ALBERT

All Library Books, journals and Electronic Records Telegrafenberg

Your email was sent successfully. Check your inbox.

An error occurred while sending the email. Please try again.

Proceed reservation?

Export
Filter
  • Turkish  (28)
  • 2020-2024  (28)
  • 2022  (28)
Collection
Keywords
Language
Years
  • 2020-2024  (28)
Year
  • 1
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-14
    Description: Published
    Description: EditörNilgün Bozbuğa, Sevinç Gülseçen, Vedat Kamer, Başak Kurtuldu Günümüzde bireysel ve toplumsal yaşam tarzının, alışkanlıkların ve ihtiyaçların değişimi doğrultusunda sağlık ihtiyaç ve alışkanlıklarında da büyük bir değişim söz konusudur. Toplumsal yaşam tarzı değişimi, dijitalleşme ve mobil toplum örneği ile karşılık bulmaktadır. Yapay zekâ, derin öğrenme ve yapay sinir ağları, akıllı karar destek sistemleri, giyilebilir teknolojiler, sensörler, otonom/robotik araçlar, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, bulut bilişim sistemleri, nesnelerin internet ve geniş bant internet teknolojisi, web, gerçek zamanlı veri aktarımı, büyük veri, blokzincir, üç boyutlu yazıcılar, nanoteknoloji, biyoteknoloji ve kuantum bilgi işlem gibi gelişen teknolojik atılımların etkileri toplumsal ve ekonomik yaşamda bir dönüşüm süreci başlatmıştır. Akıllı sağlık, bireylerin sağlıkları ile ilgili farkındalıklarını ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen, sağlık verisinin analiz edilmesiyle sağlık hizmetlerini iyileştirmeye yönelik yaklaşımların bütünüdür. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasının ortaya çıkardığı düşünce tarzı, anlayış ve kavrayışın neticesi olarak akıllı sağlık, sağlığın dijital dönüşümünün bir sonraki aşamasını oluşturmaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından 2013-2017 stratejik planında yer alan ve 2015 yılındaki Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında kurulan Ulusal Sağlık Sistemine entegre edilen dijitalleşme ile e-Sağlık bileşenleri hayata geçirilmeye başlanmıştır. Ağustos 2021 tarihinde 11. Kalkınma Planı ile Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programları doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi yayınlanmıştır. Raporda belirlenen stratejik öncelikler arasında vurgulandığı üzere, dönem sonu 2025 yılında yapay zekânın gayrisafi yurtiçi hasılaya katkısının %5’e yükseltilmesi hedeflenmektedir. 21. yüzyıl ülkelerinin refah düzeyini bilgiye ulaşma, bilgiyi işleme ve bilgiyi kullanma düzeyi belirlemektedir. Ancak gelecek yönelimlerinde, kompleks niteliklerle çok daha hızlı seyreden teknolojik gelişmeler ile yasal ve etik düzenlemeler senkronize değildir. Gelecekte genom bilimi, malzeme bilimi, nanoteknoloji, doku mühendisliği, bilgi bankaları, veri işleme, doğal dil işleme, sanal gerçeklik ve tıp bilişimi desteğiyle akıllı sağlık uygulamaları öngörülenden çok daha ileri boyutlara taşınabilecektir.
    Keywords: thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 2
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-14
    Description: Published
    Description: Bilginin sınıflandırılması için 1965 yılında geliştirilen hipermetin (hypertext), hipermetinlere ulaşmayı kolaylaştıran bir araç olarak 1968 yılında geliştirilmiş olan fare (mouse) ve bilgilerin daha da iyi sınıflanmasını sağlayan semantik web gibi gelişmeler aslında Vannevar Bush’un 1945 yılında yayınlanmış olan “As we may think”, Brian Shackel’in 1959 yılında yayınlanmış “Ergonomics for a computer” ve Doug Engelbart’ın 1960 yılında yayınlanmış “Argumenting Human Intellect” isimli makalelerinin müjdelediği gelişmelerdi. 1987 yılına gelindiğinde de Lucy Suchman, “…daha kullanılabilir bilgisayar sistemleri tasarlamaktansa, insanı anlayan sistemler geliştirilmelidir.” diyecekti. Günümüz insanının en büyük korkusu, teknolojiye bağlılığın gittikçe artması sonucunda hakimiyetin teknolojiye geçmesi gerçeği ile yüzyüze kalmak. İnsan Bilgisayar Etkileşimi (İBE) (Human Computer Interaction (HCI)) alanındaki çalışmaların gittikçe önem kazanması, “teknolojiye bağlı insan” değil “insana bağlı teknoloji” gerçeğinin galip geleceğinin işaretlerini taşımakta. Bu gerçeği kurgulamadaki en büyük zorluk aslında insanın kendisi! İnsan duygusaldır, etki altında kalır, öğrenir, zaman içinde değişir, sosyal bir çevrenin içinde yaşar. Yapay Zeka çalışmalarının amacı “insan gibi düşünen” ve “insan gibi hareket eden (davranan)” makineler geliştirmek olunca, insanı anlamak ve bir makineyi ona benzetmenin ne kadar zor olduğu ama bunun yanısıra İBE’nin de ne kadar önemli bir alan olduğu bir kez daha doğrulanmış oluyor. Bugün, İnsan-Bilgisayar Etkileşimi (İBE) büyük bir literatür üzerine inşa edilmiş disiplinler arası bir araştırma alanı olarak bilim dünyasında dikkat çekiyor. Tasarım, psikoloji ve felsefeden dilbilim ve antropolojiye, yazılım mühendisliğinden robotik ve yapay zekaya uzanan çeşitlilikte bir çok disiplinden bilim insanı, kullanıcıların farklı teknolojilerle etkileşim sürecinde öne çıkan ihtiyaçlarını anlamak üzere karşılıklı işbirliği çerçevesinde özgün araştırmalar sürdürüyor. Bu bağlamda cevaplanması gereken çok soru olduğu aşikar. Mecralar her geçen gün çeşitleniyor. Masaüstü ve mobil sitelerden sesli asistanlar gibi doğal kullanıcı arayüzlerine; kiosklardan arttırılmış, sanal ve karma gerçeklik ortamlarına uzanan geniş bir yelpazede söz konusu platformlar içinde kullanıcı deneyimini tüm katmanlarıyla anlamak büyük önem arz ediyor. Teknoloji çeşitliği karşısında kullanıcı çeşitliliği de önemli bir diğer araştırma odağı olarak öne çıkıyor. Post-demografik dönemde kullanıcıları sosyo-ekonomik statüleriyle segmentler üzerinde tanımlamak artık yeterli değil. Araştırmacılar kullanıcı ihtiyaçlarını daha doğru tespit edebilmek için her geçen gün bireye odaklanan persona odaklı bakışı daha çok sahipleniyor. Bu anlamda çocuklar, yaşlılar, engelliler gibi kendi has özel ihtiyaçları olan topluluklar üzerine şekillenen araştırmaların sayısı her geçen gün artıyor. Yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştığımız bağlam üzerinden şekillenen İBE araştırmaları yurtdışında hareketli bir araştırma alanını tanımlarken, Türkiye’de bu alanda çalışan araştırmacı sayısı maalesef oldukça kısıtlı. Özellikle doktora seviyesinde açılan İBE odaklı dersler sayesinde alana yeni araştırmacı ve yayın kazandırma doğrultusunda özel bir çaba gösteriliyor. Elinizde tuttuğunuz bu kitap , bu çabanın değerli bir sonucu olarak hazırlandı. Doğrudan İBE alanı içine konumlanan özgün araştırmaları içeren bu yayın ilgili literatüre Türkçe katkı sağlamak suretiyle çok önemli bir işlevi yerine getiriyor. Son on yıldır Türkiye’de profesyonel dijital sektörün “kullanıcı deneyimi tasarımı”, “kullanıcı araştırmaları” gibi başlıklar altında İBE alanına yönelik somut ilgisinden bahsetmek mümkün. Elinizdeki bu kitabın sektöre bu bağlamda da ışık tutacağını düşünüyor, bu tarz özgün yayınların sayısının her geçen gün daha da artmasını umuyoruz.
    Keywords: thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences ; thema EDItEUR::K Economics, Finance, Business and Management::KN Industry and industrial studies::KNX Industrial relations, occupational health and safety
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 3
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-14
    Description: Published
    Description: Tıp Bilişimi, bilişim alanındaki teknosistemin, tıp alanına sağlık ve sağlık hizmeti sunumu amaçlı uyarlanmasının genel tanımıdır. 21. yy ile özdeşleştirilen Endüstri 4.0, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ve süreçlerin sağlık ve tıp alanına taşınmasıyla gerçekleştirilen bütüncül multidisipliner etkinlikler olarak da tanımlanabilir. Tıp bilişimi, sağlık kuruluşlarıyla sınırlı olmayan, bilimsel-teknik, kültürel, sosyal boyutları olan, her geçen gün boyutları genişleyen, etkin koordinasyon gerektiren bir alan olarak sağlığı derinden etkilemektedir. Temel amaç daha iyi olanaklarla sağlık hizmet sunumu, tıbbi hata ve kayıpları en aza indirgemek olmakla birlikte sağlık veri setlerinin depolanması, yönetimi ve analiz yazılımlarının kullanılmasıyla yeni tanı ve tedavi protokolleri, uygulamaları da kazanımlar arasındadır. Tıp bilişiminin somut neticesi sağlıkta dijital dönüşüm gerçek yaşam verisinden, büyük veriye ve makine öğrenmesinden yapay zekâ platformuna doğru ilerlerken felsefî temellendirmeye de ihtiyaç duyulmaktadır. Tıp bilişimi alanının genişliyor olması sağlık hizmetlerinin bilimsel anlamda dünya standartlarında ileri donanım teknolojisiyle, kalifiye sağlık personeliyle daha yetkin ve kaliteli sunuluyor olmasıyla ilişkilidir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, sağlık hizmetlerinin kapsamının genişleyerek çeşitlenmesi, sağlık hizmeti talebinde bulunan potansiyel sağlık hizmeti kullanıcılarının bilinçlenmesine, yeni sağlık alışkanlıkları ve refleksleri geliştirmelerine; sağlık kurumlarının sunduğu olanaklardan daha fazla ve daha farklı taleplerde bulunmalarına yol açmaktadır. Sağlıklı nüfusta sağlık koruma ve geliştirme adına sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratan sanayileşme ve kentleşmenin yol açtığı sorunlardan uzaklaşmak, fiziksel ve mental sağlıklarını korumak, iyilik hallerinin (wellness) sürdürülmesi için mobil sağlık sistemlerinden yararlanma isteği ve yönelimi artmaktadır. Sağlıklı olma, sağlık geliştirme yönündeki çabaları sağlık kurumlarından bağımsız yürütme eğilimleri, mobil sağlık başlığı altında toplanmaktadır. Doğumda beklenen ortalama yaşam sürelerinin artarak demografik yapının toplumun yaşlanması yönünde değişiyor olması, toplumda hastalık yükü içerisinde kronik hastalıkların oranının artışı, sağlık hizmeti kapasite genişlemesine ve buna bağlı olarak sağlık harcamalarının artışına yol açmaktadır. Sağlıklı yaşlı bakımı, kronik hastalıklara sahip yaşlı bakımı, rehabilitasyon ve tedavi öncelikli yaşlı bakımı ile palyatif, terminal dönem yaşlı bakımı genel sağlık yönetiminde giderek önem kazanmaktadır. Makroekonomik düzeyde sağlık hizmetlerinin maliyet artışı, genel ekonomi içinde sağlık giderlerinin artan payı, sosyal güvenlik ve geri ödeme kurumlarını finansal olarak zorlamakta, daha uygun ve insan hatalarından arındırılmış daha güvenli alternatif sağlık hizmeti arayışları sağlıkta dijital dönüşümle karşılık bulmaktadır. Tıp bilişimi gelişme süreci, küresel boyutta artan sağlık hizmeti talebi nedeniyle uzmanlaşmış merkezlerde hasta yükünün azalmasına, artan sağlık profesyoneli talebinin dengelenmesine, sağlık kurumlarının verimli kullanımı ile verilen hizmetlerin hızlanması ve zamanında karşılanmasına, artan sağlık harcamalarını azaltılması ya da en azından artışına engel olunması yönünde katkı sağlayabilecektir. Tıp bilişimi sürekli takip verilerinden oluşacak büyük veri analizi ve istatistiksel sonuç elde edilmesi ile ulusal hastalık yükü yönetimi boyutunda yeni protokoller geliştirilebilmesi olanağı sağlama özellikleri taşımaktadır. Biyosensörler ve telemetrik ölçüm ve sorgulama sistemlerinin büyük veri oluşumuna katkı sağlaması, büyük veri analizi ve istatistiksel sonuç elde edilmesi ile hastalık yönetiminde makine öğrenmesi ve yapay zekâ protokolleri geliştirilebilecektir. Dijital dönüşüm, veri-teknoloji-sistem-insan çerçevesinde meydana gelen çok boyutlu gelişmeler olarak ele alındığından, kitabımızda da bu boyutlara değinmeyi uygun gördük ve Veri, Sistem Geliştirme ve Yönetimi, Güncel Teknolojiler, Tıpta Dijitalleşme, İnsan Makine Etkileşimi, Bilişim Teknolojileri Destekli Eğitim-Öğretim ve Etik-Hukuksal Boyut-Güvenlik olmak üzere, 42 bölümü bu 7 ana bölümde topladık. Ayrıca Akıllı Sağlık Hizmeti Uygulamaları, Tıp-Tıp Bilişimi-Bilişim Alanında Hizmet Veren Organizasyonlar ve Tıp Bilişimi Terimleri Karşılıklar Kılavuzu bölümleri ile de bir Ekler bölümü oluşturduk. Kitabımız 15 üniversitenin, 14 farklı fakültesi, 3 farklı enstitüsünden ve 1 özel kurumdan olmak üzere 53 yazarın yazdığı bölümlerden oluşmaktadır. Çok yoğun bir çabanın eseri olan kitabımızın, tıp alanı ile bilişim alanı uzmanları ve öğrencileri için yararlı bir kaynak olacağına inanıyoruz.
    Keywords: thema EDItEUR::U Computing and Information Technology::UY Computer science
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 4
    Publication Date: 2024-04-04
    Description: Surrounding all along the sky during nighttime and known as the “Milky Way” with its name coming from the mythology, the hazy structure is a part of our Galaxy that contains billions of stars. The Milky Way Galaxy, which we are the inhabitants of, is a system that contains much more than this hazy structure. Since the Milky Way’s first observation with a telescope by Galileo in 1610, we are still trying to understand the structure, formation and evolution of our Galaxy, with the help of earth and space-based telescopes. In the study of the Milky Way as a galaxy, both extragalactic astronomy and stellar populations are utilized by using photometric, astrometric and spectral methods. Until the 21st century, traditional star counting analysis was used to understand the stellar populations and the basic structure of our Galaxy. Since the 21st century, with high resolution, sensitive, large scale and systematic CCD based sky surveys have come into play. Sent to space in 2013, the satellite Gaia has become one of the corner stones of Galactic astronomy and started the golden age of astrometry. With this satellite, it is aimed to observe over a billion of objects in our Galaxy. Thus, in the 21st century, the observational data accumulation, diversified with unprecedentedly sensitive astrometric, spectral and photometric data, and reached large dimensions, has given the opportunity to examine our Galaxy not only structurally but also in terms of its formation and evolution, and opened new horizons for the testing of chemo-dynamic evolutionary scenarios. Researches also focused on various topics of astronomy has been accomplished in Turkey for decades. As these studies are presented in international publications, they also found places in national congresses and workshops. Still, studies contributing to Galactic astronomy are carried out by examining sky survey data, star clusters, binary stars and similar objects, and observational initiatives and calibration projects to support these studies are carried out simultaneously. Moreover, these studies show remarkable developments in qualitative and quantitative terms. The aim of the meeting that took place on September 12-13 2019, titled “Galactic Astronomy Workshop” with international participants was to discuss the researches contributing directly or indirectly to Galactic astronomy starting from the observations of different objects, meeting the researchers to discuss this specific issue, establishing collaborations that can lead to joint studies and to foresee of these said studies in our country.
    Description: Published
    Description: Gece gökyüzümüzü boydan boya kuşatan ve mitolojiden gelen ismiyle “Milky Way (Samanyolu)” olarak bilinen puslu yapı milyarlarca yıldız içeren Galaksimizin bir parçasıdır. İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi bu puslu yapıdan çok daha fazlasını içeren bir sistemdir. 1610 yılında Samanyolu’nu bir teleskop ile ilk kez inceleyen Galileo’dan bu yana, yer ve uzay tabanlı teleskoplar yardımıyla Galaksimizin yapısını, oluşumunu ve evrimini hala öğrenmeye çalışıyoruz. Bir galaksi olarak Samanyolu’nun incelenmesinde fotometrik, astrometrik ve tayfsal yöntemleri kullanarak hem galaksi-dışı astronomiden hem de yıldız popülasyonlarından yararlanılır. 21. yüzyıla kadar geleneksel yıldız sayımları analizi, Galaksimizin temel yapısının ve yıldız popülasyonlarının anlaşılmasını sağlarken, bu yüzyıldan itibaren CCD tabanlı, yüksek ayırma güçlü, duyarlı, büyük ölçekte ve sistematik sayısal gökyüzü taramaları devreye girmiştir. 2013 yılında uzaya gönderilen, Galaktik astronomi için köşe taşlarından biri olan ve astrometrinin altın çağını açan Gaia uydusu ile de Galaksimizdeki bir milyardan fazla nesnenin gözlenmesi hedeflenmiştir. Böylece, 21. yüzyılda şimdiye kadar görülmemiş derecede duyarlı astrometrik, tayfsal ve fotometrik verilerle çeşitlenen ve büyük boyutlara ulaşan gözlemsel veri birikimi, Galaksimizin sadece yapısal olarak değil, oluşumu ve evrimi açısından da incelenmesine fırsat vermiş ve kemo-dinamik evrim senaryolarının sınanması için yeni ufuklar açmıştır. Astronominin çeşitli konularına odaklanmış araştırmalar Türkiye’de de on yıllardır yapılagelmiştir. Bu çalışmalar uluslararası yayınlarda sunulduğu gibi, ulusal kongreler ve çalıştaylarda da tartışma ortamları bulmuştur. Halen gökyüzü tarama verilerinin, yıldız kümelerinin, çift yıldızlar ve benzeri nesnelerin incelenmesiyle Galaktik astronomiye katkıda bulunacak araştırmalar yapılmakta ve bu çalışmaları destekleyecek gözlemsel girişimler ve kalibrasyon projeleri de eş zamanlı olarak yürütülmektedir. Üstelik bu çalışmalar nitel ve nicel yönden dikkat çekici gelişmeler göstermektedir. 12-13 Eylül 2019 tarihlerindeki “Galaktik Astronomi Çalıştayı” başlıklı uluslararası katılımlı bu toplantı, farklı nesnelerin gözlemlerinden itibaren Galaktik astronomiye doğrudan ya da dolaylı katkıda bulunan araştırmaları ele almak, araştırmacıların buluşarak bu özgül konuda tartışmalarını sağlamak, ortak çalışmalara yol açabilecek işbirlikleri oluşturmak ve ülkemizdeki geleceğini öngörmek amacıyla düzenlenmiştir.
    Keywords: thema EDItEUR::P Mathematics and Science::PG Astronomy, space and time ; thema EDItEUR::P Mathematics and Science::PH Physics::PHV Applied physics::PHVB Astrophysics
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 5
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-02
    Description: Published
    Description: Diplomalar eğitim tarihi açısından önemli belgelerdir. Onları veren okullar, okutulan dersler ve giderek o dersleri okutan hocalar hakkında ilginç bilgiler verirler. Yükseköğretim tarihi ile ilgilenmeye başladıktan sonra birer belge niteliği taşıyan çeşitli alanlardaki diplomaların kendilerini ve kopyalarını toplamaya başladım ve zaman içinde bir diploma koleksiyonu ortaya çıktı. Bunlara öğrenci kimlik ve belgeleri de eklendi. On yıl önce bunlardan bir sergi açma gündeme geldiyse de çeşitli nedenlerle gerçekleşemedi ve hazırladığım sergi kataloğu da bir taslak halinde kaldı. Yakın dönemde bu projeye eski bir mensubu olduğum İstanbul Üniversitesi tarafından sahip çıkıldı. Bu kitap İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından düzenlenmesi planlanan “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yükseköğrenim Diploma ve Belgeleri” adlı serginin genişletilmiş kataloğudur. Sergi özel koleksiyonumda bulunan diploma ve belgelerin seçilmiş bir bölümünü içerecektir. Kitapta ise koleksiyonumda bulunan tüm diploma ve belgelere yer verildiği gibi belirli bir alan veya okul için kronolojik açıdan boşluk olan yerlerde sürekliliği sağlamak amacıyla çeşitli kaynaklardan alınan bazı diploma ve belgeler de verilmiştir. Ayrıca, diploma ve belgelerin yanına ilginç bazı fotoğraflflar da eklenmiştir. Böylece diplomalar üzerinden Türkiye’deki yükseköğretimin tarihinin ana hatları da verilmeye çalışılmıştır, Diplomalar büyük bir çaba gösterip emek harcayarak onları elde etmiş olan sahipleri açısından hem manen ve hem de kendilerine bir iş sağlaması bakımından maddeten büyük değer taşır ve korunur. Ancak, piyasada çok sayıda eski diplomanın satılır olması ailelerdeki aidiyet duygusunun genellikle zayıf olmasından dolayı kişilerin ölümünden sonra çocuklarının anne veya babalarının diplomalarını evde koyacak bir yer bulamamalarından olsa gerek eskiciye satmalarından kaynaklanmaktadır. Kitapta bulunan ve kaynak gösterilmemiş olan tüm diploma, belge ve fotoğraflflar özel koleksiyonumdadır. Elli yıllık geçmişi olan ve artık tarihsellik kazanmış bulunan kendi diploma ve bazı belgelerimi de kitaba ekledim. Burada sunulan diplomaların ve belgelerin bir bölümü daha önce yaptığım çeşitli yayınlarda yayınlanmış olmakla birlikte önemli bir bölümü ilk kez yayınlanmaktadır. Kitap düzenlenirken diploma ve belgeler tıp ve sağlık bilimleri, sosyal bilimler, fen bilimleri ve mühendislik olmak üzere kendi içlerinde alt bölümlere ayrılan dört ana grup altında toplanmıştır. Her bölümün başında o okulun veya kurumun geçmişine ilişkin çok kısa bir bilgi verilmiştir. Aynı kökten gelen farklı okul ve kurumlar için verilen bilgilerde ister istemez bazı küçük tekrarlar da olmuştur. Bazı çok önemli kişi veya olaylar hakkında da kısa açıklamalar yapılmıştır. Kitabın son kısmında doğrudan yükseköğrenim ile ilişkili olmamakla birlikte eğitim tarihimiz açısından önem taşıyan bazı diploma ve belgelere de yer verilmiştir. Ayrıca, kitaba Türkiye’deki yükseköğretimin toplu bir kronolojisi de eklenmiştir. Bazı okullar ve dönemler için diploma ve belge bulmak son derece güçtür. Örneğin, İnâs Darülfünunu’nun bu güne kadar bilinen iki diploması vardır. Bu güne kadar Darülfünun-ı Şâhâne’den 1908 öncesinde verilmiş Ulûm-ı Âliye-i Diniye Şubesi’ne ilişkin bir diploma dışında başka bir diplomaya rastlanmamıştır. Burada sunulan tıp, sosyal ve fen bilimleri alanlarındaki diploma ve belgelerin çok büyük bir çoğunluğu doğal olarak İstanbul Üniversitesi’nin geçmişine ilişkindir.
    Keywords: thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History::NHT History: specific events and topics
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 6
    Publication Date: 2024-04-02
    Description: Within the scope of the events of the 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Year, under the auspices of our Presidency and with the support of the Ministry of Culture and Tourism, in partnership with Istanbul University, Fatih Sultan Mehmet Foundation University, and the Fuat Sezgin Islamic Science History Research Foundation, we had the honor of hosting the first International Prof. Dr. Fuat Sezgin Symposium of Islamic History of Science on 13-15 June at Istanbul University. Our late Professor Fuat Sezgin, who questioned and evaluated the role of Islamic civilization in the development of sciences with a scientific attitude instead of taking a reactionary defensive stance against the views that limit the role of Islamic civilization in its contribution to inter-civilizational transfer only in certain historical periods, earned an unforgettable place in the history of Islamic science while he was still alive with the dozens of works he published with his commentary, hundreds of volumes of books he uncovered, nearly a thousand scientific tools he unearthed, the scientific institutions he pioneered, and the scientists he inspired. By remembering our late Professor Fuat Sezgin, who, despite all the obstacles and difficulties he faced, faithfully and patiently devoted his entire life to showing the place of the sciences developed in the Islamic world in the international history of science, and especially to objectively revealing the role of Islamic sciences in the development of the history of Western science, we hope to be able to make a modest contribution in terms of passing his scientific legacy on to future generations. The symposium we held to honor the legacy of Fuat Sezgin by remembering the works he carried out during his lifetime and to express our gratitude to him was attended by nearly 100 worthy academicians in the field of the history of science from 21 different countries, and this legacy left behind by our late Professor was honored with a total of 79 papers presented over three days. Prepared as a tangible fruit of the symposium and a permanent expression of our gratitude to our late Professor, this proceedings book has been created with the contributions of the esteemed academicians who participated in the symposium. It consists of an introduction section of three articles written on the life and works of our late Professor, and 38 articles in English, Arabic, and Turkish categorized under the titles of Fuat Sezgin’s Contributions to the History of Science, Astronomy, Mathematics, Medicine, Geography, Natural Sciences, and Islamic Studies. Hoping that this proceedings book we have published will have an important place in the history of Islamic Science literature and make a significant contribution to the field with the belief that it will open the horizons of young researchers, we are grateful to have the opportunity to thank the individuals and institutions for their support in organizing this important event and the preparation of this proceedings book. We would like to express our gratitude to the Prof. Dr. Fuat Sezgin Islamic Science History Research Foundation (IBTAV) Board of Trustees Member N. Bilal Erdoğan, IBTAV Founding President Ethem Sancak, IBTAV Board Chairman Mecit Çetinkaya, former Deputy Minister of Culture and Tourism and Zeytinburnu Mayor Ömer Arısoy, the General Director of the Turkish Radio and Television Corporation Ibrahim Eren, the Founding Rector of Fatih Sultan Mehmet Foundation University Prof. Dr. Musa Duman, and the Rector of Kırıkkale University Prof. Dr. Ersan Aslan who was the Coordinator of the 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Year, and in particular to the honorary board members of our symposium, Prof. Dr. Fuat Sezgin’s esteemed spouse Dr. Ursula Sezgin and their daughter Journalist and Writer Hilâl Sezgin for their participation and support. We would like to thank the Prof. Dr. Fuat Sezgin Islamic Science History Research Foundation, the Ministry of Culture, Turkish Airlines, Fatih Municipality, and Üsküdar Municipality for providing financial support to our symposium. The Science and Regulation Board and our Secretariat successfully carried out the process of organizing our symposium and the publication of our book. We would like to especially thank the scientists working in the field of Islamic science history from many countries around the world who contributed to our Symposium with their papers. History of Islamic science studies include a wide range of disciplines from mathematics, astronomy, medicine and other natural sciences to philosophy and social sciences. The goal and vision of our late Professor Fuat Sezgin, who took a holistic approach to all these sciences mentioned, shows us that there are many more studies to be done in this field. The ideas and works left behind by our Professor will be a guide for many scientific studies with research that will be carried out in the coming years.
    Description: Published
    Description: 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri kapsamında Cumhurbaşkanlığımız himayelerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile İstanbul Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Prof. Dr. Fuat Sezgin İslâm Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı ortaklığında I. Uluslararası Prof. Dr. Fuat Sezgin İslâm Bilim Tarihi Sempozyumu’nu 13-15 Haziran’da İstanbul Üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleştirmiş olmanın onurunu yaşadık. İslam medeniyetinin bilimlerin gelişimindeki rolünü, sadece belirli tarihi dönemlerde medeniyetler arası aktarımdaki katkısı ile sınırlandıran görüşler karşısında tepkisel bir savunmacı tutum takınmak yerine ilmi bir tavırla sorgulama ve değerlendirmelerde bulunan merhum Fuat Sezgin Hocamız, tenkitli neşrini yaptığı onlarca eser, tıpkıbasımını yaptığı yüzlerce cilt kitap, gün yüzüne çıkardığı bine yakın bilimsel âlet, kuruluşuna öncülük ettiği bilimsel kurumlar ve ilham verdiği bilim insanları ile İslam bilim tarihinin sayfalarında henüz hayattayken unutulmaz bir yer edinmiştir. Sempozyumumuz aracılığıyla tüm yaşamını, karşılaşmış olduğu tüm engellere ve zorluklara rağmen, inançla ve sabırla durmaksızın İslam dünyasında gelişen bilimlerin dünya bilim tarihindeki yerini göstermeye, özellikle de Batı bilim tarihinin gelişiminde İslam bilimlerinin rolünü nesnel bir biçimde ortaya koymaya adayan merhum Fuat Sezgin Hocamızın ilmî mirasını hatırlayıp onu gelecek nesillere aktarma noktasında mütevazı bir katkı sağlayabilmiş olabilmeyi umut ediyoruz. Fuat Sezgin Hocamızın bu mirasını ve de hayatta iken yürütmüş olduğu çalışmaları onurlandırmak ve kendisine karşı minnetimizi ifade etmek üzere gerçekleştirdiğimiz sempozyuma, 21 farklı ülkeden bilim tarihi alanında çalışmalar yürüten 100’e yakın değerli akademisyen katılmış ve üç gün boyunca merhum hocamızın geride bıraktığı bu miras sunulan toplam 79 bildiri ile onurlandırılmıştır. Sempozyumun somut bir meyvesi, merhum hocamıza olan minnet ve şükran duygumuzun daimî ve kalıcı bir ifadesi olarak hazırlanan bu bildiriler kitabı, sempozyuma katılan değerli hocalarımızın katkılarıyla ortaya çıkmıştır. Bildiriler Kitabı, merhum hocamızın hayatı ve eserleri üzerine yazılmış üç makaleden oluşan bir giriş kısmı ve de Fuat Sezgin’in Bilim Tarihine Katkıları, Astronomi, Matematik, Tıp, Coğrafya, Doğa Bilimleri ve İslami Bilimler başlıkları altında kategorize edilmiş İngilizce, Arapça ve Türkçe dillerinde toplam 38 makaleden oluşmaktadır. Yayınladığımız bu bildiri kitabının İslam Bilim Tarihi literatüründe önemli bir yer edineceğini ve genç araştırmacıların ufkunu açacağı inancıyla alana önemli bir katkı sağlayacağını temenni ederek, bu önemli organizasyonun gerçekleştirilmesinde ve bildiri kitabının hazırlanmasında desteklerini esirgemeyen kişi ve kurumlara teşekkür etme imkânı bulduğumuz için bahtiyarız. Başta Sempozyumumuzun Onur Kurulunda bulunan Prof. Dr. Fuat Sezgin’in muhterem eşleri Sayın Dr. Ursula Sezgin ve kızları Gazeteci Yazar Sayın Hilâl Sezgin olmak üzere Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı (İBTAV) Mütevelli Heyeti Üyesi N. Bilal Erdoğan’a, İBTAV Kurucu Başkanı Ethem Sancak’a, İBTAV Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya’ya, Kültür ve Turizm Bakanı Eski Yardımcısı ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy’a, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürü İbrahim Eren’e, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Musa Duman’a ve Kırıkkale Üniversitesi Rektörü ve 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Koordinatörü Prof. Dr. Ersan Aslan’a katılım ve desteklerinden dolayı şükranlarımızı sunarız. Sempozyumumuzun gerçekleşebilmesi için finansal destek sağlayan Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı, Kültür Bakanlığımız, Türk Havayolları, Fatih Belediyesi ve Üsküdar Belediyesi’ne teşekkürü borç biliriz. Bilim ve Düzenleme Kurulu ile Sekreteryamız, Sempozyumumuzun düzenlenmesi ve tebliğ kitabımızın yayınlanma sürecini başarı ile yürüttüler. Sundukları tebliğler ile Sempozyumumuza katkı sağlayan dünyanın çok sayıda ülkesinden İslam bilim tarihi alanında çalışma yapan bilim insanlarına özellikle teşekkür etmek isteriz. İslâm bilim tarihi çalışmaları matematik, astronomi, tıp ve diğer tabii ilimlerden felsefe ve sosyal bilimlere çok geniş bir yelpazeyi içermektedir. Zikredilen tüm bu ilimlere bütüncül bir yaklaşımla eğilen merhum Fuat Sezgin Hocamızın hedef ve vizyonu, bu alanda daha yapılması gereken birçok çalışmanın var olduğunu da bize göstermektedir. Hocamızın miras bıraktığı fikir ve eserler ilerleyen yıllarda yapılacak araştırmalarla çok sayıda ilmi çalışma için yol gösterici olacaktır.
    Keywords: thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History ; thema EDItEUR::Q Philosophy and Religion::QR Religion and beliefs
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 7
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-01
    Description: Published
    Description: Türkiye’de beşerî bilimler sahasının ilk ve en büyük kurumu olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, kuruluşunun 150. yıldönümü olan 2020 yılında bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Elinizdeki kitap da yaşanan pandemi süreci dolayısıyla çoğu dijital ortamda gerçekleştirilen bu etkinlikler manzumesine bir ek ve Fakültemizin kuruluşunun bu önemli yıldönümüne bir armağan olarak tasarlanıp yayımlanmıştır. 1916-1933 yılları arasında neşredilen, tabiatıyla Mayıs 1929’a kadar Arap harfli olarak çıkarılan Felsefe, İçtimaiyat, Tarih, Coğrafya, Edebiyat dergisi Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası, çoğu Dârülfünun’da müderrislik ya da müderris muavinliği yapan hocaların veya yabancı bilim insanlarının dil, edebiyat, tarih, sosyoloji, felsefe, psikoloji, coğrafya başta olmak üzere beşerî bilimlerin çeşitli alanlarında kaleme aldıkları makalelerin neşredildiği mühim bir akademik yayın organıdır. Toplam 8 cilt ve 49 sayı olarak çıkan mecmuanın ilk sayısı Mart 1332 (1916)’de, son sayısı Kânunusani (Ocak) 1933’te yayımlanır. “Başlangıçta düzenli olarak iki ayda bir neşredilen mecmuanın 1. cildinin 6. ve son sayısı Kânunusani 1332 (Ocak 1916) tarihlidir. Bu sayıdan iki ay sonra yayımlanan ve üzerinde “sene 2, Mart 1331 1917, sayı 7” ibaresi bulunan nüshadan sonra mecmuanın 1. serisinin yayımı Mart 1922 tarihine kadar durdurulmuştur. Bu tarihte çıkan 1. sayı ile ll. cilde ve 2. seriye başlandığından Mart 1333 / 1917’de yayımlanan ve 1. serinin son sayısı olan nüsha herhangi bir cilde dâhil edilememektedir.” Türkiye’nin seferberlik içerisinde ve savaşın tam ortasında bulunduğu 1916 yılının çetin şartları altında, biraz da iktidarda olan İttihat ve Terakki Fırkası’nın resmî ideolojisi olan Türkçülük cereyanı etkisiyle daha çok Türk tarihi, dili, edebiyatı, içtimaiyatı alanlarına ait öncü metinlerin neşredildiği, önemli meselelerin tartışıldığı makalelerle kendisini gösteren Mecmua, daha sonra İslâm felsefesine ağırlık vermeye başlar. Fırkanın Kâtib-i Umumîsi olan ve 1912-1918 arası, kültür, edebiyat, matbuat ve bilim faaliyetlerinin hemen hepsinin bir yerinde bulunan Ziya Gökalp’ın, bu Mecmuanın da fikir babası, en azından yönlendiricisi olduğu kolaylıkla ifade edilebilir. Mecmuada neşredilen yazılarda ele alınan mevzular, esasen pek çok kültür adamı gibi, Türkleşmek-İslâmlaşmak-Muasırlaşmak yazarının da temel meseleleridir. Mecmuada makalesi ya da tercümesi neşredilen hocalardan bazılarının isimleri ve Dârülfünun Edebiyat Şubesi’ndeki kadroları şöyledir: Mehmed Ali Aynî (Felsefe Tarihi Müderrisi), Köprülüzade Mehmed Fuad (Türk Edebiyatı Tarihi Müderrisi), Mustafa Şekip (Tunç) (Rûhiyât Muallimi), Ziya Gökalp (İçtimaiyât Müderrisi), İsmail Hakkı (Baltacıoğlu) (Terbiye Müderrisi), Necip Âsım (Yazıksız) (Türk Lisaniyâtı ve Türk Tarihi Müderrisi), Mehmed Emin (Erişirgil), (Felsede Tarihi Muallimi), Hüseyin Daniş (İran Edebiyatı ve Farsça Müderrisi), Mehmed Şemseddin (Günaltay) (İslâm Tarihi Müderrisi), İzmirli İsmail Hakkı (İslâm Felsefesi Müderrisi), Ârif (Tarih-i Osmanî Müderrisi), Faik Sabri (Duran), (İslâm ve Türk Coğrafyası Müderrisi), Avram Galanti (Akvâm-ı Kadime-i Şarkiyye Tarihi Muallimi), Ali Ekrem (Nazariyat-ı Edebiye Müderrisi).2 Türkoloji denen geniş çalışma ve araştırma sahasının önemli isimleri olan bu hocalardan başka Carl Brockelman, G. Bergstrasser, T. Lefevr, Ernest Chaput, Franz Babinger, Gustave Lanson gibi yabancı Türkolog ve filologların da pek çok makalesi de telif veya tercüme yoluyla Mecmua’da yerini bulur. Söz konusu yıllarda Osmanlı Devleti’nin Almanya İmparatorluğu ile sadece askerî ittifakı değil, ticarî, sınaî, ilmî alanlardaki işbirliği Dârülfünun, dolayısıyla Mecmuadaki Alman hocaların varlığını izaha kâfidir. Savaşın sonuna doğru yani 1917’de yayınına ara verilen ve Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasının hemen ardından neşrine devam edilen Mecmua, 1933 Üniversite Reformuna kadar yayınını sürdürecektir. Çok ciddî maddi sıkıntıların yaşandığı 1922 yılında, Mecmuanın yeniden hayata dönmesi, döndürülmesi bu yayın faaliyetine atfedilen önem hakkında çok fikir vericidir. Hakikaten Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası, Türkiye’de dil, edebiyat, dilbilimi, felsefe, sosyoloji, psikoloji, ilahiyat ve coğrafya gibi alanlarda ilk ilmî, ciddî, sistemli neşirlerin yapıldığı, sonraki yıllarda daima bir başvuru kaynağı olan bir yayın faaliyeti olmuştur. “Türkolojinin Babası” olarak anılan Ord. Prof. M. Fuad Köprülü’nün Türk dili, edebiyatı, tarihi, inanç sistemi gibi konularda yazmış olduğu makalelerin 11’nin evvela bu mecmuda yayımlanmış olduğunu belirtmek herhâlde kastımızı ifadeye yardımcı olacaktır. Sadece Köprülü’nün etütleri değil, bu mecmuada neşredilmiş araştırma, tenkit, tanıtma vs türlerindeki pek çok makale, bugünün nesillerinin istifadesi için farklı zamanlarda muhtelif alanlardaki akademisyenler tarafından yeni yazıya aktarılmıştır. Bununla beraber bu muazzam ilim hazinesindeki yazıların pek çoğu da araştırmacılardan aynı gayret ve hizmeti beklemektedir. Sosyal Bilimler alanında çalışanlar için Osmanlı Türkçesiyle yazılmış metinleri okumak, okuyabilmek bir ayrıcalık ve bu tür metinlerin yeni harflerle neşri onlar için bir ihtiyaç değilse de yine bu sahalara mensup olan ama formasyonu gereği ya da çeşitli sebeplerle eski yazı okuyamayan pek çok araştırmacı için bu ve benzeri mecmua ve kitapların günümüz alfabesiyle neşri bir zarurettir. Elinizdeki kitap işte bu tür bir endişeden doğmuş ve böylesi bir ihtiyacı kısmen de olsa gidermek maksadıyla neşre hazırlanmıştır. “Kısmen” diyoruz zira ideal olan, elbette Mecmuadaki yazıların tümünün Latin alfabesiyle yayımlanması ve dilimizi, edebiyatımızı, tarihimizi, coğrafyamızı, düşünce ve inanç sistemimizi kendisine mesele edinen herkesin istifadesine sunulmasıdır. Biz, Edebiyat Fakültesi’nin kuruluşunun 150. yıldönümüne armağan olarak düşündüğümüz bu kitaba, görsellerle zenginleştirilmiş 16 adet yazıyı alabildik. Kitapta hangi yazıya, niçin yer verildiği konusuna gelince: 49 sayıda toplam 244 makalenin neşredildiği4 Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası’nda çıkmış bütün makaleler önemli ve değerlidir. Dolayısıyla sınırlı sayıda metne yer verilebilecek bu kitapta hangi yazının yer alacağına karar vermek kolay olmamıştır. Bununla beraber seçimi kolaylaştıracak bazı ölçütlerimiz vardı. Şöyle ki: Mecmua, Dârülfünun Edebiyat Şubesi’ne ait olduğu için, Şubenin değişik disiplinlerinde hocalığı bulunan isimlere öncelik verildi. Ayrıca Mecmuada çok sayıda ecnebi bilim insanının telif veya tercüme yazısının bulunması, belli oranda bu yazarlara da yer vermeyi gerektiriyordu. Seçimi kolaylaştıran diğer bir unsur ise Mecmuada neşredilen makalelerin alanlara göre sayısı ve oranıydı. Bu anlamda Türk Dili, Doğu Dilleri, Batı Dilleri, dilbilimi, tarih, edebiyat, bilim tarihi, İslâm felsefesi, estetik, coğrafya, sosyoloji, psikoloji gibi disiplinlere bu kitapta mutlaka yer ayrılmalıydı. Öyle de oldu. Kitaptaki yazıların daha önce yeni harflerle yayımlanmamış olanlardan seçilmesi, zaten mesainin başında bir ilke olarak benimsenmişti. Bununla beraber, daha önce neşredilmiş olmak, bir yazının kitaba girmesine mâni de olmadı. Zira asıl gaye, Mecmuanın içerik bakımından zenginliğini, öncülüğünü, dolayısıyla kıymetini aksettirmek ve günümüze taşımaktı. Kitaptaki bazı yazılar, doğrudan editörlerin tercihi doğrultusunda belirlendi. Bazı yazılar da alanın uzmanları ya da yazıları yeni harflere aktaran hocalarımızın, meslektaşlarımızın tercih ve tespitine bırakıldı. Bu 16 yazının ikisinin Farâbî ile ilgili olması yani M. Şemseddin Günaltay’ın Farabî ile ilgili birbirini takip eden iki yazısının kitaba derç edilmesi de UNESCO’nun 2020 yılını Farâbî yılı olarak belirlemesiyle ilgilidir ve bu büyük Türk-İslâm filozofunun hatırasını yâda vesile olması maksadıyladır. Görüleceği gibi kitapta yer alan bu 16 yazının tamamı, hâlihazırda Edebiyat Fakültesi’nin değişik programlarında görev yapan akademisyenler tarafından Latin harflerine aktarılmıştır. Bu akademisyenlerin isim ve branşlarını burada zikretmek asgarî bir kadirşinaslık gereğidir: Bu bağlamda, projeyi kendilerine haber verdiğimizde teklifimizi hemen kabul ve çeviriyazıları zamanında teslim eden değerli Hocalarımız, meslektaşlarımız Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu’na (Bilim Tarihi); Prof. Dr. Mehmet Cüneyd Kaya’ya (Felsefe); Prof. Dr. Mücahit Kaçar’a, (Türk Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Nuri Sağlam’a (Türk Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Ömer İshakoğlu’na (Arap Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Uğur Gürsu’ya (Türk Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Metin Ünver’e (Tarih); Doç. Dr. Cahid Şenel’e (Felsefe); Doç. Dr. Esra Egüz’e (Türk Dili ve Edebiyatı); Dr. Öğr. Üy. Aslı Zengin’e (Türk Dili ve Edebiyatı); Dr. Öğr. Üy. M. Şerif Eskin’e (Türk Dili ve Edebiyatı); Dr. Öğr. Üy. Kaan Kapan ve Aydın Cidan’a (Coğrafya); Dr. Ümran Erdoğan’a (Türk Dili ve Edebiyatı) ve Dr. Öğr. Üy. Bilal Alpaydın’a (Türk Dili ve Edebiyatı) çalışmaya olan samimî destekleri için çok teşekkür ediyoruz. Eserin editörleri de iki makalenin yeni yazıya aktarımıyla çalışmaya dâhil oldular. Edebiyat Fakültesi’nin kuruluşunun 150. yılı olan 2020’nin Fakültemiz adına verimli ve anlamlı geçmesi için özverili bir çaba gösteren, gerçekleştirilebilecek farklı akademik çalışmalar konusunda ufuk açıcı tavsiye ve yönlendirmelerde bulunan, bu bağlamda elinizdeki kitabın fikir aşamasından yayımına kadarki süreçlerini ilgiyle takip eden Edebiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Hayati Develi’ye; kitabın mizanpaj ve baskı işlerinin profesyonellikle yürütülmesi konusundaki sahiplenici tavrı ve destekleri için İstanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mahmut Ak’a; eserin neşri konusunda karşılaştığımız bazı güçlüklerin aşılması konusundaki değerli destekleri için Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Halûk Alkan’a; değerli tavsiyeleri dolayısıyla Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’a; bu neşirdeki emek ve gayretleri dolayısıyla İÜ Press mensup ve çalışanlarına, ayrıca çalışmanın çeşitli aşamalarında katkıları bulunan meslektaşlarımız Hacer Selçuk, Saliha Çetinkaya ve Burak Koç’a teşekkür ediyor; zor şartlar altında bu mecmuanın neşrini gerçekleştiren, mecmuada yazısı ve emeği bulunan bütün ilim insanlarını rahmet ve minnetle anıyoruz.
    Keywords: thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 8
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-01
    Description: The name Dârülfünûn was given to the university with a system similar to that of European models that was to be founded in the Ottoman Empire. This idea was introduced for the first time at the beginning of the Tanzimat, a period that can be considered the impetus for Ottoman modernization. In 1846, Board of General Education (Meclis-i Maarif-i Umûmiye) made the decision to set up a university, with Gaspare Trajano Fossati, a prominent architect of the time, being asked to design a massive building akin to European universities. The 1846 decision could not be implemented until 1863, and the first attempt at Dârülfünûn ended after two and a half years of free courses (serbest dersler). Afterward, the university building was allotted to the Ministry of Finance. The second attempt took place between 1869 and 1872 in the building that is now known as the Press Museum in Istanbul’s Çemberlitaş District, which had been built especially for Dârülfünûn. This second attempt also did not last long. However, the implementation of the General Education Regulations (Maarif-i Umûmiye Nizâmnâmesi) for the first time and the structuring of primary and secondary education in the following years in accordance with the aims of this regulation are included among the successful features of the second attempt. In fact, the fruits of this second attempt would be realized during the reign of Sultan Abdülhamid II (r. 1876-1909). In 1874- 1875, the third attempt occurred to found a university, this time under the name Dârülfünûn-ı Sultanî. For the first time, students at this new university, which included the Faculties of Law, Engineering, and Literature, were entitled to write a PhD dissertation in their field. Political instability generated by the period’s economic and social realities, as well as international pressure on the state, prevented this third attempt from producing the desired results. Nonetheless, while the expected outcome was yet to be realized, this third attempt paved the way for the establishment of independent educational institutions (i.e., modern schools). In 1900 and coinciding with the 25th anniversary of Sultan Abdülhamid II’s accession to the throne, the idea of establishing a university again came to the agenda, and the first university of the Ottoman Empire, Dârülfünûn-ı Şâhâne, finally began its uninterrupted education and training with five faculties: the Faculties of Literature, Science, and Ulûm-ı Âliye-i Dîniyye [Theology] and the previously established Faculties of Medicine and Law.
    Description: Published
    Description: Elinizdeki bu çalışma, kaynaklarının tespitinden, veri dökümlerinin hazırlanması, bunların işlenmesi, planlanması, yazıya dökülmesi ve nihayet iki kapak arasına alınmasına kadar yaklaşık beş yıllık bir emeğin ürünüdür. Çalışmaya konu olan Dârülfünûn İlahiyat Fakültesi’nin akademik kadrosuna ve bunlarla ilintili çeşitli meselelere dair bugüne kadar bazı kıymetli araştırmalar hazırlanmışsa da, Fakülte’nin kuruluşundan kapanışına kadar gerek devlet gerekse hususî arşivindeki kayıtları esas alan kapsamlı bir eser ortaya konulamamıştır. Haliyle Fakülte’nin üniversite içindeki konumu ve medrese geleneğiyle bağlantıları, öğrencilerinin kimlikleri, idarî-ilmî oluşumu, maddî kaynaklarının niteliği, öğretim programı, etrafında yaşanan tartışmalar ve gelişmeler gibi pek çok mesele ilim âlemi için büyük oranda bilinmezliğini korumuştur. Mezkûr saiklerle yola çıkan bu çalışma, 1900- 14 ve 1924-33 yılları arasında Dârülfünûn bünyesinde yüksek düzeyde eğitim-öğretim veren hem Osmanlı hem de Cumhuriyet tarihinin ilk yüksek dereceli İslâmî eğitim kurumu olan Ulûm-ı Âliye-i Dîniyye/Şeriyye Şubesi ve nihayet İlahiyat Fakültesi isimleriyle anılan bir müesseseyi konu edinmektedir.
    Keywords: thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 9
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-01
    Description: Published
    Description: İstiklâl Marşı düşman ordularının Anadolu içlerine kadar yayıldığı, Millî Mücadele’nin ve meclisin en hararetli ve heyecanlı zamanlarını geçirdiği bir dönemde gündeme gelmiştir. Dolayısıyla bu süreçte aynı duyguları yoğun olarak yaşayan mütefekkir Mehmed Âkif’in paylaşım mahsulüdür. İstiklâl Marşı, gerek tekniği gerekse muhtevası bakımından herhangi bir millî marş güftesinin çok ilerisinde Türk edebiyatının en güzel lirik-hamâsî şiirlerindendir. Milletin iradesine ve Allah’ın müminlere vaad ettiği zaferin er geç gerçekleşeceğine inanan Mehmed Âkif’in İstiklal Marşı’nın güftesindeki özelliklerinin en önemlisi millî ve ulvî değerlerle dinî motifleri dengeli bir şekilde kıtalara yerleştirmesidir. Bayrak, hilâl, yıldız, hak, hürriyet, istiklâl, yurt, millet, ırk, vatan, kahramanlık gibi millî kavramlarla iman, şahâdet, helâl, cennet, hudâ, ezan, mâbed, vecd gibi dinî motifler birbiriyle uyum halinde zengin bir belâgatla kullanılmış, böylece Millî Mücadele’yi gerçekleştiren halkın ruhunda mevcut iki önemli kavram İstiklâl Marşı’nın da iki temel temasını oluşturmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin bağımsızlık sembollerinden olan İstiklâl Marşı’mızın kabulünün 100. yılı vesilesiyle İstiklal Marşı’nın, yazıldığı ortamın ve bir mütefekkir olarak Mehmed Âkif’in düşünce sisteminin yeni argümanlarla ele alınarak millî tespit ve söylemlerle manevî düşünce dinamiklerini hatırlamak ve yorumlamaya vesile olmak amacıyla oluşturulan bu eserde, sahalarında uzman yirmi üç yazarın kaleme aldığı çalışmalara yer verilmiştir. İlk dokuz yazıda İstiklal Marşı’nın ortaya çıktığı süreçteki siyasî gelişmeler, marşın arka planındaki inanç ve fikrî alt yapı ve dilbilimi açısından önemli tespitler yapılmıştır. Odak noktası Mehmet Âkif olan on dört yazıda ise; mütefekkirin ilim ve sanatı, kimliğinin oluşmasında etkili olan unsurlar, millî meselelerdeki hassasiyet ve yakın tarihimizde oynadığı önemli roller ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.
    Keywords: thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 10
    Publication Date: 2024-03-29
    Description: Aviation psychology has gained importance due to aviation accidents largely being based on human factors. Aviation psychology is a discipline based on understanding and predicting the behavior of those engaged in aviation-related activities. Aviation psychology in particular came to the fore in the early 1900s with personality measurements in pilot selection. Today, aviation psychology is involved not only in the selection of suitable aviation personnel but also in aviation accident research, pilot peersupport programs, aviatic stress, human-machine interactions, flight phobia, gender-biased approaches in aviation, and aviatic communications. The role human factors have in aviation systems has changed with the developments in technology. These changes have brought along theoretical, experimental, and practical innovations in aviatic applications. The experienced innovations include many issues, from personnel employment qualifications to the difficulties experienced in human-machine interactions. We predict that the most effective way to meet the challenges of today’s and tomorrow’s rapidly changing technological developments will be through theoretical models and current research regarding implementation. Based on these facts , the need has emerged for a Turkish publication that is able to cover important areas in aviation psychology in Turkey . Although the chapters cover important topics in aviation psychology, they do not include every topic in the field. As such, this book marks just the beginning of future works from us on aviation psychology.
    Description: Published
    Description: Havacılık kazalarının büyük oranda insan faktörlerine dayandırılmasıyla havacılık psikolojisi önem kazanmaya başlamıştır. Havacılık psikolojisi, havacılıkla ilgili faaliyetlerde bulunan bireylerin davranışlarını anlama ve tahmin etmeye yönelik bir disiplin olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle 1900’lü yılların başlarında pilot seçimlerinde kişilik ölçümlemeleriyle gündeme gelen havacılık psikolojisi, bugün sadece uygun havacılık personeli seçiminde değil havacılık kazaları araştırmaları, pilot akran destek programları, stres, insan-makine etkileşimleri, uçuş fobisi, havacılıkta cinsiyetçi yaklaşımlar ve iletişim gibi pek çok konuyu içerisinde barındırmaktadır. Havacılık sistemlerinde insan faktörlerinin rolü teknolojik gelişmelerle beraber değişime uğramıştır. Bu değişimler, havacılık uygulamalarında da teorik, deneysel ve uygulamaya yönelik yenilikleri beraberinde getirmiştir. Yaşanan yenilikler istihdam edilecek personelin ihtiyaç duyulan niteliğinden insan-makine etkileşiminde yaşanan zorluklara kadar pek çok konuyu içermektedir. Bugünün ve yarının hızla değişen teknolojik gelişmelerinin zorluklarını en etkili şekilde karşılamanın yolunun teorik modeller ve uygulamaya yönelik güncel araştırmalarla olduğunu öngörmekteyiz. Bu ihtiyaçlar ve dayanaklar bağlamında havacılık psikolojisinde ülkemizde önemli alanları kapsayacak Türkçe bir eser ihtiyacının olduğu düşüncesi ortaya çıkmıştır. Kitabımız ülkemizde halen Havacılık Psikolojisi alanında yazılmış ender kitaplardan biri olup, okuyuculara sivil havacılık psikolojisi alanındaki temel kavramları, araştırma alanlarını ve güncel uygulamaları tanıtmayı hedeflemektedir. Kitapta yer alan bölüm yazarlarının bazılarının sektörde aktif olarak görev almış olması, ilgili bölümlerde bu yazarların bilgi ve deneyimleriyle kitaba katkı sağlamıştır. Kitap bölümleri, havacılık psikolojisinde önemli konuları kapsayacak şekilde düzenlense de alanda yer alan tüm konuları içermemesi nedeniyle bir sonraki havacılık psikolojisi konulu eserlerimizin başlangıcı niteliğinde olmuştur.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JM Psychology ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JM Psychology
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
Close ⊗
This website uses cookies and the analysis tool Matomo. More information can be found here...