ALBERT

All Library Books, journals and Electronic Records Telegrafenberg

Ihre E-Mail wurde erfolgreich gesendet. Bitte prüfen Sie Ihren Maileingang.

Leider ist ein Fehler beim E-Mail-Versand aufgetreten. Bitte versuchen Sie es erneut.

Vorgang fortführen?

Exportieren
Filter
  • Bücher  (10)
  • thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies  (6)
  • thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science  (4)
  • thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JP Politics and government
  • Istanbul University Press  (10)
  • Türkisch  (10)
  • Deutsch
Sammlung
  • Bücher  (10)
Schlagwörter
Verlag/Herausgeber
Sprache
Erscheinungszeitraum
  • 1
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-04-14
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: EditörNilgün Bozbuğa, Sevinç Gülseçen, Vedat Kamer, Başak Kurtuldu Günümüzde bireysel ve toplumsal yaşam tarzının, alışkanlıkların ve ihtiyaçların değişimi doğrultusunda sağlık ihtiyaç ve alışkanlıklarında da büyük bir değişim söz konusudur. Toplumsal yaşam tarzı değişimi, dijitalleşme ve mobil toplum örneği ile karşılık bulmaktadır. Yapay zekâ, derin öğrenme ve yapay sinir ağları, akıllı karar destek sistemleri, giyilebilir teknolojiler, sensörler, otonom/robotik araçlar, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, bulut bilişim sistemleri, nesnelerin internet ve geniş bant internet teknolojisi, web, gerçek zamanlı veri aktarımı, büyük veri, blokzincir, üç boyutlu yazıcılar, nanoteknoloji, biyoteknoloji ve kuantum bilgi işlem gibi gelişen teknolojik atılımların etkileri toplumsal ve ekonomik yaşamda bir dönüşüm süreci başlatmıştır. Akıllı sağlık, bireylerin sağlıkları ile ilgili farkındalıklarını ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen, sağlık verisinin analiz edilmesiyle sağlık hizmetlerini iyileştirmeye yönelik yaklaşımların bütünüdür. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasının ortaya çıkardığı düşünce tarzı, anlayış ve kavrayışın neticesi olarak akıllı sağlık, sağlığın dijital dönüşümünün bir sonraki aşamasını oluşturmaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından 2013-2017 stratejik planında yer alan ve 2015 yılındaki Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında kurulan Ulusal Sağlık Sistemine entegre edilen dijitalleşme ile e-Sağlık bileşenleri hayata geçirilmeye başlanmıştır. Ağustos 2021 tarihinde 11. Kalkınma Planı ile Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programları doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi yayınlanmıştır. Raporda belirlenen stratejik öncelikler arasında vurgulandığı üzere, dönem sonu 2025 yılında yapay zekânın gayrisafi yurtiçi hasılaya katkısının %5’e yükseltilmesi hedeflenmektedir. 21. yüzyıl ülkelerinin refah düzeyini bilgiye ulaşma, bilgiyi işleme ve bilgiyi kullanma düzeyi belirlemektedir. Ancak gelecek yönelimlerinde, kompleks niteliklerle çok daha hızlı seyreden teknolojik gelişmeler ile yasal ve etik düzenlemeler senkronize değildir. Gelecekte genom bilimi, malzeme bilimi, nanoteknoloji, doku mühendisliği, bilgi bankaları, veri işleme, doğal dil işleme, sanal gerçeklik ve tıp bilişimi desteğiyle akıllı sağlık uygulamaları öngörülenden çok daha ileri boyutlara taşınabilecektir.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science
    Sprache: Türkisch
    Format: image/png
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 2
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-03-24
    Beschreibung: A city forms the core of all political and philosophical projects. On one hand, a city is a place of human aspirations and pursuits; on the other, it represents a space of tension and anxiety. This dual and often paradoxical character of the city compels philosophers to constantly cogitate its current status. Philosophy is often defined as the child of the city (polis); it is thus the product of urban life. As a medium of social space and political unity, the city has become a stipulation for philosophical activity. In this sense, philosophy is not deprived of its conditions; alternatively, it is an activity that reveals itself within its prerequisite environment. The book reveals varied philosophical reflections on the city, focusing primarily on the urban crisis and debates on rights to the city. The book also attends to the city-philosophy connection in terms of language, borders, art, architecture, and meta-philosophy. The body of research on the city cannot be reduced to the sum of discourses of technical experts. Beyond this boundary, the city stands in its entirety at the heart of debates on equality, freedom, and liberation, surpassing all types of pragmatic discussion. Max Weber cites the proverb, “Stadtluft macht frei” (the urban air frees), serving as a reminder that a city is also a place of domination and freedom. In this respect, the city is the arena of all types of conflict.
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: Kent politik ve felsefi tasarıların hep kalbindedir. Kent, bir yandan insani özlemler ve arayışların mekanı, diğer yandan ise kaygı ve tedirginliklerin de parçasıdır. Kentin bu çifte paradoksal karakteri, felsefeyi ve filozofları onun güncel statüsünü sürekli düşünmeye itmektedir. Biliyoruz ki, felsefe “kentin (polis’in) çocuğudur”, bir başka deyişle kentsel yaşamın ürünüdür. Toplumsal mekanın ve politik birlikteliğin ortamı olarak kent, felsefi etkinliğin koşulu olmuştur. Felsefe bu anlamda koşullarından yoksun değildir aksine koşullarında kendisini ortaya koyan bir etkinliktir. Eldeki kitap, kent üzerine çeşitli felsefi refleksiyonları ortaya koymaktadır. Kitap özellikle kentsel krize ve kent hakkı tartışmalarına odaklanmaktadır. Bunun yanı sıra kent-felsefe bağıntısını dil, sınır, sanat, mimari, meta-felsefe bakımlarından ele EDITORS Özgüç GÜVEN Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey M. Ertan KARDEŞ Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey almaktadır. “Kent” üzerine bir araştırma sadece teknik uzmanların söylemlerinin toplamına indirgenemez, bunun ötesinde, bütün pragmatik söylem tiplerini aşarak, eşitlik, özgürlük ve kurtuluş tartışmalarının bağrında bütünselliğiyle kent durmaktadır. Max Weber tarafından alıntılanan bir atasözü, “Stadtluft macht frei” (kent havası özgür kılar) bize aynı zamanda kentin tahakküm ve özgürlük yeri olduğunu hatırlatmaktadır. Bu açıdan kent her türlü mücadelenin alanıdır.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Sprache: Türkisch
    Format: image/jpeg
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 3
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-03-24
    Beschreibung: Understanding civilized society encompasses the understanding of cities given that the urban environment, which is a natural reflection of settled life, shapes the civilization of a society. Moreover, cities enriched with the effects of trading functions as centers of modernization. At present, cities are exposed to the influence of different dynamics, which are a result of modern life. This influence plays an important role in the shaping of city life and identity. This study, which is entitled Cities in History with Respect to Humans and Spaces, highlights the transformation of cities throughout history and aims to examine the histories of important cities from the social, cultural, political, and economic perspectives. The study emerges as a result of a meticulous evaluation of original scientific writings in urban history and aims to contribute to research in this field. First, the paper presents an examination of the effect of football on urban identity followed by discussions on the tales of cities penned by Ottoman geographers, the transformation of cities previously dominated by wooden buildings and the impact of fires, the identity of cities under the influence of ideologies, the role of squares in the identification of cities, the role of foundations in shaping city identity, and the effects of asitane, dargah, and khanqah structures in the formation of the social identity of cities.
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: Medeni toplumu anlamak, şehirleri anlamaktan geçer. Zira toplumun medenileşmesi yerleşik hayat ve onun doğal bir yansıması olarak şehir ortamında şekillenir. Bunun yanı sıra ticaretin etkisiyle zenginleşen şehirler modernleşmenin merkezinde yer alırlar. Günümüzde ise şehirler modern hayatın getirdiği değişik dinamiklerin etkisine maruz kalmakta, söz konusu etki şehir hayatı ve kimliğinin şekillenmesinde giderek daha fazla pay sahibi olmaktadır. Şehirlerin tarih boyunca yaşadığı dönüşümü ele alan “İnsan ve Mekan Açısından Tarihte Şehir” adlı bu çalışma, önemli şehirlerin tarihlerini sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yönleriyle incelemektedir. Şehir tarihi araştırmalarına katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma alanında özgün bilimsel yazıların titiz bir şekilde değerlendirilmesi sonucunda meydana gelmiştir. İlk yazı futbolun şehir kimliğine etkisini incelemektedir. Ardından sırasıyla; Osmanlı coğrafyacılarının kaleminden şehrin neler anlattığı, önceden ahşap yapıların ağırlıklı olduğu şehrin yangınların etkisiyle dönüşümü, ideolojilerin etkisinde kalan şehir kimliği, meydanların şehrin kimliğindeki yeri, şehir kimliğinin şekillenmesinde vakıfların oynadığı rol ve yine şehrin sosyal kimliğinin oluşumunda âsitâne, dergâh ve tekke yapılarının etkileri ele alınmaktadır.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Sprache: Türkisch
    Format: image/jpeg
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 4
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-04-14
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: Bilginin sınıflandırılması için 1965 yılında geliştirilen hipermetin (hypertext), hipermetinlere ulaşmayı kolaylaştıran bir araç olarak 1968 yılında geliştirilmiş olan fare (mouse) ve bilgilerin daha da iyi sınıflanmasını sağlayan semantik web gibi gelişmeler aslında Vannevar Bush’un 1945 yılında yayınlanmış olan “As we may think”, Brian Shackel’in 1959 yılında yayınlanmış “Ergonomics for a computer” ve Doug Engelbart’ın 1960 yılında yayınlanmış “Argumenting Human Intellect” isimli makalelerinin müjdelediği gelişmelerdi. 1987 yılına gelindiğinde de Lucy Suchman, “…daha kullanılabilir bilgisayar sistemleri tasarlamaktansa, insanı anlayan sistemler geliştirilmelidir.” diyecekti. Günümüz insanının en büyük korkusu, teknolojiye bağlılığın gittikçe artması sonucunda hakimiyetin teknolojiye geçmesi gerçeği ile yüzyüze kalmak. İnsan Bilgisayar Etkileşimi (İBE) (Human Computer Interaction (HCI)) alanındaki çalışmaların gittikçe önem kazanması, “teknolojiye bağlı insan” değil “insana bağlı teknoloji” gerçeğinin galip geleceğinin işaretlerini taşımakta. Bu gerçeği kurgulamadaki en büyük zorluk aslında insanın kendisi! İnsan duygusaldır, etki altında kalır, öğrenir, zaman içinde değişir, sosyal bir çevrenin içinde yaşar. Yapay Zeka çalışmalarının amacı “insan gibi düşünen” ve “insan gibi hareket eden (davranan)” makineler geliştirmek olunca, insanı anlamak ve bir makineyi ona benzetmenin ne kadar zor olduğu ama bunun yanısıra İBE’nin de ne kadar önemli bir alan olduğu bir kez daha doğrulanmış oluyor. Bugün, İnsan-Bilgisayar Etkileşimi (İBE) büyük bir literatür üzerine inşa edilmiş disiplinler arası bir araştırma alanı olarak bilim dünyasında dikkat çekiyor. Tasarım, psikoloji ve felsefeden dilbilim ve antropolojiye, yazılım mühendisliğinden robotik ve yapay zekaya uzanan çeşitlilikte bir çok disiplinden bilim insanı, kullanıcıların farklı teknolojilerle etkileşim sürecinde öne çıkan ihtiyaçlarını anlamak üzere karşılıklı işbirliği çerçevesinde özgün araştırmalar sürdürüyor. Bu bağlamda cevaplanması gereken çok soru olduğu aşikar. Mecralar her geçen gün çeşitleniyor. Masaüstü ve mobil sitelerden sesli asistanlar gibi doğal kullanıcı arayüzlerine; kiosklardan arttırılmış, sanal ve karma gerçeklik ortamlarına uzanan geniş bir yelpazede söz konusu platformlar içinde kullanıcı deneyimini tüm katmanlarıyla anlamak büyük önem arz ediyor. Teknoloji çeşitliği karşısında kullanıcı çeşitliliği de önemli bir diğer araştırma odağı olarak öne çıkıyor. Post-demografik dönemde kullanıcıları sosyo-ekonomik statüleriyle segmentler üzerinde tanımlamak artık yeterli değil. Araştırmacılar kullanıcı ihtiyaçlarını daha doğru tespit edebilmek için her geçen gün bireye odaklanan persona odaklı bakışı daha çok sahipleniyor. Bu anlamda çocuklar, yaşlılar, engelliler gibi kendi has özel ihtiyaçları olan topluluklar üzerine şekillenen araştırmaların sayısı her geçen gün artıyor. Yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştığımız bağlam üzerinden şekillenen İBE araştırmaları yurtdışında hareketli bir araştırma alanını tanımlarken, Türkiye’de bu alanda çalışan araştırmacı sayısı maalesef oldukça kısıtlı. Özellikle doktora seviyesinde açılan İBE odaklı dersler sayesinde alana yeni araştırmacı ve yayın kazandırma doğrultusunda özel bir çaba gösteriliyor. Elinizde tuttuğunuz bu kitap , bu çabanın değerli bir sonucu olarak hazırlandı. Doğrudan İBE alanı içine konumlanan özgün araştırmaları içeren bu yayın ilgili literatüre Türkçe katkı sağlamak suretiyle çok önemli bir işlevi yerine getiriyor. Son on yıldır Türkiye’de profesyonel dijital sektörün “kullanıcı deneyimi tasarımı”, “kullanıcı araştırmaları” gibi başlıklar altında İBE alanına yönelik somut ilgisinden bahsetmek mümkün. Elinizdeki bu kitabın sektöre bu bağlamda da ışık tutacağını düşünüyor, bu tarz özgün yayınların sayısının her geçen gün daha da artmasını umuyoruz.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences ; thema EDItEUR::K Economics, Finance, Business and Management::KN Industry and industrial studies::KNX Industrial relations, occupational health and safety
    Sprache: Türkisch
    Format: image/jpeg
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 5
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-04-14
    Beschreibung: EditorNilgün Bozbuğa, Sevinç Gülseçen The main goal of the use of information technologies in medicine is to increase efficiency, productivity and quality in health services. In healthcare, traditional complex health service systems are increasingly replaced by smart systems that can be monitored and controlled in real time. Intelligent systems equipped with digital technology opportunities have started the “Health 4.0” era in health care fields. The definitions of “Health 4.0” and “Smart Health” are used in parallel with the “Industry 4.0” period, in order to emphasize the cyber-physical determinants of health, symbolizing real-time information provision and access to holistic health care. One of the most important reasons why the concept of smart health has become popular is the concept of big data produced in medicine as well as in all areas of life. The enormous size and variety of data, whether real-time or timestamped, structured or unstructured, continues to grow in healthcare. Clinical artificial intelligence applications, which include more efficient and faster technological solutions in the production of health services, and which aim to increase the health level of individuals and improve their quality of life, are becoming widespread with approaches to improve health services by analyzing health data. In addition to the use of artificial intelligence in the administration of health services, performance and capacity increase, original models are also created in the management of health services. The use of informatics approaches in diagnosis, treatment and care processes, the developments in digital imaging technologies, the use of robotic systems in surgery, the widespread use of modeling and simulation technologies in medical education make a difference in the functioning of health institutions. Despite the disadvantage of high initial investment costs, artificial intelligence technologies in the field of health contribute greatly to measurement, diagnosis, treatment management and follow-up activities with their facilitating and adaptive effects. Although conceptual and technical studies on the future of artificial intelligence applications continue, it is not possible for artificial intelligence systems to display the ability for emotional intelligence, which requires design, adaptation and intuition, and to perform multitasking similar to the human brain. As in the field of informatics, there are still concerns about ethical reasoning responsibility and ethical decision making in artificial intelligence applications in medicine. In the third book of the series published by Istanbul University Press in medical informatics, the applications of medical informatics and artificial intelligence in medicine are discussed with a multidisciplinary approach and broad perspective. In particular, telemedicine and out-of-hospital patient management issues, which allow health service delivery to be provided without time and space limits, are handled with public regulations specific to the coronavirus pandemic period.
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: Tıp alanında bilgi teknolojilerinin kullanımının temel hedefi sağlık hizmetlerinin sunumunda etkililik, verimlilik ve kalite artışının sağlanmasıdır. Sağlık alanında geleneksel karmaşık hizmet üretim sistemlerinin yerini gerçek zamanlı izlenebilir ve denetlenebilir akıllı sistemler almaktadır. Hızla gelişen dijital teknoloji olanakları ile donatılmış akıllı sistemler, sağlık hizmeti üretim alanlarında “Sağlık 4.0” dönemini başlatmıştır. Gerçek zamanlı bilgi sağlama ve bütüncül sağlık hizmetine ulaşabilmeyi simgeleyen, sağlığın siber-fiziksel belirleyicilerine vurgu yapmak üzere, “Endüstri 4.0” dönemi yapı anmasına koşut olarak “Sağlık 4.0” ve “Akıllı Sağlık” tanımlaması kullanılmaktadır. Akıllı sağlık kavramının popüler hale gelmesinin en önemli nedenlerinden biri yaşamın her alanın da olduğu gibi sağlıkta da üretilen büyük veri kavramıdır. Sağlık alanında gerçek zamanlı ya da zaman damgalı, yapılandırılmış ya da yapılandırılmamış, olağanüstü büyüklükte ve çeşitlilikte veri, sürekli artışını sürdürmektedir. Sağlık hizmetlerinin üretiminde daha verimli ve daha hızlı teknolojik çözümler barındıran, sağlık verisinin analiz edilmesiyle sağlık hizmetlerini iyileştirmeye yönelik yaklaşımlarla bireylerin sağlık düzeylerini yükseltme ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen klinik yapay zekâ uygulamaları yaygınlaşmaktadır. Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde yapay zekâ kullanımı performans ve kapasite artışının yanı sıra sağlık hizmetlerinin yönetiminde de özgün modeller oluşturulmaktadır. Tanı, tedavi ve bakım süreçlerinde enformatik yaklaşımların kullanılması, dijital görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler, cerrahi alanında robotik sistemlerden yararlanılması, modelleme ve benzetim teknolojilerinin eğitimde yaygın olarak kullanılması, sağlık kurumlarının işleyişinde farklılık yaratmaktadır. Sağlık alanında yapay zekâ teknolojileri, başlangıçtaki yüksek yatırım maliyeti dezavantajına karşın kolaylaştırıcı ve uyumlaştırıcı etkileriyle ölçme, tanılama, tedavi yönetimi ve izlem etkinliklerine büyük katkı sağlamaktadır. Yapay zekâ uygulamalarının geleceğine yönelik kavramsal ve teknik çalışmalar devam etmekle birlikte yapay zekâ sistemlerinin henüz tasarım, adaptasyon ve sezgi gerektiren duygusal zekâya yönelik yetenek sergilemesi, insan beyni benzeri çoklu görevleri gerçekleştirebilmesi söz konusu değildir. Bilişim alanının genelinde olduğu gibi tıpta da yapay zekâ uygulamalarında etik akıl yürütme sorumluluğu ve etik karar verme konularında kaygılar sürmektedir. Tıp bilişimi alanında İstanbul Üniversitesi Yayınevi tarafında yayınlanan serinin üçüncü kitabında da tıp bilişimi ve tıpta yapay zekâ konularının farklı alanlarda uygulamaları multidisipliner yaklaşım ve geniş bakış açısı ile irdelenmektedir. Özellikle sağlık hizmet sunumunun zaman ve mekân sınırı olmaksızın yapılabilmesine olanak tanıyan teletıp ve hastane dışı merkezlerden hasta yönetimi konuları koronavirüs pandemisi dönemine özgü kamusal düzenlemelerle ele alınmaktadır.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science
    Sprache: Türkisch
    Format: image/png
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 6
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-03-24
    Beschreibung: Published
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::C Language and Linguistics::CF Linguistics ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Sprache: Türkisch
    Format: image/png
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 7
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-03-24
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: Bu kitap yaklaşık 1340-1400 yılları arasında yaşamış İngiliz Edebiyatı Ortaçağ yazarlarından Geofrey Chaucer’ın Canterbury Tales (Canterbury Masalları) adlı eserinin sekizyüzaltmış dizelik Prolog (Takdim) bölümünün , İngilizce ve Türkçe karşılıklı çevirisinden oluşmaktadır. İngiltere’de Canterbury’ye Aziz Thomas Becket’in mezarına giden otuz hacının anlatıldığı Prolog’da hem hacıların profili öyküsel şiir diliyle mizahi olarak anlatılmıştır. Geoffrey Chaucer Canterbury Masalları’nda hacıların herbirinin giderken iki, dönerken de iki öykü olmak üzere eserinde yüzyirmi (120) öyküye yer vermeyi başlangıçta tasarlamakla birlikte, bu öykülerin hepsi tamamlanamamış, sadece her karakterin Canterbury’ye hacıya gidiş yolunda kendi kişiliğine uygun olarak anlattığı bir öyküyle sınırlı kalmıştır. Eserin General Prologue adı verilen ve bu kaynakta yer alan kısmı karakterlerin ve eserin kurgusunun okuyucuya takdimi olup, iki dilli Türk okurunun beklentileri göz önüne alınarak çevrilmiştir. Bu çeviriyle Latince ve Fransızcanın edebi bir dil olarak kullanıldığı bir dönemde İngilizce yazılmış bu ilk eserin Türk okura tanıtılması amaçlanmıştır. Bu şekilde İngiliz Edebiyatının temelerini atan Geoffrey Chaucer’ın şairliği, öykücülükteki ustalığı ve ince anlayışı Türk okura tanıtılmak istenmiştir. Canterbury Masalları ile tanınan Geofrey Chaucer (1340? -1440) İngiliz Edebiyatı’nın ve günümüz İngilizcesi kadar İngiliz yazın dilinin gelişmesine öncülük etmiş bir Orta Çağ şair yazarıdır. Her ne kadar başlangıçta Fransız ve İtalyan Edebiyatı’nın etkisinde kalarak alegorik eserler verse de yaşamının son on senelik döneminde yazar olarak farklılıklardan kendisine ve İngilizlere özgü yazınsal bir kimlik oluşturmayı başarmıştır. Özellikle Canterbury Masalları’nın Prolog kısmında yer alan yaklaşık 860 dizelik Prolog bölümü okuyucunun eserin bütünü hakkında fikir edinmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Prolog’da Canterbury’ye hacca giden toplumun farklı kesimlerindeki İngiliz karakterleri mizahi bir şekilde anlatılmakla kalmamış, bu karakterlerin sonradan anlatacakları öykülere de zemin hazırlayacak şekilde öyküsel şiir tekniğine de başvurularak yazılmıştır. Prolog’da Aziz Thomas Becket’in Canterbury’deki kabrine hacca gitmek üzere Londra’da Tabard Hanı’nda toplanan otuz hacının profilini Chaucer anlatıcı kimliğine bürünerek günümüzde bile her okura seslenecek yalın ama şiirsel bir dille aktarmıştır. Prolog Chaucer’un hicivli anlatımıyla hem toplumsal bir eleştiri örneği hem de öykü tekniği açısından İngiliz Edebiyatı’nın önde gelen örneklerindendir. Son söz olarak, ikidilli ve Türkçe’nin elverdiği ölçüde aslına sadık kalarak hazırlanan Prolog’un bu çevirisinin İngiliz Edebiyatı’nın öncüsü olarak şiir ve öykü tekniği açısından İngiliz kültürünün yalınlığını ve sessiz görünen kimliğinin altında yatan eleştirel ve mizahi yönünü Türk okuyucuya daha yakından tanıştıracağını umuyor, iyi okumalar diliyorum.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Sprache: Türkisch
    Format: image/jpeg
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 8
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-03-24
    Beschreibung: Mawlawiyah, which has a history of nearly eight centuries, was institutionalised as a sufi school and has had widespread effects, in addition to pioneering the formation of one of the most influential sources in Turkish culture, art, and literature. When compared to other sufi schools, the most striking feature of Mawlawiyah is that it allocates a central place to art and literature within its institutional culture. Therefore, from the thirteenth century to the present day, the number of poets who were followers of the Mawlawiyah or Mawlawi culture in Turkish literature is more than three hundred. In addition to historical figures such as Sheikh Ghalib, who are directly identified with Mawlawiyah, the reflections of this cultural accumulation also appear in the writing experiences of authors who are not directly affiliated with Mawlawi culture, such as Halide Edib Adıvar and Ahmet Hamdi Tanpınar, due to their interest in the culture. In recent years, parallel to the increasing interest in Mawlana, Mawlawiyah, and Sheikh Ghalib around the world as the culture industry put mysticism on its agenda , new dimensions have been added to the subject. Some of the studies in this book, which are composed within the framework of these new dimensions, focus on the classical period and Mawlana’s personality, works, life, new research on Mawlawiyah, and well-known written sources on these issues. In the studies dealing with the modern period, the images of Mawlana and Mawlawiyah are analysed in different fields, from poetry to novels and socioeconomic dimensions of mysticism today. In this context, Mevlüt İlhan and Ermiş Dandan, in their article titled “Osman Fevzi Olcay’s Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ”, present information about Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ of Osman Fevzi Olcay, who has produced many historical works, and then include the text of his work. Özlem Düzlü, in “Mawlawis in Keçecizâde Izzet Molla’s Writings”, evaluates a stanza that was devoted to the members of the Mawlawiyah by Izzet Molla, who has added a couplet about Mawlana or Mawlawiyah at the end of almost every ghazal in his diwan called Bahâr-ı Efkâr and wrote many poems about Mawlana, Mawlawi elders, and Mawlawiyah. Pointing out that in the poem, which consists of eighteen couplets with the redif “Mawlawi”, the positive characteristics of the Mawlawis are generally mentioned, Düzlü also observes that İzzet Molla further emphasises the existence of people who could be the target of criticism from within or outside the sect due to their negative behaviours. Focusing on the history of literature in their article “Dr. Rıza Nur’s Studies on Jalâl al-Dîn Muhammed Rûmî, Sultan Veled, and Sheikh Ghalib’s Poems”, Yasemin Karakuş and Ömer Arslan draw attention to the revealing of Rıza Nur’s Evolution of Turkish Poetry History and Its Analytical Study, which has not been known until today, within the framework of the content of Nur’s work, then discuss how Mawlana, Sultan Veled, and Sheikh Ghalib’s poems and literary personalities were examined by Dr. Rıza Nur. In one of the two studies dealing with Mawlawiyah and Mawlana in modern Turkish poetry, Ahmet Murat Özel finds that a strong representation does not occur in modern literature, despite the founding role of Mawlana and Mawlawiyah in classical literature. Özel, who attributes this to the lack of attention paid to tradition by modern poets, evaluates the representation of Mawlana and Mawlawiyah in modern Turkish poetry as an “emotional fidelity but a poetic farewell”. Sevim Güldürmez, on the other hand, concentrates on the works of many different authors in her article, which deals with the various forms of appearance of Mawlana in modern Turkish poetry. Güldürmez, claiming that each poet constructs their own Mawlana image, analyses the existence of Mawlana in modern Turkish poetry from a different framework apart from the fact of establishing a relationship with tradition. In parallel with Güldürmez, Derya Güllük also examines the variations in the aspects of Mawlana and Mawlawiyah in Turkish novels. According to Güllük’s article, the representation of Mawlana as a historical figure and the Mawlawi culture created by his followers over the centuries in Turkish novels differs in line with the personal selectivity of the novelists and their issues, and fiction writers construct their own Mawlana image. Muhammet Salman and Resul Kırmızıdemir focus on İhsan Oktay Anar’s novel Suskunlar. Salman and Kırmızıdemir offer an alternative reading suggestion for this novel through the way Mawlawiyah is perceived within the journey of the novel character Eflâtun representing mystical self-fulfilment, by a deconstructive approach to the understanding of the truth is distorted in a postmodern situation; however, they point out that this deconstruction has also the potential to help reach the truth, not nihilism. The position of Mawlawi whirling ceremonies, one of the first symbols that come to mind when Mawlawiyah is mentioned in today’s socioeconomic practices of mysticism, is among the issues discussed in the book. Seda Aksüt points out the danger posed to the whirling ceremonies by decontextualization, which is one of the risk factors that threatens the authenticity of this cultural heritage, and makes suggestions for building an effective awareness of conservation.
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: Sekiz yüz yıla yakın bir tarihe sahip olan Mevlevilik, süreç içerisinde geniş coğrafyalarda yaygınlaşan bir tasavvuf ekolü olarak kurumsallaşırken aynı zamanda Türk kültürü, sanatı ve edebiyatında da en güçlü damarlardan birinin oluşmasına öncülük etmiştir. Nitekim diğer tasavvuf ekolleriyle karşılaştırıldığında Mevleviliğin göze çarpan başlıca özelliği, kurumsal kültürü içerisinde sanat ve edebiyata oldukça merkezî bir yer ayırmasıdır. Nitekim on üçüncü yüzyıldan günümüze Türk edebiyatında Mevlevilik müntesibi veya Mevlevi kültürüyle yetişmiş şairlerin sayısı bugün tespit edilebildiği kadarıyla üç yüzden fazladır. Diğer yandan, Halide Edib Adıvar ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi kendileri doğrudan Mevleviliğe bağlı olmasalar da Mevlevi kültürüne ve Şeyh Galip gibi Mevlevilikle özdeşleşmiş tarihsel figürlere duydukları ilgi dolayımında farklı kalemlerin yazı tecrübelerinde de söz konusu birikimin yansımaları karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde Mevlana, Mevlevilik ve Şeyh Galip’e yönelik artan ilgiye paralel olarak kültür endüstrisinin dinamiklerinin devreye girmesiyle birlikte konuya yeni boyutlar da eklenmiş oldu. Bu noktalardan hareketle derlenen elinizdeki kitapta yer alan çalışmalardan bazıları klasik döneme odaklanarak Mevlana’nın kişiliği, eserleri, hayatı ile Mevlevilik hakkındaki bazı yeni araştırmaları ve bu konulardaki kimi kaynakları ele almaktadır. Modern dönemi konu edinen incelemelerde ise şiirden romana ve kültür endüstrisine farklı alanlarda Mevlana ve Mevleviliğin görünüm biçimleri tahlil edilmektedir. Bu bağlamda, Mevlüt İlhan ve Ermiş Dandan “Osman Fevzi Olcay’ın Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ İsimli Eseri” başlıklı yazılarında, çok sayıda tarihî eser ortaya koyan Osman Fevzi Olcay’ın Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ isimli eseri hakkında bilgi sunduktan sonra bu eserin metnine yer vermişlerdir. Özlem Düzlü de “Keçecizâde İzzet Molla’nın Kaleminden Mevleviler” başlıklı yazısında, Bahâr-ı Efkâr adlı divanında hemen her gazelinin sonuna Mevlana ya da Mevlevilikle ilgili bir beyit ekleyen, Mevlana, Mevlevi büyükleri ve Mevlevilikle ilgili pek çok manzume kaleme alan Keçecizâde İzzet Molla’nın Mevlevi tarikatı mensuplarına hasrettiği bir kıt’asını değerlendirmektedir. On sekiz beyitten oluşan ve “Mevlevileri” redifli olan şiirde genel olarak Mevlevilerin olumlu özelliklerinin söz konusu edildiğine işaret eden Düzlü, İzzet Molla’nın tarikat içinden veya dışından bazı kimselerin eleştirilerine hedef olabilecek davranışlarda bulunan kişilerin varlığına da işaret ettiğine değinmektedir. Edebiyat tarihine odaklanan Yasemin Karakuş ve Ömer Arslan, “Dr. Rıza Nur’un Mevlana, Sultan Veled ve Şeyh Galip’in Şiirleri Üzerine Dikkatleri” başlıklı yazılarında Dr. Rıza Nur’un şu ana kadar bilinmeyen ve yayımlanmamış olan Türk Şiirinin Evolüsyonu Tarihi ve Analitik (Tahlilî) Tedkiki adlı çalışmasının varlığına ve muhtevasına dikkat çektikten sonra Mevlana, Sultan Veled ve Şeyh Galip’in bu eserde nasıl incelendiğini ayrıntılı olarak ele almışlardır. Modern Türk şiirinde Mevlevilik ve Mevlana’yı ele alan iki çalışmadan birinde Ahmet Murat Özel, Mevlana ve Mevleviliğin klasik edebiyattaki kurucu rolüne karşın modern edebiyatta böyle bir güçlü temsilin oluşmadığını tespit ediyor. Bu durumu, modern şairlerde geleneğe karşı yeterli dikkatin oluşmamış olmasına bağlayan Özel, Mevlana ve Mevleviliğin modern Türk şiirindeki temsilini “duygusal bir vefa ama poetik bir veda” olarak değerlendirmektedir. Sevim Güldürmez ise modern Türk şiirinde Mevlana’nın çeşitli görünüm biçimlerini ele alan yazısında birçok farklı kalemin eserlerini mercek altına alıyor. Güldürmez, her şairin kendi Mevlana’sını inşa ettiğini ileri sürerek, Mevlana’nın modern Türk şiiri içerisindeki varlığını gelenekle ilişki kurma olgusunun dışında farklı bir çerçeveden hareketle tahlil etmektedir. Güldürmez’e paralel olarak Derya Güllük de Türk romanında Mevlana ve Mevleviliğin görünümlerindeki çeşitlenmeleri irdeliyor. Güllük’ün makalesine göre, tarihsel bir figür olarak Mevlana’nın ve onun takipçileri tarafından yüzyıllar içerisinde oluşturulan Mevlevi kültürünün Türk romanındaki temsili, roman yazarlarının kişisel seçicilikleri ve kendi meseleleri doğrultusunda farklılaşmakta, kurmaca yazarları da kendi Mevlana’larını inşa etmektedir. Muhammet Salman ve Resul Kırmızıdemir İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar romanına yoğunlaştıkları çalışmalarında, roman karakteri Eflâtun’un seyrisülûku temsil eden yolculuğu etrafında, bir taraftan postmodern durumla uyumlu biçimde hakikat anlayışlarına karşı dekonstrüktif bir yaklaşım ortaya konulduğunu, ancak diğer taraftan da bu dekonstrüksiyonun nihilizme değil, hakikate ulaşmaya yardımcı olacak potansiyelde olduğuna dikkat çekerek, Mevleviliğin alımlanma biçimi üzerinden Suskunlar’a dair alternatif bir okuma önerisi sunmaktadır. Mevlevilik denilince akla ilk gelen simgelerden biri olan semâ törenlerinin günümüz kültür endüstrisindeki konumu da kitapta ele alınan meseleler arasında. Seda Aksüt, semâ törenlerinin karşı karşıya olduğu bir tehlikeye, bu kültürel mirasın otantikliğini tehdit eder hâle gelen risk faktörlerinden biri olan bağlamından koparmaya işaret ederek etkili bir koruma bilincinin inşa edilmesi adına önerilerde bulunuyor.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::Q Philosophy and Religion::QR Religion and beliefs::QRA Religion: general
    Sprache: Türkisch
    Format: image/png
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 9
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-03-24
    Beschreibung: This volume titled “The City: Literary Encounters” aims to examine the relationship of the city with language and literature from different perspectives and to present examples of related literary works to the readers. In this book, besides the works that directly focus on cities, there are also wide-ranging scientific studies that address the use of the image of the city in literature. The fact that literature focuses on the image of the city has often turned cities into protagonists of a novel or a poem. Considering the importance of cities in the art of literature, it is not possible to think independently Crime and Punishment from St. Petersburg, A Mind at Peace from Istanbul, and The Miserables from Paris. Although the experience of the city that people have lived in the last centuries has been the subject of every art and discipline, it has become one of the subjects mostly studied by literature. The works in this volume also show that literature has transformed into a language environment which enable cities that literature deals with as a subject to speak, in other words, the language of the city. In this book, which focuses on language studies as well as literary ones, the world’s different cities and cultures are examined through the image and the language diversity of the city. This work, based on both literary and philological contexts, deals with different experiences in the world with various examples and aims to analyze the language of the city. In this book, which is the product of a collective effort, qualified discussions are carried out on subjects such as how the city is described and read in different geographies, different literary traditions, and different literary discourses, and how the city directs the literary production.
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: “Şehir: Edebi Karşılaşmalar” başlığını taşıyan bu cilt, şehrin dil ve edebiyatla olan ilişkisini farklı açılardan incelemeyi ve ilgili edebi eserlerden örnekleri okurlara sunmayı amaçlamaktadır. Bu kitapta doğrudan şehirleri konu alan eserlerin yanı sıra, şehir imgesinin edebiyattaki kullanımına değinen geniş çerçevede bilimsel çalışmalar da yer almaktadır. Edebiyatın şehir imgesine odaklanması çoğu kez şehirlerin bir romanın ya da bir şiirin başkahramanına dönüşmesini sağlamıştır. Şehirlerin edebiyat sanatındaki önemi göz önüne alındığında, Suç ve Ceza’yı St. Petersburg’dan, Huzur’u İstanbul’dan, Sefiller’i ise Paris’ten bağımsız düşünmenin mümkün olamayacağı görülür. Son yüzyıllarda insanın yaşadığı şehir deneyimi her sanata ve disipline konu olsa da, en çok da edebiyatın irdelediği konulardan biri halini almıştır. Bu ciltte yer alan çalışmalar da edebiyatın konu aldığı şehirlere konuşma imkânı veren bir dil ortamına, bir başka deyişle şehrin diline dönüştüğünü gösterir. Edebi incelemelerin yanı sıra dil çalışmalarına da odaklanan bu kitapta dünyanın farklı şehirleri ve kültürleri, şehir imgesi ve şehrin barındırdığı dil çeşitliliği ile incelenmektedir. Bu eser, hem edebî hem de filolojik bağlamlardan hareketle, dünyadaki farklı deneyimleri çeşitli örneklerle konu almakta ve şehrin dilini çözümlemeyi amaçlamaktadır. Kolektif bir çabanın ürünü olarak meydana gelen bu kitapta, farklı coğrafyalarda, farklı edebiyat geleneklerinde, farklı edebî söylemlerde şehrin nasıl yazıldığı ve okunduğu, şehrin edebiyat üretimini nasıl yönlendirdiği gibi konular üzerine nitelikli tartışmalar yürütülmektedir.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Sprache: Türkisch
    Format: image/jpeg
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
  • 10
    facet.materialart.
    Unbekannt
    Istanbul University Press
    Publikationsdatum: 2024-04-14
    Beschreibung: Published
    Beschreibung: Tıp Bilişimi, bilişim alanındaki teknosistemin, tıp alanına sağlık ve sağlık hizmeti sunumu amaçlı uyarlanmasının genel tanımıdır. 21. yy ile özdeşleştirilen Endüstri 4.0, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ve süreçlerin sağlık ve tıp alanına taşınmasıyla gerçekleştirilen bütüncül multidisipliner etkinlikler olarak da tanımlanabilir. Tıp bilişimi, sağlık kuruluşlarıyla sınırlı olmayan, bilimsel-teknik, kültürel, sosyal boyutları olan, her geçen gün boyutları genişleyen, etkin koordinasyon gerektiren bir alan olarak sağlığı derinden etkilemektedir. Temel amaç daha iyi olanaklarla sağlık hizmet sunumu, tıbbi hata ve kayıpları en aza indirgemek olmakla birlikte sağlık veri setlerinin depolanması, yönetimi ve analiz yazılımlarının kullanılmasıyla yeni tanı ve tedavi protokolleri, uygulamaları da kazanımlar arasındadır. Tıp bilişiminin somut neticesi sağlıkta dijital dönüşüm gerçek yaşam verisinden, büyük veriye ve makine öğrenmesinden yapay zekâ platformuna doğru ilerlerken felsefî temellendirmeye de ihtiyaç duyulmaktadır. Tıp bilişimi alanının genişliyor olması sağlık hizmetlerinin bilimsel anlamda dünya standartlarında ileri donanım teknolojisiyle, kalifiye sağlık personeliyle daha yetkin ve kaliteli sunuluyor olmasıyla ilişkilidir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, sağlık hizmetlerinin kapsamının genişleyerek çeşitlenmesi, sağlık hizmeti talebinde bulunan potansiyel sağlık hizmeti kullanıcılarının bilinçlenmesine, yeni sağlık alışkanlıkları ve refleksleri geliştirmelerine; sağlık kurumlarının sunduğu olanaklardan daha fazla ve daha farklı taleplerde bulunmalarına yol açmaktadır. Sağlıklı nüfusta sağlık koruma ve geliştirme adına sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratan sanayileşme ve kentleşmenin yol açtığı sorunlardan uzaklaşmak, fiziksel ve mental sağlıklarını korumak, iyilik hallerinin (wellness) sürdürülmesi için mobil sağlık sistemlerinden yararlanma isteği ve yönelimi artmaktadır. Sağlıklı olma, sağlık geliştirme yönündeki çabaları sağlık kurumlarından bağımsız yürütme eğilimleri, mobil sağlık başlığı altında toplanmaktadır. Doğumda beklenen ortalama yaşam sürelerinin artarak demografik yapının toplumun yaşlanması yönünde değişiyor olması, toplumda hastalık yükü içerisinde kronik hastalıkların oranının artışı, sağlık hizmeti kapasite genişlemesine ve buna bağlı olarak sağlık harcamalarının artışına yol açmaktadır. Sağlıklı yaşlı bakımı, kronik hastalıklara sahip yaşlı bakımı, rehabilitasyon ve tedavi öncelikli yaşlı bakımı ile palyatif, terminal dönem yaşlı bakımı genel sağlık yönetiminde giderek önem kazanmaktadır. Makroekonomik düzeyde sağlık hizmetlerinin maliyet artışı, genel ekonomi içinde sağlık giderlerinin artan payı, sosyal güvenlik ve geri ödeme kurumlarını finansal olarak zorlamakta, daha uygun ve insan hatalarından arındırılmış daha güvenli alternatif sağlık hizmeti arayışları sağlıkta dijital dönüşümle karşılık bulmaktadır. Tıp bilişimi gelişme süreci, küresel boyutta artan sağlık hizmeti talebi nedeniyle uzmanlaşmış merkezlerde hasta yükünün azalmasına, artan sağlık profesyoneli talebinin dengelenmesine, sağlık kurumlarının verimli kullanımı ile verilen hizmetlerin hızlanması ve zamanında karşılanmasına, artan sağlık harcamalarını azaltılması ya da en azından artışına engel olunması yönünde katkı sağlayabilecektir. Tıp bilişimi sürekli takip verilerinden oluşacak büyük veri analizi ve istatistiksel sonuç elde edilmesi ile ulusal hastalık yükü yönetimi boyutunda yeni protokoller geliştirilebilmesi olanağı sağlama özellikleri taşımaktadır. Biyosensörler ve telemetrik ölçüm ve sorgulama sistemlerinin büyük veri oluşumuna katkı sağlaması, büyük veri analizi ve istatistiksel sonuç elde edilmesi ile hastalık yönetiminde makine öğrenmesi ve yapay zekâ protokolleri geliştirilebilecektir. Dijital dönüşüm, veri-teknoloji-sistem-insan çerçevesinde meydana gelen çok boyutlu gelişmeler olarak ele alındığından, kitabımızda da bu boyutlara değinmeyi uygun gördük ve Veri, Sistem Geliştirme ve Yönetimi, Güncel Teknolojiler, Tıpta Dijitalleşme, İnsan Makine Etkileşimi, Bilişim Teknolojileri Destekli Eğitim-Öğretim ve Etik-Hukuksal Boyut-Güvenlik olmak üzere, 42 bölümü bu 7 ana bölümde topladık. Ayrıca Akıllı Sağlık Hizmeti Uygulamaları, Tıp-Tıp Bilişimi-Bilişim Alanında Hizmet Veren Organizasyonlar ve Tıp Bilişimi Terimleri Karşılıklar Kılavuzu bölümleri ile de bir Ekler bölümü oluşturduk. Kitabımız 15 üniversitenin, 14 farklı fakültesi, 3 farklı enstitüsünden ve 1 özel kurumdan olmak üzere 53 yazarın yazdığı bölümlerden oluşmaktadır. Çok yoğun bir çabanın eseri olan kitabımızın, tıp alanı ile bilişim alanı uzmanları ve öğrencileri için yararlı bir kaynak olacağına inanıyoruz.
    Schlagwort(e): thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science
    Sprache: Türkisch
    Format: image/jpeg
    Standort Signatur Erwartet Verfügbarkeit
    BibTip Andere fanden auch interessant ...
Schließen ⊗
Diese Webseite nutzt Cookies und das Analyse-Tool Matomo. Weitere Informationen finden Sie hier...