ALBERT

All Library Books, journals and Electronic Records Telegrafenberg

Your email was sent successfully. Check your inbox.

An error occurred while sending the email. Please try again.

Proceed reservation?

Export
Filter
  • Istanbul University Press  (46)
  • Turkish  (46)
  • Japanese
Collection
Keywords
Language
Years
  • 11
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-02
    Description: Published
    Description: Diplomalar eğitim tarihi açısından önemli belgelerdir. Onları veren okullar, okutulan dersler ve giderek o dersleri okutan hocalar hakkında ilginç bilgiler verirler. Yükseköğretim tarihi ile ilgilenmeye başladıktan sonra birer belge niteliği taşıyan çeşitli alanlardaki diplomaların kendilerini ve kopyalarını toplamaya başladım ve zaman içinde bir diploma koleksiyonu ortaya çıktı. Bunlara öğrenci kimlik ve belgeleri de eklendi. On yıl önce bunlardan bir sergi açma gündeme geldiyse de çeşitli nedenlerle gerçekleşemedi ve hazırladığım sergi kataloğu da bir taslak halinde kaldı. Yakın dönemde bu projeye eski bir mensubu olduğum İstanbul Üniversitesi tarafından sahip çıkıldı. Bu kitap İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından düzenlenmesi planlanan “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yükseköğrenim Diploma ve Belgeleri” adlı serginin genişletilmiş kataloğudur. Sergi özel koleksiyonumda bulunan diploma ve belgelerin seçilmiş bir bölümünü içerecektir. Kitapta ise koleksiyonumda bulunan tüm diploma ve belgelere yer verildiği gibi belirli bir alan veya okul için kronolojik açıdan boşluk olan yerlerde sürekliliği sağlamak amacıyla çeşitli kaynaklardan alınan bazı diploma ve belgeler de verilmiştir. Ayrıca, diploma ve belgelerin yanına ilginç bazı fotoğraflflar da eklenmiştir. Böylece diplomalar üzerinden Türkiye’deki yükseköğretimin tarihinin ana hatları da verilmeye çalışılmıştır, Diplomalar büyük bir çaba gösterip emek harcayarak onları elde etmiş olan sahipleri açısından hem manen ve hem de kendilerine bir iş sağlaması bakımından maddeten büyük değer taşır ve korunur. Ancak, piyasada çok sayıda eski diplomanın satılır olması ailelerdeki aidiyet duygusunun genellikle zayıf olmasından dolayı kişilerin ölümünden sonra çocuklarının anne veya babalarının diplomalarını evde koyacak bir yer bulamamalarından olsa gerek eskiciye satmalarından kaynaklanmaktadır. Kitapta bulunan ve kaynak gösterilmemiş olan tüm diploma, belge ve fotoğraflflar özel koleksiyonumdadır. Elli yıllık geçmişi olan ve artık tarihsellik kazanmış bulunan kendi diploma ve bazı belgelerimi de kitaba ekledim. Burada sunulan diplomaların ve belgelerin bir bölümü daha önce yaptığım çeşitli yayınlarda yayınlanmış olmakla birlikte önemli bir bölümü ilk kez yayınlanmaktadır. Kitap düzenlenirken diploma ve belgeler tıp ve sağlık bilimleri, sosyal bilimler, fen bilimleri ve mühendislik olmak üzere kendi içlerinde alt bölümlere ayrılan dört ana grup altında toplanmıştır. Her bölümün başında o okulun veya kurumun geçmişine ilişkin çok kısa bir bilgi verilmiştir. Aynı kökten gelen farklı okul ve kurumlar için verilen bilgilerde ister istemez bazı küçük tekrarlar da olmuştur. Bazı çok önemli kişi veya olaylar hakkında da kısa açıklamalar yapılmıştır. Kitabın son kısmında doğrudan yükseköğrenim ile ilişkili olmamakla birlikte eğitim tarihimiz açısından önem taşıyan bazı diploma ve belgelere de yer verilmiştir. Ayrıca, kitaba Türkiye’deki yükseköğretimin toplu bir kronolojisi de eklenmiştir. Bazı okullar ve dönemler için diploma ve belge bulmak son derece güçtür. Örneğin, İnâs Darülfünunu’nun bu güne kadar bilinen iki diploması vardır. Bu güne kadar Darülfünun-ı Şâhâne’den 1908 öncesinde verilmiş Ulûm-ı Âliye-i Diniye Şubesi’ne ilişkin bir diploma dışında başka bir diplomaya rastlanmamıştır. Burada sunulan tıp, sosyal ve fen bilimleri alanlarındaki diploma ve belgelerin çok büyük bir çoğunluğu doğal olarak İstanbul Üniversitesi’nin geçmişine ilişkindir.
    Keywords: thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History::NHT History: specific events and topics
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 12
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2022-11-04
    Description: Published
    Description: 2014 yılında yaz başında (09 Haziran) yaptığımız toplantıya dayanıyor bu kitabın hikâyesi. Toplantıda İstanbul Üniversitesi’nde gönüllülüğü nasıl yaygınlaştıracağımızı tartışmıştık. Hayata geçirebileceğimiz çeşitli uygulamalardan söz etmiş, ancak ne yaparsak yapalım uygulamaların araştırmaya dayanması gerektiğinin altını çizmiştik. Böylelikle Sosyoloji Araştırma Merkezi bünyesinde gerçekleştirdiğimiz “İstanbul Üniversitesi Öğrencilerinin Gönüllülük Algıları, Eğilimleri ve Deneyimleri” araştırması ortaya çıktı. Süreç içerisinde farklı bileşenler eklediğimiz bu araştırma, sonrasında “Üniversitede Gönüllü Olmak” başlığıyla kitaba dönüştü. Ayrıca bu araştırmadan hareketle öğrencilerin gönüllülük konusundaki farkındalıklarını artırmak amacıyla Gönüllü Akademisi (seminer, atölye, film okuması, STK ziyareti vb. etkinliklerden oluşan 10 haftalık bir program) ve Gönüllü Ol İstanbul Platformu (gönüllü olmak isteyenlerle gönüllü arayan STK’ları, projeleri, kampanyaları buluşturmak, eşleştirmek için kurulan İstanbul Üniversitesi öğrencilerine yönelik platform) hayata geçirildi. Elbette araştırma ve uygulamaların tamamı öğrenci arkadaşlarımızla ve hepimizin gönüllü çalışmalarıyla ilerledi. En başından itibaren gönüllülük üzerine yapılan çalışmaların doğasını yitirmemesine özen göstermeye -ne kadar başarabildik bilmiyoruz elbette- gayret ettik. Gerek Gönüllü Akademisine gerekse düzenlediğimiz gönüllülük çalışmalarına 1000’den fazla öğrenci dahil oldu. Bunun yanı sıra Sosyoloji Bölümü bünyesinde Sivil Toplum ve Gönüllülük dersi açıldı ve öğrencilerin ilgi gösterdiği önemli seçmeli derslerden biri hâline geldi. Bunu yine Sosyoloji Bölümü bünyesinde açılan STK ve Sosyal Sorumluluk Yönetimi Tezsiz Yüksek Lisans programı takip etti. Bu program STK alanındaki öncü ve deneyimli isimlerin verdiği dersler üzerine temellendirildi. Daha çok sektörde çalışan profesyonellerin, STK alanında çalışmak isteyenlerin ve gönüllülerin katıldığı bir program olarak hâlen sürdürmekteyiz. Bununla birlikte gönüllülük, STK’lar ve ilgili konularda paneller ve çalıştaylar düzenledik. Son olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı için Türkiye Gönüllülük Araştırmasını gerçekleştirdik. Bu çerçevede İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü olarak her düzeyde gönüllülük ve STK’lar alanında çalışma yapmaya, öğrenciler arasında gönüllülüğü yaygınlaştırmaya, STK alanında bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamaya ve bu alanda ilişki ve işbirliğini geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kitabın hazırlayıcı adımlarından biri ise 18 Nisan 2018’de İstanbul Üniversitesi’nde düzenlediğimiz “Üniversitelerde Gönüllülük Dersi Müfredat Çalıştayı”dır. Akademisyenlerin, STK profesyonellerinin, gönüllülerin, öğrenci kulüplerinden temsilcilerin vb. katıldığı bu çalıştayda üniversitelerde gönüllülük müfredatını katılımcı bir perspektifle ele aldık. Bu çalıştayın katılımcılarının fikirleri elinizdeki çalışmanın biçimlenmesinde önemli bir rol oynadı. Çalıştay raporu hazırlandı, ancak raporu yayımlayamadık. Müfredat çalıştayından sonra üniversitelerde seçmeli ders fikri ve bu ders için hazırlanacak materyaller konusunda yeni adımlar planladık. Ancak farklı gündemler nedeniyle o dönem gerçekleştiremediğimiz bu çalışmaya Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 2020 Nisan ayında üniversitelerde “Gönüllülük Çalışmaları” dersinin seçmeli olarak açılmasına yönelik aldığı kararla yeniden döndük ve kitap çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu çalışmanın kapsayıcı ve kuşatıcı olmasına özen göstermemiz ve farklı konuları ele alma arzumuz nedeniyle süreç biraz uzadı, ancak nihayet tamamlandı ve artık karşınızdayız. “Gönüllülük ve Gönüllülerle Birlikte Çalışmak” gönüllülüğü farklı boyutlarıyla ele alarak günümüzde gönüllülükle ilgili çok sayıdaki bağlamı ve kavramı okuyucuya sunma hedefini taşıyor. Ancak her bir bölümün kendi içinde belirdiği haliyle gönüllülüğü farklılaştıran boyutları göz ardı etmiyor. Günümüzde gönüllülüğün ancak tüm boyutları ile ele alındığı takdirde tarihsel ve toplumsal bağlamla ilişki kurmanın mümkün olduğunu iddia ediyor bu kitap. Kitapta birçok başlık yalnız STK yöneticilerine hitap ediyor gibi görünmekle birlikte burada asıl hedef gönüllülük yapacak kişileri bilgilendirmek, onları gönüllülük faaliyetlerine hazır hale getirmek, STK yöneticilerinin farkındalığını sağlamak ve gönüllülerin gelecekte hayata geçirecekleri kendi gönüllülük girişimlerini daha nitelikli hâle getirmelerine katkıda bulunmaktır. Kitap okuyuculara gönüllülüğün farklı boyutlarını tanıma imkânı sunmaktadır. Kitabın iki boyutu olduğu söylenebilir: Birincisi gönüllülük deneyimi sınırlı olan ya da hiç gönüllü olmamış kişilere gönüllülüğün farklı boyutlarını göstermektir. İkincisi ise kişilerin gönüllülük çalışmaları organize etmeleri, bu yönde inisiyatif almaları durumunda gönüllülerle beraber nasıl çalışabilecekleri konusunda onlara yeni araçlar sağlamaktır. Evrensel boyutları olsa da gönüllülük toplumların kültürel, tarihi, dini, siyasi, ekonomik ve coğrafi birikimine bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenle kitapta son 50 yıldır yaşanan yeni gelişmelere ve eğilimlere yer verirken Türkiye’nin kendine özgü bir gönüllülük anlayışına ve kültürüne sahip olduğunu unutmadan ilerlemeye çalışıyoruz. Türkiye’nin gönüllülük alanındaki köklü ve zengin birikiminin toplumun inanç ve yaşama kültürüne yaslandığını, gönüllülüğün karşılıksız bir dayanışmayı içerdiğini sıklıkla vurguluyoruz. Diğer taraftan gönüllülüğün farklı boyutlarını tanıtarak eleştirel bir perspektiften tartışmayı, bu tartışmayı derinleştirmeyi ve nitelikli hâle getirmeyi, yeni araştırma ve uygulama odaklarını göstermeyi amaçlıyoruz. Kitabın içerik tasarımında gönüllülük sahasının öncelikli konularına yer vermeyi amaç edindik. Bölümlerin bazıları kuramsal tartışmalara ve yaklaşımlara odaklanırken bir kısmı gönüllülüğün uygulama boyutuyla ilişkilidir. Ayrıca alandaki yeni eğilimlere ve tartışmalı konulara da kitapta bölüm düzeyinde yer verdik. Gönüllülüğün modern dönemde değişen doğasını ve 1970’li yıllar sonrasında gelişen neoliberal bağlamı ihmal etmeden ama güncel gelişmeleri de görmezden gelmeden gönüllülükle ilişkili temel konuları ele almaya çalıştık. Bu yaklaşım tanıyarak tartışmayı ve eleştirel bir perspektif geliştirmeyi içermektedir. Bu nedenle kitapta birbirleriyle çelişkili gibi duran, farklı perspektiflere sahip kavramlara ve yaklaşımlara yer verilmesi alanı tanıtmanın ve eleştirel bir perspektif geliştirmenin öncelikli bir hedef olmasıyla ilgilidir. Giriş dahil on altı farklı bölümden farklı bölümden oluşan kitapta yazarlar arasında ortak bir dil oluşturmaya çalışırken her bir yazarın ve konunun gerektirdiği perspektifi korumaya özen gösterdik. Her bölümün kendi içerisinde farklı konumlanma ve değerlendirmeler ihtiva etmesine imkân tanıdık. Bu nedenle kitabı okurken hem bir bütün hem de birbirinden farklı parçalarla karşı karşıya olduğunuzu hatırdan çıkarmamanızı diliyoruz. Yazarların gönüllülüğe bakışı, gönüllülüğü kavrama biçimleri, alandaki konumlanmaları, uygulama tercihleri vb. hususların bir zenginlik olduğunu düşünüyoruz. Kitabın yayımlanmasından sonra okuyuculardan gelecek geri dönüşler ve yazarların kendi aralarında yapacakları tartışmalar neticesinde hem kitabın mevcut halinin geliştirilmesi mümkün olacak hem de yeni yazarlar ve bölümlerin eklenmesiyle eser genişleyerek okuyucusuna yeni perspektifler sunmaya devam edecektir.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JH Sociology & anthropology::JHB Sociology
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 13
    Publication Date: 2022-10-27
    Description: Approximation of Turkish Law with European Union Law maintains its importance and actuality apart from the context of full membership goal as well. Global trade requires interplay between all world countries with regard to the development and formation of public and private law. Private law regulations in Continental Europe, that constitute models for Turkish law, have been developing under the influence of European Union Law. In any field of law, the authority of the European Union to intervene in national laws is limited to the competences provided by the Treaties. Therefore, acts of the European Union in the field of private law aims the improvement of the internal market and enhanced cooperation between the Member States both by harmonization of national laws and their implementation. Studies and proposals carried out by the European Union for the harmonization of laws should be/are closely followed by our country. Establishment of Customs Union between Turkey and European Union in 1995 with the 1/95 numbered Community Council Decision and initiation of accession negotiations in October 2005 have accelerated the harmonization process of Turkish law with the European Union law. In the heat of these events, it can be observed that the preamble of most of the main codifications and secondary regulations in the field of company law, banking and capital markets law, intellectual and commercial property law, competition law, consumer law and protection of personal data law; reflects the aim of approximation with European Union legislation. Turkey’s geographical location, parallelly the fact that majority of the states, which Turkey has economical, cultural and sociological relations with, are members of the European Union following the impact of European Union on the model laws of Turkish laws, including Swiss law which keep tab on European Union law, necessitates the harmonization of European Union law to remain on Turkish lawyers’ agenda in the future as well. Hence, this Book Project has been prepared by the first documentation center acknowledged by European Union’s competent publishing and distribution bodies, Istanbul University Faculty of Law European Law Application and Research Center, with the object of providing a source for publications and conferences of Turkish lawyers who are keen to work in this field. This Project is an academic study and reflects the evaluation of the authors on harmonization of Turkish law with European Union law and their opinions for the methodology for an approximation of Turkish legislation. Although it is not either an official report or an action plan, it has been prepared with the view of providing a reference to public authorities, especially Ministry of Foreign Affairs Directorate for European Union Affairs and European Union harmonization offices in other relevant ministries. The preparation phase of this Project includes determination of the subdisciplines of Turkish private law, in which harmonization with European Union law, has been taken in regard. The specification of a certain topic is left to the authors. As a matter of course, it was not possible for us to cover all the subdisciplines of private law likewise to examine the entire European Union acquis in the included fields. Our perspective is to provide an insight into European law, its comparison with European Union law and evaluation of alignment. With this regard, every contributor examined the regulation which includes the most general rules on that topic. Although the examined regulations have been enacted on the legal basis of the Treaties, the relevant articles have been explained under the “Remarks” title. In this way, with the exception of topics under “Competition Law” chapter, only the masthead of the acts of European Union organs are shown under the “Legislation” title. Besides, all the examined European Union legislation and their legal basis are shown in the European Union legislation list and index at the end of this book. Subdisciplines of private law to be studied has been designated taking into account several factors, such as the necessity of reevaluation and updating with the current acquis, despite the fact that Turkey’s remarkable progress in the past according to the European Commission country reports; Ministry of European Union’s Action Plan covering the years of 2016-2019; 11th development plan of Turkish Presidency. Thus, the Project touches on Company Law, Financial Services, Consumer and Health Protection, Intellectual Property chapters which have been opened for negotiations, and Competition Policy chapter that has not yet been opened for negotiation alongside the Protection Of Personal Data which is not itself a negotiation chapter but concerns several chapters of negotiation. Regulations in the aforementioned fields have been analyzed under the Company Law, Banking and Capital Markets Law, Intellectual and Commercial Property Law, Competition Law, Consumer Law and Protection of Personal Data Law main titles. Within the scope of the Project, contributors were expected to prepare their work according to the following outline: I. Legislation A. European Union Legislation B. Turkish Legislation; II. Remarks A. European Union Law, B. Turkish Law; III. Assessments and Suggestions. By this means, the necessity of the readers to get conveniently informed solely on the European Union Law or Turkish law related to that subject is considered. Assessments and suggestions have been provided under a separate title with the view of improving on the perception of approximation with European Union which only focuses on the translation of legislation and relation of European Union law with Turkish law can be put forward in an integrated mindset. Under this title, the conclusions reached by evaluating Turkish law and European Union law have been placed in numerical order. In other respects, contributors were provided flexibility in terms of methodology to be used for their remarks and assessments and freedom to include the Turkish translation of the relevant European Union legislation and place article proposals for Turkish legislation. Editorial Board elaborated on determining the main subjects and, alongside the review of all studies with respect to the fundamental aim of this book, providing for systematical coherence thereof.
    Description: Published
    Description: Türk hukukunun Avrupa Birliği hukukuna uyumunun sağlanması, tam üyelik hedefi bağlamında ve bunun dışında ülkemizde önemini ve güncelliğini koruyan bir meseledir. Küresel ticaret, yalnızca ülkemiz değil bütün dünya ülkelerinde kamu ve özel hukukun gelişim ve şekillenmesinde etkileşim içerisinde olmayı gerektirmektedir. Türk hukukunda özel hukuk alanında ağırlıkla takip edilen mehaz hukuk düzenlemeleri ise Avrupa Birliği’nin etkisi altında gelişmektedir. Avrupa Birliği organlarının herhangi bir hukuk alanında düzenleme yapma yetkisi kurucu anlaşmalarla üye devletlerin Birliğe bırakmış olduğu yetkiler ile sınırlıdır. Özel hukuk alanındaki Avrupa Birliği tasarrufları, temel olarak iç pazarın geliştirilmesi/ güçlendirilmesi ve tüm üye devletlerin hukuk düzenlemeleri ile uygulamalarının uyumlaştırılması hedefine yönelir. Bu alanda Avrupa Birliği tarafından yürütülen iç hukukların yakınlaştırılmasına yönelik çalışmalar ve tasarruflar ülkemizce yakından takip edilmektedir/edilmelidir. 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile 1995 yılında Gümrük Birliği’nin tesisi ve Ekim 2005’te katılım müzakerelerinin açılması Avrupa Birliği mevzuatıyla uyum sürecine ivme katan gelişmelerdendir. Bu gelişmelerin etkisinde ülkemizde şirketler hukuku, bankacılık ve sermaye piyasası hukuku, fikrî ve sınai mülkiyet hukuku, rekabet hukuku, tüketici hukuku ve kişisel verilerin korunması hukuku alanlarında çıkarılan kanunların ve ikincil mevzuatın genel gerekçelerine Avrupa Birliği mevzuatıyla uyum amacının aksettirildiği görülmektedir. Ülkemizin coğrafi konumu, buna paralel olarak ekonomik, kültürel ve sosyolojik açıdan ilişki içinde bulunduğu devletlerin ekseriyetinin anılan Birlik içinde bulunmaları, takiben yürürlükte bulunan mevzuatımız üzerinde Avrupa Birliği hukukunun ve Birlik düzenlemelerini oldukça sıkı bir şekilde takip eden İsviçre’nin etkisi, Avrupa Birliği hukukuyla uyumun gelecekte de Türk hukukçularının gündeminde kalmasını gerektirmektedir. İşbu Kitap projesi 1973 yılında kurulan ve Avrupa Birliği’nin yetkili yayın ve dağıtım kuruluşlarınca tanınan Türkiye’deki ilk dokümantasyon merkezi olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından, Türk hukukçularının bu alanda yapacağı bilimsel eserlere ve toplantılara kaynaklık etme gayesiyle hazırlanmıştır. Proje, akademik çalışma niteliğindedir ve yazarların Türk ve Avrupa Birliği hukukunun uyumuna ilişkin güncel değerlendirmeleri ile mevzuat yakınlaştırmasının ne şekilde yapılabileceği hakkında görüşlerini içermektedir. Çalışmanın başta Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı ve diğer ilgili Bakanlıklar nezdinde bulunan Avrupa Birliği uyum komisyonları olmak üzere, kamu mercileri tarafından hazırlanan rapor veya ulusal program/eylem planlarının hayata geçirilmesine yardımcı olması amaçlanmaktadır. Hazırlık sürecinde öncelikle hukukumuzda Avrupa Birliği hukukuyla uyumun gözetildiği özel hukukun alt disiplinleri belirlenmiş, bu alanlarda ele alınacak konunun tercihi proje katılımcılarına bırakılmıştır. Proje, özel hukukun tüm alt disiplinlerini kapsamadığı gibi belirlenen alanlara yönelik tüm Avrupa Birliği müktesebatının da ele alınmadığının altı çizilmelidir. Her bir katılımcı, belirlediği konu başlığı altında konuyu en kapsamlı şekilde ele alan düzenlemeleri incelemektedir. İncelenen düzenlemelerin tamamı Avrupa Birliği Kurucu Antlaşmalarında iç pazarın işleyişine yönelik hükümlere dayanmaktaysa da bu hükümlere, incelenen mevzuatın gösterildiği künyeler yerine Avrupa Birliği hukukuna yönelik açıklamalar başlıkları altında yer verilmektedir. Böylelikle rekabet hukuku bölümü altındaki konu başlıkları hariç, Avrupa Birliği mevzuatı başlığı altında yalnızca Avrupa Birliği organları tarafından çıkarılan tasarrufların künyeleri gösterilmektedir. Bunun yanında incelenen tüm AB mevzuatının Avrupa Birliği Kurucu Antlaşmalarındaki dayanaklarının da gösterildiği listesi kitabın sonunda okuyucuların istifadesine sunulmaktadır. Alt disiplinler, Türkiye’nin belirli bir yol kat ettiği fakat güncel Avrupa Birliği mevzuatı ışığında uyumunun yeniden değerlendirilmesi ihtiyacının bulunduğu alanları kapsayacak şekilde Avrupa Komisyonu Türkiye Ülke Raporları ve 2016- 2019 yıllarını kapsayan Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından hazırlanan Avrupa Birliği’ne Katılım İçin Ulusal Eylem Planı ve Cumhurbaşkanlığı 11. Kalkınma Planı gözetilerek belirlenmiştir. Bu nedenle çalışma, müzakerelere açılmış bulunan Şirketler Hukuku, Mali Hizmetler, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Fikrî Mülkiyet Hukuku ve henüz müzakereye açılmamış bulunan Rekabet Politikası fasılları ile müzakereye açılmış ve açılmamış pek çok fasılda atıfta bulunulan kişisel verilerin korunması alanlarına temas etmektedir. Mezkûr alanlarla ilgili düzenlemeler Şirketler Hukuku, Bankacılık ve Sermaye Piyasası Hukuku, Fikrî ve Sınai Mülkiyet Hukuku, Rekabet Hukuku, Tüketici Hukuku ve Kişisel Verilerin Korunması Hukuku ana başlıkları altında incelenmektedir. Proje kapsamında katılımcılardan çalışmalarını I. Mevzuat A. Avrupa Birliği Hukuku B. Türk Hukuku; II. Açıklamalar A. Avrupa Birliği Hukuku B. Türk Hukuku, III. Değerlendirme ve Öneriler planını takip ederek hazırlamaları beklenmiştir. Bu sayede her bir konuyla alakalı yalnızca Avrupa Birliği hukuku veya yalnızca Türk hukuku hakkında bilgi edinmek isteyen okuyucuların da çalışmadan rahatça istifade edilebilmesi gözetilmiştir. Değerlendirme ve önerilerin ayrı bir başlık altında sıralanmasıyla, Avrupa Birliği mevzuatıyla uyum anlayışının Avrupa Birliği mevzuatının tercüme edilmesinin ötesinde ve hukukumuzla ilişkisinin bütüncül bir yaklaşım ile ele alınarak ortaya konulması hedeflenmektedir. Bu başlık altında Türk hukuku ile Avrupa Birliği hukuku birlikte değerlendirilerek varılan sonuçlara numara sırası ile yer verilmiştir. Bununla birlikte katılımcılara değerlendirmelerinde izleyecekleri yol konusunda esneklik sağlanmış, katılımcılar Avrupa Birliği mevzuatının çevirisini çalışmalarına ekleme, madde önerisinde bulunma konularında serbest bırakılmıştır. Editörler Kurulu, bu noktada ana konu başlıklarının belirlenmesi ve tüm çalışmaların işbu Kitabın yöneldiği temel amaç doğrultusunda incelenmesi yanında, bunlar arasında sistematik bir ahengin sağlanmasına da özen göstermiştir.
    Keywords: bic Book Industry Communication::L Law ; bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JP Politics & government::JPS International relations
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 14
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: A city forms the core of all political and philosophical projects. On one hand, a city is a place of human aspirations and pursuits; on the other, it represents a space of tension and anxiety. This dual and often paradoxical character of the city compels philosophers to constantly cogitate its current status. Philosophy is often defined as the child of the city (polis); it is thus the product of urban life. As a medium of social space and political unity, the city has become a stipulation for philosophical activity. In this sense, philosophy is not deprived of its conditions; alternatively, it is an activity that reveals itself within its prerequisite environment. The book reveals varied philosophical reflections on the city, focusing primarily on the urban crisis and debates on rights to the city. The book also attends to the city-philosophy connection in terms of language, borders, art, architecture, and meta-philosophy. The body of research on the city cannot be reduced to the sum of discourses of technical experts. Beyond this boundary, the city stands in its entirety at the heart of debates on equality, freedom, and liberation, surpassing all types of pragmatic discussion. Max Weber cites the proverb, “Stadtluft macht frei” (the urban air frees), serving as a reminder that a city is also a place of domination and freedom. In this respect, the city is the arena of all types of conflict.
    Description: Published
    Description: Kent politik ve felsefi tasarıların hep kalbindedir. Kent, bir yandan insani özlemler ve arayışların mekanı, diğer yandan ise kaygı ve tedirginliklerin de parçasıdır. Kentin bu çifte paradoksal karakteri, felsefeyi ve filozofları onun güncel statüsünü sürekli düşünmeye itmektedir. Biliyoruz ki, felsefe “kentin (polis’in) çocuğudur”, bir başka deyişle kentsel yaşamın ürünüdür. Toplumsal mekanın ve politik birlikteliğin ortamı olarak kent, felsefi etkinliğin koşulu olmuştur. Felsefe bu anlamda koşullarından yoksun değildir aksine koşullarında kendisini ortaya koyan bir etkinliktir. Eldeki kitap, kent üzerine çeşitli felsefi refleksiyonları ortaya koymaktadır. Kitap özellikle kentsel krize ve kent hakkı tartışmalarına odaklanmaktadır. Bunun yanı sıra kent-felsefe bağıntısını dil, sınır, sanat, mimari, meta-felsefe bakımlarından ele EDITORS Özgüç GÜVEN Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey M. Ertan KARDEŞ Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey almaktadır. “Kent” üzerine bir araştırma sadece teknik uzmanların söylemlerinin toplamına indirgenemez, bunun ötesinde, bütün pragmatik söylem tiplerini aşarak, eşitlik, özgürlük ve kurtuluş tartışmalarının bağrında bütünselliğiyle kent durmaktadır. Max Weber tarafından alıntılanan bir atasözü, “Stadtluft macht frei” (kent havası özgür kılar) bize aynı zamanda kentin tahakküm ve özgürlük yeri olduğunu hatırlatmaktadır. Bu açıdan kent her türlü mücadelenin alanıdır.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 15
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Understanding civilized society encompasses the understanding of cities given that the urban environment, which is a natural reflection of settled life, shapes the civilization of a society. Moreover, cities enriched with the effects of trading functions as centers of modernization. At present, cities are exposed to the influence of different dynamics, which are a result of modern life. This influence plays an important role in the shaping of city life and identity. This study, which is entitled Cities in History with Respect to Humans and Spaces, highlights the transformation of cities throughout history and aims to examine the histories of important cities from the social, cultural, political, and economic perspectives. The study emerges as a result of a meticulous evaluation of original scientific writings in urban history and aims to contribute to research in this field. First, the paper presents an examination of the effect of football on urban identity followed by discussions on the tales of cities penned by Ottoman geographers, the transformation of cities previously dominated by wooden buildings and the impact of fires, the identity of cities under the influence of ideologies, the role of squares in the identification of cities, the role of foundations in shaping city identity, and the effects of asitane, dargah, and khanqah structures in the formation of the social identity of cities.
    Description: Published
    Description: Medeni toplumu anlamak, şehirleri anlamaktan geçer. Zira toplumun medenileşmesi yerleşik hayat ve onun doğal bir yansıması olarak şehir ortamında şekillenir. Bunun yanı sıra ticaretin etkisiyle zenginleşen şehirler modernleşmenin merkezinde yer alırlar. Günümüzde ise şehirler modern hayatın getirdiği değişik dinamiklerin etkisine maruz kalmakta, söz konusu etki şehir hayatı ve kimliğinin şekillenmesinde giderek daha fazla pay sahibi olmaktadır. Şehirlerin tarih boyunca yaşadığı dönüşümü ele alan “İnsan ve Mekan Açısından Tarihte Şehir” adlı bu çalışma, önemli şehirlerin tarihlerini sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yönleriyle incelemektedir. Şehir tarihi araştırmalarına katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma alanında özgün bilimsel yazıların titiz bir şekilde değerlendirilmesi sonucunda meydana gelmiştir. İlk yazı futbolun şehir kimliğine etkisini incelemektedir. Ardından sırasıyla; Osmanlı coğrafyacılarının kaleminden şehrin neler anlattığı, önceden ahşap yapıların ağırlıklı olduğu şehrin yangınların etkisiyle dönüşümü, ideolojilerin etkisinde kalan şehir kimliği, meydanların şehrin kimliğindeki yeri, şehir kimliğinin şekillenmesinde vakıfların oynadığı rol ve yine şehrin sosyal kimliğinin oluşumunda âsitâne, dergâh ve tekke yapılarının etkileri ele alınmaktadır.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 16
    Publication Date: 2024-03-29
    Description: The word orphan, derived from the root “yütm” meaning “to be alone, to be left alone”, expresses the uniqueness of the object. Being an orphan can be understood as a child being unprotected in terms of meeting his/her basic needs and observing his/her rights. Although the duty of protection and support is traditionally attributed to the father, it would be more appropriate to understand the concept of an orphan as a child who has lost material and spiritual support that would protect him from dangers even if his parents are alive. The fact that the term orphan is used in daily language in our civilization to evoke this situation also confirms the meaning. Our Holy Qur’an emphasizes the importance of protecting the rights of certain social groups to strengthen justice and solidarity in society. In the process of building a just and peaceful world, the poor, stranded travelers, close relatives, neighbors, and the needy can be immediately listed among these groups whose rights should be respected first and foremost. Among these groups, orphans are another group that is particularly emphasized. Orphanhood is not only associated with not being wealthy. Since orphanhood is used for children who are not capable of protecting and defending their rights, it is also a concept directly related to children’s rights. Therefore, treating the phenomenon of orphanhood within child rights will significantly contribute to understanding rights and freedom. A system of thought based on the protection of all children in this situation and the institutionalization of social solidarity in light of this can initiate a process that will bring about a perspective and institutionalization that can be extended to all rights. For all these reasons, it is of great importance that the Symposium on Orphans and Abandoned Children, which deals with the phenomenon of orphanhood from a scientific point of view and brings together academics, experts, and practitioners from different disciplines related to the subject, was organized on the World Children’s Day and that the academic papers here have been published as a book.
    Description: Published
    Description: “Yalnız olmak, tek başına kalmak” anlamındaki “yütm” kökünden türeyen yetîm kelimesi nesnenin tekliğini ifade eder. Çocuğun yetim kalması ise aslî ihtiyaçlarının karşılanması, himaye edilmesi ve haklarının korunması bakımından sahipsiz kalması olarak anlaşılabilir. Geleneksel olarak himaye etme ve destek olma vazifesi babaya nispet edilse de, yetim kavramını bir çocuğun ebeveynleri sağ olsa da onu tehlikelerden koruyacak her türlü desteği yitirmiş olması olarak anlamak daha yerinde olacaktır. Medeniyet iklimimizde günlük dilde yetim ifadesinin bu durumu çağrıştıracak şekilde kullanılması da anlamı teyit etmektedir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim toplumda adaletin ve dayanışmanın güçlenmesi için bazı sosyal grupların haklarının gözetilmesinin önemine vurgu yapmaktadır. Adil ve barış içinde bir dünyanın inşa sürecinde hakları en başta gözetilmesi gereken bu gruplar içinde, yoksullar, yolda kalmışlar, yakın akrabalar, komşular, muhtaçlar hemen sıralanabilir. İşte bu gruplar arasında özellikle vurgulanan bir diğer grup yetimlerdir. Yetimlik sadece varsıl olmamakla ilişkilendirilemez. Yetimlik, haklarını koruyabilecek ve savunabilecek yeterlikte olmayan çocuklar için kullanıldığından doğrudan çocuk hakları ile ilgili bir kavram olarak da karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla yetimlik olgusunu çocuk hakları içinde değerlendirmek, hak ve özgürlükler anlayışına da önemli katkılar yapabilecek bir yaklaşımı beraberinde getirecektir. Böyle durumda olan tüm çocukları korumayı esas alan bir düşünce sistemi ve bunun ışığında sosyal dayanışmanın kurumsal hale getirilmesi, tüm haklara teşmil edilebilecek bir bakış açısını ve kurumsallaşmayı beraberinde getirecek süreci başlatabilir. Tüm bu nedenlerle yetimlik olgusunu bilimsel bir bakış ile ele alan, konu ile ilgili farklı disiplinlerden akademisyenleri, uzmanları ve uygulayıcıları bir araya getiren Yetim ve Kimsesiz Çocuklar Sempozyumu’nun Dünya Çocuk Hakları Gününde düzenlenmiş olması ve buradaki tebliğlerin kitaplaşmış olması çok büyük önem arz etmektedir.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JK Social services & welfare, criminology::JKS Social welfare & social services::JKSN Social work ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JK Social services and welfare, criminology::JKS Social welfare and social services::JKSN Social work
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 17
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-04-01
    Description: Published
    Description: Türkiye’de beşerî bilimler sahasının ilk ve en büyük kurumu olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, kuruluşunun 150. yıldönümü olan 2020 yılında bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Elinizdeki kitap da yaşanan pandemi süreci dolayısıyla çoğu dijital ortamda gerçekleştirilen bu etkinlikler manzumesine bir ek ve Fakültemizin kuruluşunun bu önemli yıldönümüne bir armağan olarak tasarlanıp yayımlanmıştır. 1916-1933 yılları arasında neşredilen, tabiatıyla Mayıs 1929’a kadar Arap harfli olarak çıkarılan Felsefe, İçtimaiyat, Tarih, Coğrafya, Edebiyat dergisi Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası, çoğu Dârülfünun’da müderrislik ya da müderris muavinliği yapan hocaların veya yabancı bilim insanlarının dil, edebiyat, tarih, sosyoloji, felsefe, psikoloji, coğrafya başta olmak üzere beşerî bilimlerin çeşitli alanlarında kaleme aldıkları makalelerin neşredildiği mühim bir akademik yayın organıdır. Toplam 8 cilt ve 49 sayı olarak çıkan mecmuanın ilk sayısı Mart 1332 (1916)’de, son sayısı Kânunusani (Ocak) 1933’te yayımlanır. “Başlangıçta düzenli olarak iki ayda bir neşredilen mecmuanın 1. cildinin 6. ve son sayısı Kânunusani 1332 (Ocak 1916) tarihlidir. Bu sayıdan iki ay sonra yayımlanan ve üzerinde “sene 2, Mart 1331 1917, sayı 7” ibaresi bulunan nüshadan sonra mecmuanın 1. serisinin yayımı Mart 1922 tarihine kadar durdurulmuştur. Bu tarihte çıkan 1. sayı ile ll. cilde ve 2. seriye başlandığından Mart 1333 / 1917’de yayımlanan ve 1. serinin son sayısı olan nüsha herhangi bir cilde dâhil edilememektedir.” Türkiye’nin seferberlik içerisinde ve savaşın tam ortasında bulunduğu 1916 yılının çetin şartları altında, biraz da iktidarda olan İttihat ve Terakki Fırkası’nın resmî ideolojisi olan Türkçülük cereyanı etkisiyle daha çok Türk tarihi, dili, edebiyatı, içtimaiyatı alanlarına ait öncü metinlerin neşredildiği, önemli meselelerin tartışıldığı makalelerle kendisini gösteren Mecmua, daha sonra İslâm felsefesine ağırlık vermeye başlar. Fırkanın Kâtib-i Umumîsi olan ve 1912-1918 arası, kültür, edebiyat, matbuat ve bilim faaliyetlerinin hemen hepsinin bir yerinde bulunan Ziya Gökalp’ın, bu Mecmuanın da fikir babası, en azından yönlendiricisi olduğu kolaylıkla ifade edilebilir. Mecmuada neşredilen yazılarda ele alınan mevzular, esasen pek çok kültür adamı gibi, Türkleşmek-İslâmlaşmak-Muasırlaşmak yazarının da temel meseleleridir. Mecmuada makalesi ya da tercümesi neşredilen hocalardan bazılarının isimleri ve Dârülfünun Edebiyat Şubesi’ndeki kadroları şöyledir: Mehmed Ali Aynî (Felsefe Tarihi Müderrisi), Köprülüzade Mehmed Fuad (Türk Edebiyatı Tarihi Müderrisi), Mustafa Şekip (Tunç) (Rûhiyât Muallimi), Ziya Gökalp (İçtimaiyât Müderrisi), İsmail Hakkı (Baltacıoğlu) (Terbiye Müderrisi), Necip Âsım (Yazıksız) (Türk Lisaniyâtı ve Türk Tarihi Müderrisi), Mehmed Emin (Erişirgil), (Felsede Tarihi Muallimi), Hüseyin Daniş (İran Edebiyatı ve Farsça Müderrisi), Mehmed Şemseddin (Günaltay) (İslâm Tarihi Müderrisi), İzmirli İsmail Hakkı (İslâm Felsefesi Müderrisi), Ârif (Tarih-i Osmanî Müderrisi), Faik Sabri (Duran), (İslâm ve Türk Coğrafyası Müderrisi), Avram Galanti (Akvâm-ı Kadime-i Şarkiyye Tarihi Muallimi), Ali Ekrem (Nazariyat-ı Edebiye Müderrisi).2 Türkoloji denen geniş çalışma ve araştırma sahasının önemli isimleri olan bu hocalardan başka Carl Brockelman, G. Bergstrasser, T. Lefevr, Ernest Chaput, Franz Babinger, Gustave Lanson gibi yabancı Türkolog ve filologların da pek çok makalesi de telif veya tercüme yoluyla Mecmua’da yerini bulur. Söz konusu yıllarda Osmanlı Devleti’nin Almanya İmparatorluğu ile sadece askerî ittifakı değil, ticarî, sınaî, ilmî alanlardaki işbirliği Dârülfünun, dolayısıyla Mecmuadaki Alman hocaların varlığını izaha kâfidir. Savaşın sonuna doğru yani 1917’de yayınına ara verilen ve Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasının hemen ardından neşrine devam edilen Mecmua, 1933 Üniversite Reformuna kadar yayınını sürdürecektir. Çok ciddî maddi sıkıntıların yaşandığı 1922 yılında, Mecmuanın yeniden hayata dönmesi, döndürülmesi bu yayın faaliyetine atfedilen önem hakkında çok fikir vericidir. Hakikaten Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası, Türkiye’de dil, edebiyat, dilbilimi, felsefe, sosyoloji, psikoloji, ilahiyat ve coğrafya gibi alanlarda ilk ilmî, ciddî, sistemli neşirlerin yapıldığı, sonraki yıllarda daima bir başvuru kaynağı olan bir yayın faaliyeti olmuştur. “Türkolojinin Babası” olarak anılan Ord. Prof. M. Fuad Köprülü’nün Türk dili, edebiyatı, tarihi, inanç sistemi gibi konularda yazmış olduğu makalelerin 11’nin evvela bu mecmuda yayımlanmış olduğunu belirtmek herhâlde kastımızı ifadeye yardımcı olacaktır. Sadece Köprülü’nün etütleri değil, bu mecmuada neşredilmiş araştırma, tenkit, tanıtma vs türlerindeki pek çok makale, bugünün nesillerinin istifadesi için farklı zamanlarda muhtelif alanlardaki akademisyenler tarafından yeni yazıya aktarılmıştır. Bununla beraber bu muazzam ilim hazinesindeki yazıların pek çoğu da araştırmacılardan aynı gayret ve hizmeti beklemektedir. Sosyal Bilimler alanında çalışanlar için Osmanlı Türkçesiyle yazılmış metinleri okumak, okuyabilmek bir ayrıcalık ve bu tür metinlerin yeni harflerle neşri onlar için bir ihtiyaç değilse de yine bu sahalara mensup olan ama formasyonu gereği ya da çeşitli sebeplerle eski yazı okuyamayan pek çok araştırmacı için bu ve benzeri mecmua ve kitapların günümüz alfabesiyle neşri bir zarurettir. Elinizdeki kitap işte bu tür bir endişeden doğmuş ve böylesi bir ihtiyacı kısmen de olsa gidermek maksadıyla neşre hazırlanmıştır. “Kısmen” diyoruz zira ideal olan, elbette Mecmuadaki yazıların tümünün Latin alfabesiyle yayımlanması ve dilimizi, edebiyatımızı, tarihimizi, coğrafyamızı, düşünce ve inanç sistemimizi kendisine mesele edinen herkesin istifadesine sunulmasıdır. Biz, Edebiyat Fakültesi’nin kuruluşunun 150. yıldönümüne armağan olarak düşündüğümüz bu kitaba, görsellerle zenginleştirilmiş 16 adet yazıyı alabildik. Kitapta hangi yazıya, niçin yer verildiği konusuna gelince: 49 sayıda toplam 244 makalenin neşredildiği4 Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası’nda çıkmış bütün makaleler önemli ve değerlidir. Dolayısıyla sınırlı sayıda metne yer verilebilecek bu kitapta hangi yazının yer alacağına karar vermek kolay olmamıştır. Bununla beraber seçimi kolaylaştıracak bazı ölçütlerimiz vardı. Şöyle ki: Mecmua, Dârülfünun Edebiyat Şubesi’ne ait olduğu için, Şubenin değişik disiplinlerinde hocalığı bulunan isimlere öncelik verildi. Ayrıca Mecmuada çok sayıda ecnebi bilim insanının telif veya tercüme yazısının bulunması, belli oranda bu yazarlara da yer vermeyi gerektiriyordu. Seçimi kolaylaştıran diğer bir unsur ise Mecmuada neşredilen makalelerin alanlara göre sayısı ve oranıydı. Bu anlamda Türk Dili, Doğu Dilleri, Batı Dilleri, dilbilimi, tarih, edebiyat, bilim tarihi, İslâm felsefesi, estetik, coğrafya, sosyoloji, psikoloji gibi disiplinlere bu kitapta mutlaka yer ayrılmalıydı. Öyle de oldu. Kitaptaki yazıların daha önce yeni harflerle yayımlanmamış olanlardan seçilmesi, zaten mesainin başında bir ilke olarak benimsenmişti. Bununla beraber, daha önce neşredilmiş olmak, bir yazının kitaba girmesine mâni de olmadı. Zira asıl gaye, Mecmuanın içerik bakımından zenginliğini, öncülüğünü, dolayısıyla kıymetini aksettirmek ve günümüze taşımaktı. Kitaptaki bazı yazılar, doğrudan editörlerin tercihi doğrultusunda belirlendi. Bazı yazılar da alanın uzmanları ya da yazıları yeni harflere aktaran hocalarımızın, meslektaşlarımızın tercih ve tespitine bırakıldı. Bu 16 yazının ikisinin Farâbî ile ilgili olması yani M. Şemseddin Günaltay’ın Farabî ile ilgili birbirini takip eden iki yazısının kitaba derç edilmesi de UNESCO’nun 2020 yılını Farâbî yılı olarak belirlemesiyle ilgilidir ve bu büyük Türk-İslâm filozofunun hatırasını yâda vesile olması maksadıyladır. Görüleceği gibi kitapta yer alan bu 16 yazının tamamı, hâlihazırda Edebiyat Fakültesi’nin değişik programlarında görev yapan akademisyenler tarafından Latin harflerine aktarılmıştır. Bu akademisyenlerin isim ve branşlarını burada zikretmek asgarî bir kadirşinaslık gereğidir: Bu bağlamda, projeyi kendilerine haber verdiğimizde teklifimizi hemen kabul ve çeviriyazıları zamanında teslim eden değerli Hocalarımız, meslektaşlarımız Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu’na (Bilim Tarihi); Prof. Dr. Mehmet Cüneyd Kaya’ya (Felsefe); Prof. Dr. Mücahit Kaçar’a, (Türk Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Nuri Sağlam’a (Türk Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Ömer İshakoğlu’na (Arap Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Uğur Gürsu’ya (Türk Dili ve Edebiyatı); Doç. Dr. Metin Ünver’e (Tarih); Doç. Dr. Cahid Şenel’e (Felsefe); Doç. Dr. Esra Egüz’e (Türk Dili ve Edebiyatı); Dr. Öğr. Üy. Aslı Zengin’e (Türk Dili ve Edebiyatı); Dr. Öğr. Üy. M. Şerif Eskin’e (Türk Dili ve Edebiyatı); Dr. Öğr. Üy. Kaan Kapan ve Aydın Cidan’a (Coğrafya); Dr. Ümran Erdoğan’a (Türk Dili ve Edebiyatı) ve Dr. Öğr. Üy. Bilal Alpaydın’a (Türk Dili ve Edebiyatı) çalışmaya olan samimî destekleri için çok teşekkür ediyoruz. Eserin editörleri de iki makalenin yeni yazıya aktarımıyla çalışmaya dâhil oldular. Edebiyat Fakültesi’nin kuruluşunun 150. yılı olan 2020’nin Fakültemiz adına verimli ve anlamlı geçmesi için özverili bir çaba gösteren, gerçekleştirilebilecek farklı akademik çalışmalar konusunda ufuk açıcı tavsiye ve yönlendirmelerde bulunan, bu bağlamda elinizdeki kitabın fikir aşamasından yayımına kadarki süreçlerini ilgiyle takip eden Edebiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Hayati Develi’ye; kitabın mizanpaj ve baskı işlerinin profesyonellikle yürütülmesi konusundaki sahiplenici tavrı ve destekleri için İstanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mahmut Ak’a; eserin neşri konusunda karşılaştığımız bazı güçlüklerin aşılması konusundaki değerli destekleri için Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Halûk Alkan’a; değerli tavsiyeleri dolayısıyla Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’a; bu neşirdeki emek ve gayretleri dolayısıyla İÜ Press mensup ve çalışanlarına, ayrıca çalışmanın çeşitli aşamalarında katkıları bulunan meslektaşlarımız Hacer Selçuk, Saliha Çetinkaya ve Burak Koç’a teşekkür ediyor; zor şartlar altında bu mecmuanın neşrini gerçekleştiren, mecmuada yazısı ve emeği bulunan bütün ilim insanlarını rahmet ve minnetle anıyoruz.
    Keywords: thema EDItEUR::N History and Archaeology::NH History
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 18
    Publication Date: 2024-03-23
    Description: Published
    Keywords: thema EDItEUR::A The Arts::AT Performing arts::ATF Films, cinema ; thema EDItEUR::A The Arts::AT Performing arts::ATJ Television
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 19
    Publication Date: 2024-03-29
    Description: Aviation psychology has gained importance due to aviation accidents largely being based on human factors. Aviation psychology is a discipline based on understanding and predicting the behavior of those engaged in aviation-related activities. Aviation psychology in particular came to the fore in the early 1900s with personality measurements in pilot selection. Today, aviation psychology is involved not only in the selection of suitable aviation personnel but also in aviation accident research, pilot peersupport programs, aviatic stress, human-machine interactions, flight phobia, gender-biased approaches in aviation, and aviatic communications. The role human factors have in aviation systems has changed with the developments in technology. These changes have brought along theoretical, experimental, and practical innovations in aviatic applications. The experienced innovations include many issues, from personnel employment qualifications to the difficulties experienced in human-machine interactions. We predict that the most effective way to meet the challenges of today’s and tomorrow’s rapidly changing technological developments will be through theoretical models and current research regarding implementation. Based on these facts , the need has emerged for a Turkish publication that is able to cover important areas in aviation psychology in Turkey . Although the chapters cover important topics in aviation psychology, they do not include every topic in the field. As such, this book marks just the beginning of future works from us on aviation psychology.
    Description: Published
    Description: Havacılık kazalarının büyük oranda insan faktörlerine dayandırılmasıyla havacılık psikolojisi önem kazanmaya başlamıştır. Havacılık psikolojisi, havacılıkla ilgili faaliyetlerde bulunan bireylerin davranışlarını anlama ve tahmin etmeye yönelik bir disiplin olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle 1900’lü yılların başlarında pilot seçimlerinde kişilik ölçümlemeleriyle gündeme gelen havacılık psikolojisi, bugün sadece uygun havacılık personeli seçiminde değil havacılık kazaları araştırmaları, pilot akran destek programları, stres, insan-makine etkileşimleri, uçuş fobisi, havacılıkta cinsiyetçi yaklaşımlar ve iletişim gibi pek çok konuyu içerisinde barındırmaktadır. Havacılık sistemlerinde insan faktörlerinin rolü teknolojik gelişmelerle beraber değişime uğramıştır. Bu değişimler, havacılık uygulamalarında da teorik, deneysel ve uygulamaya yönelik yenilikleri beraberinde getirmiştir. Yaşanan yenilikler istihdam edilecek personelin ihtiyaç duyulan niteliğinden insan-makine etkileşiminde yaşanan zorluklara kadar pek çok konuyu içermektedir. Bugünün ve yarının hızla değişen teknolojik gelişmelerinin zorluklarını en etkili şekilde karşılamanın yolunun teorik modeller ve uygulamaya yönelik güncel araştırmalarla olduğunu öngörmekteyiz. Bu ihtiyaçlar ve dayanaklar bağlamında havacılık psikolojisinde ülkemizde önemli alanları kapsayacak Türkçe bir eser ihtiyacının olduğu düşüncesi ortaya çıkmıştır. Kitabımız ülkemizde halen Havacılık Psikolojisi alanında yazılmış ender kitaplardan biri olup, okuyuculara sivil havacılık psikolojisi alanındaki temel kavramları, araştırma alanlarını ve güncel uygulamaları tanıtmayı hedeflemektedir. Kitapta yer alan bölüm yazarlarının bazılarının sektörde aktif olarak görev almış olması, ilgili bölümlerde bu yazarların bilgi ve deneyimleriyle kitaba katkı sağlamıştır. Kitap bölümleri, havacılık psikolojisinde önemli konuları kapsayacak şekilde düzenlense de alanda yer alan tüm konuları içermemesi nedeniyle bir sonraki havacılık psikolojisi konulu eserlerimizin başlangıcı niteliğinde olmuştur.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JM Psychology ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JM Psychology
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 20
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2023-02-08
    Description: Published
    Description: Göl, akarsu ve denizler yüzyılları aşan süreden beri çoğunluğu insan kaynaklı olmak üzere çeşitli kirleticilerin baskısı altında bulunmaktadırlar. Özellikle endüstriyel üretimin hız kazandığı 1900’lü yılların ortalarından itibaren bu baskılar daha da artmış birçok su kaynağı kullanılamaz hale gelmiştir. Su kalitesindeki bozulmalar ve iklimsel değişim nedeniyle çok sayıda tür ortadan kalkmış, ya da tükenme noktasına gelmiştir. Ülkemizde de benzer çevresel sorunlar 1950’li yıllardan itibaren görülmeye başlanmıştır. Başta sanayi üretiminin büyük bir kısmının gerçekleştiği Marmara Bölgesindeki deniz ve içsu kaynakları olmak üzere birçok su kaynağı sanayi atıkları, evsel atıklar ve tarımsal kirleticiler ile baş başa bırakılmıştır. Söz konusu kirleticiler nedeniyle en büyük su kalitesi kaybına uğrayan alanların başında ise Marmara Denizi gelmektedir. Marmara Denizi havzası başta ülkemizin en büyük şehri olan İstanbul olmak üzere en büyük şehirlerini barındıran bir iç deniz konumundadır. Göreceli olarak küçük bir alan olmasına rağmen havzada ülke nüfusunun yaklaşık 1/3’ü yaşamaktadır. Havzadaki aşırı nüfus artışı ve kontrolsüz yapılaşma özellikle Marmara Denizi üzerinde büyük bir baskı oluşturmuştur. Uzun yıllar süresince arıtılmadan ya da sadece ön arıtıma tabi tutularak Marmara Denizine verilen atıklar denizin taşıma kapasitesini aşmış, bu nedenle denizde yaşayan birçok canlı türü tamamen ortadan kaybolmuştur. Hatta aşırı kirlenme nedeniyle Marmara Denizi’nin “Doğu Körfez” bölümü uzun yılardan beri balıkçılığa kapatılmıştır. Son zamanlarda Marmara Denizinde ortaya çıkan en önemli ekolojik sorunlardan bir tanesi de yaklaşık 6 ay süren müsilaj artışıdır. Müsilaj Ocak 2021 de başlayıp Haziran 2021’e kadar devam etmiştir. Müsilaj artışının 6 ay gibi uzun bir süre devam etmesi, büyük bir alanda habitat kayıpları yaratması, ekolojik tahribat kadar ekonomik kayıplara neden olması, balıkçılık dahil birçok ekosistem hizmetlerini etkilemesi nedeniyle dünya literatürüne girmiştir. İstanbul Üniversitesi olarak böylesine önemli ekolojik sorunu detaylı bir şekilde araştırmak, sonuçlarını ortaya koymanın gerekliliğine inanarak sadece Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilaj sorunu ile ilgili çalışmaların yer aldığı 13 bölümden oluşan kitap yayınlamaya karar verdik. Deniz araştırmaları konusunda yaklaşık 80 yıllık deneyime sahip İstanbul Üniversitesinin yayınladığı bu eserin deniz bilimcilere ve karar vericilere başucu kaynağı olmasını diliyoruz.
    Keywords: bic Book Industry Communication::P Mathematics & science::PS Biology, life sciences::PSV Zoology & animal sciences::PSVW Zoology: Vertebrates::PSVW7 Zoology: Mammals::PSVW73 Marine & freshwater mammals
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
Close ⊗
This website uses cookies and the analysis tool Matomo. More information can be found here...