a non-native reader. This collection of research articles features literary translations with Dutch as source language. The authors pay special attention to production-specific aspects of the literary transfer process: What are the conditions to make a translation? Who is involved in the process? What part do translators and institutions play? Which norms determine the production and distribution of translated texts? In their contributions on transfer to the German, English, French, Indonesian, Russian and Czech language, the authors mention different aspects that are mainly new to the cultural transfer of Dutch-language literature abroad and/or give new impulses to its research.
    Description: Tussen twee stoelen, tussen twee vuren. Nederlandse literatuur op weg naar de buitenlandse lezer besteedt aandacht aan de verschillende fasen en aspecten van het parcours dat een Nederlandstalig boek doorloopt vanaf de originele versie tot zijn aankomst bij een anderstalige lezer. Daarbij staan literaire vertalingen centraal met Nederlands als brontaal. Van de drie elementen van het transferparcours – selectie, transport en receptie – gaat de aandacht in het bijzonder uit naar kwesties die met de productiezijde van het literaire transferproces te maken hebben. Vragen die daarbij een rol spelen zijn onder andere: onder welke voorwaarden komt een vertaling tot stand? Wie zijn daar allemaal bij betrokken? Welke rollen spelen vertalers en instituties daarbij? Welke normen bepalen de productie en verspreiding van vertaalde teksten? In de bijdragen over transfer naar het Duits, Engels, Frans, Indonesisch, Russisch en Tsjechisch komen uiteenlopende aspecten ter sprake die in het onderzoek naar cultural transfer grotendeels nieuw zijn en/of belangrijke impulsen geven aan bestaand onderzoek naar de transfer van Nederlandstalige literatuur naar het buitenland.
    Keywords: Dutch fiction ; fiction in translation ; translation ; literary transfer ; cultural transfer ; thema EDItEUR::C Language and Linguistics::CF Linguistics::CFP Translation and interpretation ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies::DS Literature: history and criticism::DSK Literary studies: fiction, novelists and prose writers ; thema EDItEUR::F Fiction and Related items
    Language: Dutch , German
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 15
    facet.materialart.
    Unknown
    Amsterdam University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Dutch and Flemish literature; Dutch literature; Culture and history; Women: historical, geographic, persons treatment
    Description: Hoe voed je een jong meisje op? Welke waarden geef je het mee, welke ervaringen wil je haar laten meemaken? Daarover schrijven onze bekende Elisabeth Wolff en Agatha Deken, in hun nu voor het eerst sinds 1802 heruitgegeven, laatste grote werk: het Geschrift eener bejaarde vrouw. Zij laten zien hoe een bejaarde vrouw terugkijkt op haar leven. De vrouw tekent op welke waarden zij als opgroeiend meisje heeft leren kennen. Hoe haar opvoeding verliep. Hoe zij geconfronteerd werd met de realiteit van het leven: natuur, dood, armoede, standsverschillen, mannen, cultuur. Hoe zij leerde een levensovertuiging op te bouwen. In de terugblik van deze vrouw wordt zichtbaar hoe een wijs ouderlijk beleid kan leiden tot zelfontplooiing, verlicht christendom, volwassenheid. De schrijfsters tonen dit, niet door het uiteenzetten van standpunten, maar door belevingen te schetsen, door ouders(s) en kind) in directe rede met elkaar te laten praten, door vele andere middelen.
    Keywords: nederlandse en vlaamse literatuur ; women: historical, geographic, persons treatment ; dutch literature ; cultuur and geschiedenis ; dutch and flemish literature ; nederlandse letterkunde ; culture and history ; vrouwenstudies ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies::D Biography, Literature and Literary studies::DS Literature: history and criticism ; thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JB Society and culture: general
    Language: Dutch
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
Close ⊗
This website uses cookies and the analysis tool Matomo. More information can be found here...