ALBERT

All Library Books, journals and Electronic Records Telegrafenberg

Your email was sent successfully. Check your inbox.

An error occurred while sending the email. Please try again.

Proceed reservation?

Export
Filter
  • thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies  (6)
  • bic Book Industry Communication::J Society & social sciences  (5)
  • thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JP Politics and government  (3)
  • Turkish  (14)
  • German
Collection
Years
  • 1
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2022-11-04
    Description: Published
    Description: Uzun yıllardır uygulanan liberal-kapitalist yönetişim modeli, bireyselleşmeyi ve piyasayı egemen kılıp, özel sektörü büyüterek, devleti ve hizmetlerini sınırlandırarak varlığını bugüne kadar sürdürdü. Ancak COVID-19 krizi ile birlikte bu ekonomik sistemin nasıl bir sonuç doğurduğuna hep birlikte şahit olduk. Dünyanın en büyük ekonomilerine sahip ülkelerin salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan en temel koruma malzemelerini sağlamakta aciz duruma düşmesi, hastaları seçerek tedaviye almaları ve diğerlerini ölüme terk etmeleri, ölen insanlarını taşıyacak tabutları ve gömecek yerlerinin olmaması mevcut sistemlerin ne kadar insani olduğu sorununu somut bir şekilde ortaya çıkardı. Uluslararası rekabette en başarılı ülkeler, üstünlük sağlayan sektörlere ve üretime odaklanarak ekonomik gelişme stratejilerini bugüne kadar sürdürdüler. Ancak uzun tedarik zincirlerine ve küreselleşmeye dayalı bu yapı çökerken, katı sınırlar ve ulusal üretimlerle bu boşluğu doldurma arayışı ön plana çıktı. Ekonomiyle birlikte fonksiyonları zayıflayan, hizmet alan ve kapasitesi kısıtlanan devlet aygıtı ve yapısı, yaşanan salgınla birlikte büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. COVID-19 salgınıyla birlikte ekonomik gelişmelere rağmen, sağlık hizmetlerinin ve tarımsal üretimin acil hallerde yarattığı etkilerinin insanlığı tehdit edecek boyutlara nasıl ulaştığını yaşayarak tecrübe ettik. Salgın ile birlikte tarımsal üretim başta olmak üzere temel ihtiyaçları karşılayacak üretimi yapabilmenin önemini bir kez daha anladık. Maske, solunum cihazı, ilaç ve aşı gibi halk sağlığı alanlarında üretim ve hizmetleri sunmanın ne kadar önemli olduğunun bilincine vardık. Üretimlerin stratejik öneminin dönemsel ve ihtiyaçlara göre değişebildiği gerçeğini bir kez daha yaşadık ve paramız olsa da bazı ürünleri ve hizmetleri satın alamayacağımızı gördük. Salgın, küresel düzeyde neredeyse hepimizi ruhsal, fiziksel ve sosyal açıdan eşitleyerek; sağlık, eğitim, gelir eşitsizliği, yoksulluk, işsizlik, göç, iklim krizi, temel insan ihtiyaçlarına erişim dahil her alanda yeni farkındalıklar oluşturdu. Salgın, bir yönüyle bencilliği besledi, dayanışmayı azalttı, yalnızlığa, biyolojik olduğu kadar psikolojik sorunlara ve bilgi kirliliğine yol açtı, ölüm korkusunu bireysel olmaktan çıkarıp, toplumsallaştırdı. Diğer yönüyle de dayanışma ihtiyacını artırdı ve ortak kader duygusunu güçlendirdi. Bu nedenle sosyal uyumu esas alan bir anlayışa olan ihtiyacımız daha fazla önem kazandı. Bundan dolayı toplumsal savrulmayı önleyecek ve panik yaşanmasına fırsat vermeyecek yapılanmaya ihtiyacımız arttı. 1980 sonrasında neoliberal rüzgârların etkisiyle yapılan özelleştirmelerle Türkiye’de de devlet nispeten küçültüldü, ekonomik ve sosyal sorunların yaşandığı bir dönemde küresel salgınla karşılaşıldı. Ancak genel sağlık sigortası, hastane sayısı, yatak kapasitesi gibi alanlarda sahip olduğumuz potansiyel ve kriz yönetme becerimiz sayesinde süreci nispeten daha iyi şartlarda geçirmekteyiz. Fakat bu gerçeğe rağmen ülkemizin de yeni şartlara adapte olmasını sağlayacak, krizi en az zararla atlatacak ve 21. yüzyılın ihtiyaçlarını karşılayacak yeniden yapılanmaya ihtiyacı artmaktadır. Ekonomik ve sosyal alanda yaşananlar yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Çünkü doyumsuzluğu ve obeziteyi besleyen sınırsız ihtiyaçlar algısı yerine, ihtiyaçların sınırlı olduğu ve isteklerin sınırlandırılabileceğini esas alan, bilgi hariç kaynakların sınırlı olduğu ilkesine dayalı yeni bir ekonomik düzeni inşa edecek bir paradigma değişikliğine yönelik beklenti artıyor. Kriz sürecini en az zararla atlatabilmek için hep birlikte dayanışma içinde mücadele ederek, küresel düzeyde yükselen işkollarını ve meslekleri esas alarak, endüstrileri ve iş piyasalarını yeniden yapılandırmak gerekiyor. Bu kitabın editörlüğünü üstelenen, yazar olarak katkıda bulunan ve hazırlanmasında görev alan fakültemizin çok kıymetli hocalarına bu vesileyle bir kez daha çok teşekkür ediyorum. 84 yıllık birikimimize uygun bir şekilde dünyada ve ülkemizde yaşanan ve yaşanacak sorunlara öğretim üyelerimiz kayıtsız kalmamış, var olan zor şartlara rağmen alternatifler üreterek, yol gösterici öngörülerde bulunmuşlardır. Hiç kuşkusuz bu kitap ön çalışma niteliğindedir, verilere ulaşıldıkça detaylandırılacaktır. Ufuk açıcı ve faydalı olması dileğiyle saygılar sunuyorum.
    Keywords: bic Book Industry Communication::M Medicine::MB Medicine: general issues::MBD Medical profession::MBDC Medical ethics & professional conduct ; bic Book Industry Communication::J Society & social sciences ; bic Book Industry Communication::M Medicine::MB Medicine: general issues::MBN Public health & preventive medicine
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 2
    Publication Date: 2022-11-02
    Description: Quality of life depends on a series of objective indicators and subjective evaluations of all the living spaces that affect human beings’ economic, social, physical, and psychological dimensions and has the potential to serve individual and social development. Ensuring satisfactory quality of life will bring about decent socio-economic conditions, such as in the conceptualization of decent work. Newly improved conditions will also bring higher quality, and policymakers and decision-makers at the institutional level have great responsibilities in this context. This book addresses quality of life and its related issues from an interdisciplinary perspective and discusses them at a conceptual and theoretical level. The book includes classifying the quality of life indicators by considering their individual, social, economic, and organizational context. The application section examines the quality of life of international students, a fragile population group who’ve experienced various disadvantages during the COVID-19 global health crisis. As a matter of fact, each international student provides human capital at the global level, and serves to construct an incorruptible and inexhaustible value in shaping a future that concerns all of humanity. This value will preserve its existence in all economic, social, cultural, and political fields and serve as the mortar in constructing the foundations for a better quality of life. This book has been prepared with this intention in order to address the issue of quality of life and to guide the decisions and practices regarding identifying the quality of life and problem areas of international students studying at Istanbul University in the context of COVID-19 restrictions.
    Description: Published
    Description: İnsanın ekonomik, sosyal, fiziksel ve psikolojik boyutlarını etkileyen yaşam alanlarının bütüne dair bir dizi nesnel göstergelere ve öznel değerlendirmelere bağlı olan yaşam kalitesi, bireysel ve toplumsal gelişime hizmet etme potansiyeline sahiptir. Tatmin edici bir yaşam kalitesinin sağlanabilmesi, “insana yaraşır iş” kavramsallaştırmasında olduğu gibi “insana yaraşan sosyo-ekonomik koşulları” beraberinde getirecektir. Gelişmiş yeni koşullar da daha yüksek kaliteyi beraberinde getirecektir. Bu bağlamda politika yapıcılara ve kurumsal düzeyde karar alıcılara büyük görevler düşmektedir. Disiplinlerarası bir bakışla ele alınan bu kitapta, yaşam kalitesi ve ilgili konular kavramsal ve teorik düzeyde incelenmiş, yaşam kalitesi göstergeleri bireysel, sosyal, ekonomik ve örgütsel bağlamı göz önünde bulundurularak sınıflandırılmıştır. Uygulama ayağında ise küresel bir sağlık krizi olan COVID-19 sürecinde muhtelif dezavantajlılıklar yaşamış kırılgan bir nüfus grubu olan uluslararası öğrencilerin yaşam kalitesi incelenmiştir. Nitekim uluslararası öğrencilerin her biri küresel düzeyde bir beşeri sermayedir. Beşeri sermayeye yapılan yatırım ise insanlığın bütününü ilgilendiren geleceğin şekillenmesinde bozulmaz ve kaybolmaz bir değerin inşasına hizmet etmektedir. Bu değer, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal her alanda varlığını koruyacak ve daha kaliteli bir yaşamın temellerinin atılmasında harç görevi görecektir. Kitap, bu niyet üzere, yaşam kalitesi konusunun ele alınması ve İstanbul Üniversitesinde öğrenim görmekte olan uluslararası öğrencilerin COVID-19 kısıtlamaları bağlamında yaşam kalitesinin tespiti ile sorun alanlarına yönelik karar ve uygulamalara yol göstermesi amacıyla hazırlanmıştır.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 3
    facet.materialart.
    Unknown
    Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften
    Publication Date: 2024-03-29
    Description: Contextual analysis of the architecture, the features and the finds of the Imperial Period dwelling WE 7 of Terrace House 2 in Ephesos.
    Description: Kontextuelle Analyse von Architektur, Befunden und Funden des kaiserzeitlichen Wohnhauses WE 7 im Hanghaus 2 von Ephesos.
    Keywords: Ancient Wohnbauforschung, everyday culture, Emperor Cult, private house and club house? ; Antike Wohnbauforschung, Alltagskultur, Kaiserkult, Wohnhaus und Vereinshaus? ; bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JP Politics & government ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JP Politics and government
    Language: English , Turkish , German
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 4
    facet.materialart.
    Unknown
    Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften
    Publication Date: 2024-03-29
    Description: Contextual analysis of the architecture, the features and the finds of the Imperial Period dwelling WE 7 of Terrace House 2 in Ephesos.
    Description: Kontextuelle Analyse von Architektur, Befunden und Funden des kaiserzeitlichen Wohnhauses WE 7 im Hanghaus 2 von Ephesos.
    Keywords: Ancient Wohnbauforschung, everyday culture, Emperor Cult, private house and club house? ; Antike Wohnbauforschung, Alltagskultur, Kaiserkult, Wohnhaus und Vereinshaus? ; bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JP Politics & government ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JP Politics and government
    Language: English , Turkish , German
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 5
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: A city forms the core of all political and philosophical projects. On one hand, a city is a place of human aspirations and pursuits; on the other, it represents a space of tension and anxiety. This dual and often paradoxical character of the city compels philosophers to constantly cogitate its current status. Philosophy is often defined as the child of the city (polis); it is thus the product of urban life. As a medium of social space and political unity, the city has become a stipulation for philosophical activity. In this sense, philosophy is not deprived of its conditions; alternatively, it is an activity that reveals itself within its prerequisite environment. The book reveals varied philosophical reflections on the city, focusing primarily on the urban crisis and debates on rights to the city. The book also attends to the city-philosophy connection in terms of language, borders, art, architecture, and meta-philosophy. The body of research on the city cannot be reduced to the sum of discourses of technical experts. Beyond this boundary, the city stands in its entirety at the heart of debates on equality, freedom, and liberation, surpassing all types of pragmatic discussion. Max Weber cites the proverb, “Stadtluft macht frei” (the urban air frees), serving as a reminder that a city is also a place of domination and freedom. In this respect, the city is the arena of all types of conflict.
    Description: Published
    Description: Kent politik ve felsefi tasarıların hep kalbindedir. Kent, bir yandan insani özlemler ve arayışların mekanı, diğer yandan ise kaygı ve tedirginliklerin de parçasıdır. Kentin bu çifte paradoksal karakteri, felsefeyi ve filozofları onun güncel statüsünü sürekli düşünmeye itmektedir. Biliyoruz ki, felsefe “kentin (polis’in) çocuğudur”, bir başka deyişle kentsel yaşamın ürünüdür. Toplumsal mekanın ve politik birlikteliğin ortamı olarak kent, felsefi etkinliğin koşulu olmuştur. Felsefe bu anlamda koşullarından yoksun değildir aksine koşullarında kendisini ortaya koyan bir etkinliktir. Eldeki kitap, kent üzerine çeşitli felsefi refleksiyonları ortaya koymaktadır. Kitap özellikle kentsel krize ve kent hakkı tartışmalarına odaklanmaktadır. Bunun yanı sıra kent-felsefe bağıntısını dil, sınır, sanat, mimari, meta-felsefe bakımlarından ele EDITORS Özgüç GÜVEN Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey M. Ertan KARDEŞ Assoc. Prof., Istanbul University Faculty of Letters, Department of Philosophy, Istanbul, Turkey almaktadır. “Kent” üzerine bir araştırma sadece teknik uzmanların söylemlerinin toplamına indirgenemez, bunun ötesinde, bütün pragmatik söylem tiplerini aşarak, eşitlik, özgürlük ve kurtuluş tartışmalarının bağrında bütünselliğiyle kent durmaktadır. Max Weber tarafından alıntılanan bir atasözü, “Stadtluft macht frei” (kent havası özgür kılar) bize aynı zamanda kentin tahakküm ve özgürlük yeri olduğunu hatırlatmaktadır. Bu açıdan kent her türlü mücadelenin alanıdır.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 6
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Understanding civilized society encompasses the understanding of cities given that the urban environment, which is a natural reflection of settled life, shapes the civilization of a society. Moreover, cities enriched with the effects of trading functions as centers of modernization. At present, cities are exposed to the influence of different dynamics, which are a result of modern life. This influence plays an important role in the shaping of city life and identity. This study, which is entitled Cities in History with Respect to Humans and Spaces, highlights the transformation of cities throughout history and aims to examine the histories of important cities from the social, cultural, political, and economic perspectives. The study emerges as a result of a meticulous evaluation of original scientific writings in urban history and aims to contribute to research in this field. First, the paper presents an examination of the effect of football on urban identity followed by discussions on the tales of cities penned by Ottoman geographers, the transformation of cities previously dominated by wooden buildings and the impact of fires, the identity of cities under the influence of ideologies, the role of squares in the identification of cities, the role of foundations in shaping city identity, and the effects of asitane, dargah, and khanqah structures in the formation of the social identity of cities.
    Description: Published
    Description: Medeni toplumu anlamak, şehirleri anlamaktan geçer. Zira toplumun medenileşmesi yerleşik hayat ve onun doğal bir yansıması olarak şehir ortamında şekillenir. Bunun yanı sıra ticaretin etkisiyle zenginleşen şehirler modernleşmenin merkezinde yer alırlar. Günümüzde ise şehirler modern hayatın getirdiği değişik dinamiklerin etkisine maruz kalmakta, söz konusu etki şehir hayatı ve kimliğinin şekillenmesinde giderek daha fazla pay sahibi olmaktadır. Şehirlerin tarih boyunca yaşadığı dönüşümü ele alan “İnsan ve Mekan Açısından Tarihte Şehir” adlı bu çalışma, önemli şehirlerin tarihlerini sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yönleriyle incelemektedir. Şehir tarihi araştırmalarına katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma alanında özgün bilimsel yazıların titiz bir şekilde değerlendirilmesi sonucunda meydana gelmiştir. İlk yazı futbolun şehir kimliğine etkisini incelemektedir. Ardından sırasıyla; Osmanlı coğrafyacılarının kaleminden şehrin neler anlattığı, önceden ahşap yapıların ağırlıklı olduğu şehrin yangınların etkisiyle dönüşümü, ideolojilerin etkisinde kalan şehir kimliği, meydanların şehrin kimliğindeki yeri, şehir kimliğinin şekillenmesinde vakıfların oynadığı rol ve yine şehrin sosyal kimliğinin oluşumunda âsitâne, dergâh ve tekke yapılarının etkileri ele alınmaktadır.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 7
    facet.materialart.
    Unknown
    Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften
    Publication Date: 2024-03-29
    Description: Contextual analysis of the architecture, the features and the finds of the Imperial Period dwelling WE 7 of Terrace House 2 in Ephesos.
    Description: Kontextuelle Analyse von Architektur, Befunden und Funden des kaiserzeitlichen Wohnhauses WE 7 im Hanghaus 2 von Ephesos.
    Keywords: Ancient Wohnbauforschung, everyday culture, Emperor Cult, private house and club house? ; Antike Wohnbauforschung, Alltagskultur, Kaiserkult, Wohnhaus und Vereinshaus? ; bic Book Industry Communication::J Society & social sciences::JP Politics & government ; thema EDItEUR::J Society and Social Sciences::JP Politics and government
    Language: English , Turkish , German
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 8
    Publication Date: 2022-09-08
    Description: We have regretfully observed for many years that the academic community in Tur key, except in some limited areas, has failed to provide the necessary contribution about the issues that Turkey has had to deal with on international level, because the debates have been confined to superficial, oversimplified, and outdated ideological points of view in daily politics. However, the fundamental theses, discussions, and prospective guidance of politics, law, economics, and international relations would be much more lasting and effective once they are shaped by the robust data and theses of the academic community in Turkey. We hope that the book The Aegean Sea and the Eastern Mediterranean in the Global and Regional Balance Based on the Axes of Geography, History, and Interna tional Law drawn up in cooperation between the Grand National Assembly of Turkey and Istanbul University can contribute to creating such a horizon and produce theses to this effect. No matter what topic of international relations one may address, it is impossible to understand and present it independently of other problems and topics. Therefore, we need to gain insight into all incidents and processes that affect and shape the Eastern Mediterranean, and within this framework put forward our projections on the future of Turkey, which is a common concern and asset for all of us. We currently observe manifestations of a biased perspective that is far from fair concerning the ongoing events in the Eastern Mediterranean. The initiatives of Turkey, seeking her rights arising from the international law and agreements since the very beginning through legitimate means and methods, have been encountered by some countries and so-called alliances, which disregard international law and agreements and consider all kinds of illegitimate actions as their rights. Undoubtedly, it is desirable to collaborate, make efforts, and negotiate with approaches in goodwill, respecting international law and agreements aiming at establishing peace as well as the rights, and laws of nations and states. However, it is impossible to take action before realizing and having others realize the following facts: Some countries, in the global order lacking justice established in the aftermath of the Second World War, had only rights and interests. Some others had only duties and responsibilities. This bizarre and unjust order lasted for years. However, the world has now changed and the parameters creating this unjust order have collapsed. We observe that it takes time for some countries to come to terms with this reality. Every state and nation, when it comes to the international order, shall have rights and interests as well as duties and responsibilities. Such a world where this just state of affairs prevails is not far away. This book offers a comprehensive perspective addressing the Eastern Mediterra nean issue within the context of not only history, law, and international relations but also geography, geopolitics, and biodiversity. I hope that the ideas, recommendations and outcomes offered in the book will pave the way for new perspectives to locate the Eastern Mediterranean in the blue shade of peace. I would like to thank Prof. Mahmut AK, the Rector of Istanbul University, for his leadership in the publication of the book as well as the academics contributing their articles. I am pleased and confident that this book will be appreciated by the readers as an invaluable source of scholarship on the Eastern Mediterranean.
    Description: Published
    Description: Uzun yıllar gündelik siyasetin sığ ve basit, zamanı çoktan geçmiş ideolojik tavırları içine hapsolmuş tartışmalar sebebiyle akademi dünyamızın bazı sınırlı alanlar dışında Türkiye’ye gereken katkıyı sunamadığını üzüntüyle müşahede etmiştik. Hâlbuki siyasetin, hukukun, ekonominin, uluslararası ilişkilerin temel tezleri, ana tartışmaları ve geleceğe doğru esas istikametleri akademi dünyamızın güçlü veri ve tezleriyle şekillendirilebilirse çok daha kalıcı ve etkili olur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve İstanbul Üniversitesi işbirliği ile hazırlanan “Coğrafya, Tarih ve Uluslararası Hukuk Boyutlarıyla Küresel ve Bölgesel Denklemde Ege ve Doğu Akdeniz” kitabının böyle bir ufkun oluşturulması ve tezlerin üretilmesine katkı sunmasını arzu ediyoruz. Uluslararası ilişkilerde hangi başlığı ele alırsanız alın, onu diğer sorunlardan, diğer başlıklardan bağımsız olarak anlamanız ve ortaya koymanız mümkün değildir. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’i, onu etkileyen ve şekillendiren bütün hadiseler ve süreçlerle ilgisini dikkatle anlamak, hepimizin ortak derdi ve değeri olan Türkiye’nin geleceğine dair öngörülerimizi de bu çerçevede ortaya koymak durumundayız. Bugün Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan hadiselerde tarafgir ve adaletten uzak bakış açısının tezahürlerini görmekteyiz. Başından itibaren sadece uluslararası hukuktan ve anlaşmalardan kaynaklanan haklarını yine aynı hassasiyetle meşru araçlar ve yöntemlerle arayan Türkiye’nin girişimleri, uluslararası hukuku ve antlaşmaları yok sayan, her türlü gayrimeşru girişimi hak sayan birtakım ülkeler ve sözde ittifaklarla karşılanmıştır. Şüphesiz iyi niyetli, barışı tesis etmeyi hedefleyen uluslararası hukuka ve anlaşmalara saygılı, milletlerin ve devletlerin hak ve hukuklarına hürmet eden yaklaşımlarla hep birlikte çalışmak, gayret göstermek, müzakere yapmak arzu edilen bir tutumdur. Ancak şu gerçekleri görmeden ve göstermeden harekete geçmek de mümkün değildir. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan adaletsiz dünya düzeninde bazı ülkelerin sadece hak ve menfaatleri vardı. Bazı ülkelerin ise sadece vazife ve yükümlülükleri vardı. Uzun yıllar bu garip ve adaletsiz düzen devam etti. Ancak artık dünya değişti, bu adaletsiz düzeni var eden parametreler çöktü. Bu gerçekliği bazı ülkelerin kabul etmekte geciktiğini görüyoruz. Uluslararası düzende her devletin, her milletin hak ve menfaatleri olduğu gibi, vazife ve yükümlülükleri de vardır. Bu adaletli tezin hakim olacağı bir dünya uzak değildir. Bu kitap, Doğu Akdeniz sorununu yalnızca tarih, hukuk, uluslararası ilişkiler açısından değil, coğrafi, jeopolitik ve biyoçeşitlilik açılarından da ele almak suretiyle konuya bütüncül bir perspektif getirmektedir. Umuyorum ki kitapta ortaya konulan düşünce, öneri ve sonuçlar Doğu Akdeniz’in bir barış maviliği içinde kalmasına dönük yeni yaklaşımların kapısını açar. Eserin ortaya çıkmasında öncülük eden İstanbul Üniversitesine Rektör Prof. Dr. Mahmut AK hocamızın şahsında teşekkür ediyorum. Makaleleri ile katkıda bulunan bilim insanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Doğu Akdeniz konusunda kıymetli bir kaynak hüviyetini haiz olacağını düşündüğüm eseri okuyucuların istifadesine sunmaktan memnuniyet duyuyorum.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 9
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Published
    Keywords: thema EDItEUR::C Language and Linguistics::CF Linguistics ; thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 10
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Published
    Description: Bu kitap yaklaşık 1340-1400 yılları arasında yaşamış İngiliz Edebiyatı Ortaçağ yazarlarından Geofrey Chaucer’ın Canterbury Tales (Canterbury Masalları) adlı eserinin sekizyüzaltmış dizelik Prolog (Takdim) bölümünün , İngilizce ve Türkçe karşılıklı çevirisinden oluşmaktadır. İngiltere’de Canterbury’ye Aziz Thomas Becket’in mezarına giden otuz hacının anlatıldığı Prolog’da hem hacıların profili öyküsel şiir diliyle mizahi olarak anlatılmıştır. Geoffrey Chaucer Canterbury Masalları’nda hacıların herbirinin giderken iki, dönerken de iki öykü olmak üzere eserinde yüzyirmi (120) öyküye yer vermeyi başlangıçta tasarlamakla birlikte, bu öykülerin hepsi tamamlanamamış, sadece her karakterin Canterbury’ye hacıya gidiş yolunda kendi kişiliğine uygun olarak anlattığı bir öyküyle sınırlı kalmıştır. Eserin General Prologue adı verilen ve bu kaynakta yer alan kısmı karakterlerin ve eserin kurgusunun okuyucuya takdimi olup, iki dilli Türk okurunun beklentileri göz önüne alınarak çevrilmiştir. Bu çeviriyle Latince ve Fransızcanın edebi bir dil olarak kullanıldığı bir dönemde İngilizce yazılmış bu ilk eserin Türk okura tanıtılması amaçlanmıştır. Bu şekilde İngiliz Edebiyatının temelerini atan Geoffrey Chaucer’ın şairliği, öykücülükteki ustalığı ve ince anlayışı Türk okura tanıtılmak istenmiştir. Canterbury Masalları ile tanınan Geofrey Chaucer (1340? -1440) İngiliz Edebiyatı’nın ve günümüz İngilizcesi kadar İngiliz yazın dilinin gelişmesine öncülük etmiş bir Orta Çağ şair yazarıdır. Her ne kadar başlangıçta Fransız ve İtalyan Edebiyatı’nın etkisinde kalarak alegorik eserler verse de yaşamının son on senelik döneminde yazar olarak farklılıklardan kendisine ve İngilizlere özgü yazınsal bir kimlik oluşturmayı başarmıştır. Özellikle Canterbury Masalları’nın Prolog kısmında yer alan yaklaşık 860 dizelik Prolog bölümü okuyucunun eserin bütünü hakkında fikir edinmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Prolog’da Canterbury’ye hacca giden toplumun farklı kesimlerindeki İngiliz karakterleri mizahi bir şekilde anlatılmakla kalmamış, bu karakterlerin sonradan anlatacakları öykülere de zemin hazırlayacak şekilde öyküsel şiir tekniğine de başvurularak yazılmıştır. Prolog’da Aziz Thomas Becket’in Canterbury’deki kabrine hacca gitmek üzere Londra’da Tabard Hanı’nda toplanan otuz hacının profilini Chaucer anlatıcı kimliğine bürünerek günümüzde bile her okura seslenecek yalın ama şiirsel bir dille aktarmıştır. Prolog Chaucer’un hicivli anlatımıyla hem toplumsal bir eleştiri örneği hem de öykü tekniği açısından İngiliz Edebiyatı’nın önde gelen örneklerindendir. Son söz olarak, ikidilli ve Türkçe’nin elverdiği ölçüde aslına sadık kalarak hazırlanan Prolog’un bu çevirisinin İngiliz Edebiyatı’nın öncüsü olarak şiir ve öykü tekniği açısından İngiliz kültürünün yalınlığını ve sessiz görünen kimliğinin altında yatan eleştirel ve mizahi yönünü Türk okuyucuya daha yakından tanıştıracağını umuyor, iyi okumalar diliyorum.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 11
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: Mawlawiyah, which has a history of nearly eight centuries, was institutionalised as a sufi school and has had widespread effects, in addition to pioneering the formation of one of the most influential sources in Turkish culture, art, and literature. When compared to other sufi schools, the most striking feature of Mawlawiyah is that it allocates a central place to art and literature within its institutional culture. Therefore, from the thirteenth century to the present day, the number of poets who were followers of the Mawlawiyah or Mawlawi culture in Turkish literature is more than three hundred. In addition to historical figures such as Sheikh Ghalib, who are directly identified with Mawlawiyah, the reflections of this cultural accumulation also appear in the writing experiences of authors who are not directly affiliated with Mawlawi culture, such as Halide Edib Adıvar and Ahmet Hamdi Tanpınar, due to their interest in the culture. In recent years, parallel to the increasing interest in Mawlana, Mawlawiyah, and Sheikh Ghalib around the world as the culture industry put mysticism on its agenda , new dimensions have been added to the subject. Some of the studies in this book, which are composed within the framework of these new dimensions, focus on the classical period and Mawlana’s personality, works, life, new research on Mawlawiyah, and well-known written sources on these issues. In the studies dealing with the modern period, the images of Mawlana and Mawlawiyah are analysed in different fields, from poetry to novels and socioeconomic dimensions of mysticism today. In this context, Mevlüt İlhan and Ermiş Dandan, in their article titled “Osman Fevzi Olcay’s Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ”, present information about Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ of Osman Fevzi Olcay, who has produced many historical works, and then include the text of his work. Özlem Düzlü, in “Mawlawis in Keçecizâde Izzet Molla’s Writings”, evaluates a stanza that was devoted to the members of the Mawlawiyah by Izzet Molla, who has added a couplet about Mawlana or Mawlawiyah at the end of almost every ghazal in his diwan called Bahâr-ı Efkâr and wrote many poems about Mawlana, Mawlawi elders, and Mawlawiyah. Pointing out that in the poem, which consists of eighteen couplets with the redif “Mawlawi”, the positive characteristics of the Mawlawis are generally mentioned, Düzlü also observes that İzzet Molla further emphasises the existence of people who could be the target of criticism from within or outside the sect due to their negative behaviours. Focusing on the history of literature in their article “Dr. Rıza Nur’s Studies on Jalâl al-Dîn Muhammed Rûmî, Sultan Veled, and Sheikh Ghalib’s Poems”, Yasemin Karakuş and Ömer Arslan draw attention to the revealing of Rıza Nur’s Evolution of Turkish Poetry History and Its Analytical Study, which has not been known until today, within the framework of the content of Nur’s work, then discuss how Mawlana, Sultan Veled, and Sheikh Ghalib’s poems and literary personalities were examined by Dr. Rıza Nur. In one of the two studies dealing with Mawlawiyah and Mawlana in modern Turkish poetry, Ahmet Murat Özel finds that a strong representation does not occur in modern literature, despite the founding role of Mawlana and Mawlawiyah in classical literature. Özel, who attributes this to the lack of attention paid to tradition by modern poets, evaluates the representation of Mawlana and Mawlawiyah in modern Turkish poetry as an “emotional fidelity but a poetic farewell”. Sevim Güldürmez, on the other hand, concentrates on the works of many different authors in her article, which deals with the various forms of appearance of Mawlana in modern Turkish poetry. Güldürmez, claiming that each poet constructs their own Mawlana image, analyses the existence of Mawlana in modern Turkish poetry from a different framework apart from the fact of establishing a relationship with tradition. In parallel with Güldürmez, Derya Güllük also examines the variations in the aspects of Mawlana and Mawlawiyah in Turkish novels. According to Güllük’s article, the representation of Mawlana as a historical figure and the Mawlawi culture created by his followers over the centuries in Turkish novels differs in line with the personal selectivity of the novelists and their issues, and fiction writers construct their own Mawlana image. Muhammet Salman and Resul Kırmızıdemir focus on İhsan Oktay Anar’s novel Suskunlar. Salman and Kırmızıdemir offer an alternative reading suggestion for this novel through the way Mawlawiyah is perceived within the journey of the novel character Eflâtun representing mystical self-fulfilment, by a deconstructive approach to the understanding of the truth is distorted in a postmodern situation; however, they point out that this deconstruction has also the potential to help reach the truth, not nihilism. The position of Mawlawi whirling ceremonies, one of the first symbols that come to mind when Mawlawiyah is mentioned in today’s socioeconomic practices of mysticism, is among the issues discussed in the book. Seda Aksüt points out the danger posed to the whirling ceremonies by decontextualization, which is one of the risk factors that threatens the authenticity of this cultural heritage, and makes suggestions for building an effective awareness of conservation.
    Description: Published
    Description: Sekiz yüz yıla yakın bir tarihe sahip olan Mevlevilik, süreç içerisinde geniş coğrafyalarda yaygınlaşan bir tasavvuf ekolü olarak kurumsallaşırken aynı zamanda Türk kültürü, sanatı ve edebiyatında da en güçlü damarlardan birinin oluşmasına öncülük etmiştir. Nitekim diğer tasavvuf ekolleriyle karşılaştırıldığında Mevleviliğin göze çarpan başlıca özelliği, kurumsal kültürü içerisinde sanat ve edebiyata oldukça merkezî bir yer ayırmasıdır. Nitekim on üçüncü yüzyıldan günümüze Türk edebiyatında Mevlevilik müntesibi veya Mevlevi kültürüyle yetişmiş şairlerin sayısı bugün tespit edilebildiği kadarıyla üç yüzden fazladır. Diğer yandan, Halide Edib Adıvar ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi kendileri doğrudan Mevleviliğe bağlı olmasalar da Mevlevi kültürüne ve Şeyh Galip gibi Mevlevilikle özdeşleşmiş tarihsel figürlere duydukları ilgi dolayımında farklı kalemlerin yazı tecrübelerinde de söz konusu birikimin yansımaları karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde Mevlana, Mevlevilik ve Şeyh Galip’e yönelik artan ilgiye paralel olarak kültür endüstrisinin dinamiklerinin devreye girmesiyle birlikte konuya yeni boyutlar da eklenmiş oldu. Bu noktalardan hareketle derlenen elinizdeki kitapta yer alan çalışmalardan bazıları klasik döneme odaklanarak Mevlana’nın kişiliği, eserleri, hayatı ile Mevlevilik hakkındaki bazı yeni araştırmaları ve bu konulardaki kimi kaynakları ele almaktadır. Modern dönemi konu edinen incelemelerde ise şiirden romana ve kültür endüstrisine farklı alanlarda Mevlana ve Mevleviliğin görünüm biçimleri tahlil edilmektedir. Bu bağlamda, Mevlüt İlhan ve Ermiş Dandan “Osman Fevzi Olcay’ın Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ İsimli Eseri” başlıklı yazılarında, çok sayıda tarihî eser ortaya koyan Osman Fevzi Olcay’ın Muhtasar Menâkıb-ı Mevlânâ isimli eseri hakkında bilgi sunduktan sonra bu eserin metnine yer vermişlerdir. Özlem Düzlü de “Keçecizâde İzzet Molla’nın Kaleminden Mevleviler” başlıklı yazısında, Bahâr-ı Efkâr adlı divanında hemen her gazelinin sonuna Mevlana ya da Mevlevilikle ilgili bir beyit ekleyen, Mevlana, Mevlevi büyükleri ve Mevlevilikle ilgili pek çok manzume kaleme alan Keçecizâde İzzet Molla’nın Mevlevi tarikatı mensuplarına hasrettiği bir kıt’asını değerlendirmektedir. On sekiz beyitten oluşan ve “Mevlevileri” redifli olan şiirde genel olarak Mevlevilerin olumlu özelliklerinin söz konusu edildiğine işaret eden Düzlü, İzzet Molla’nın tarikat içinden veya dışından bazı kimselerin eleştirilerine hedef olabilecek davranışlarda bulunan kişilerin varlığına da işaret ettiğine değinmektedir. Edebiyat tarihine odaklanan Yasemin Karakuş ve Ömer Arslan, “Dr. Rıza Nur’un Mevlana, Sultan Veled ve Şeyh Galip’in Şiirleri Üzerine Dikkatleri” başlıklı yazılarında Dr. Rıza Nur’un şu ana kadar bilinmeyen ve yayımlanmamış olan Türk Şiirinin Evolüsyonu Tarihi ve Analitik (Tahlilî) Tedkiki adlı çalışmasının varlığına ve muhtevasına dikkat çektikten sonra Mevlana, Sultan Veled ve Şeyh Galip’in bu eserde nasıl incelendiğini ayrıntılı olarak ele almışlardır. Modern Türk şiirinde Mevlevilik ve Mevlana’yı ele alan iki çalışmadan birinde Ahmet Murat Özel, Mevlana ve Mevleviliğin klasik edebiyattaki kurucu rolüne karşın modern edebiyatta böyle bir güçlü temsilin oluşmadığını tespit ediyor. Bu durumu, modern şairlerde geleneğe karşı yeterli dikkatin oluşmamış olmasına bağlayan Özel, Mevlana ve Mevleviliğin modern Türk şiirindeki temsilini “duygusal bir vefa ama poetik bir veda” olarak değerlendirmektedir. Sevim Güldürmez ise modern Türk şiirinde Mevlana’nın çeşitli görünüm biçimlerini ele alan yazısında birçok farklı kalemin eserlerini mercek altına alıyor. Güldürmez, her şairin kendi Mevlana’sını inşa ettiğini ileri sürerek, Mevlana’nın modern Türk şiiri içerisindeki varlığını gelenekle ilişki kurma olgusunun dışında farklı bir çerçeveden hareketle tahlil etmektedir. Güldürmez’e paralel olarak Derya Güllük de Türk romanında Mevlana ve Mevleviliğin görünümlerindeki çeşitlenmeleri irdeliyor. Güllük’ün makalesine göre, tarihsel bir figür olarak Mevlana’nın ve onun takipçileri tarafından yüzyıllar içerisinde oluşturulan Mevlevi kültürünün Türk romanındaki temsili, roman yazarlarının kişisel seçicilikleri ve kendi meseleleri doğrultusunda farklılaşmakta, kurmaca yazarları da kendi Mevlana’larını inşa etmektedir. Muhammet Salman ve Resul Kırmızıdemir İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar romanına yoğunlaştıkları çalışmalarında, roman karakteri Eflâtun’un seyrisülûku temsil eden yolculuğu etrafında, bir taraftan postmodern durumla uyumlu biçimde hakikat anlayışlarına karşı dekonstrüktif bir yaklaşım ortaya konulduğunu, ancak diğer taraftan da bu dekonstrüksiyonun nihilizme değil, hakikate ulaşmaya yardımcı olacak potansiyelde olduğuna dikkat çekerek, Mevleviliğin alımlanma biçimi üzerinden Suskunlar’a dair alternatif bir okuma önerisi sunmaktadır. Mevlevilik denilince akla ilk gelen simgelerden biri olan semâ törenlerinin günümüz kültür endüstrisindeki konumu da kitapta ele alınan meseleler arasında. Seda Aksüt, semâ törenlerinin karşı karşıya olduğu bir tehlikeye, bu kültürel mirasın otantikliğini tehdit eder hâle gelen risk faktörlerinden biri olan bağlamından koparmaya işaret ederek etkili bir koruma bilincinin inşa edilmesi adına önerilerde bulunuyor.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies ; thema EDItEUR::Q Philosophy and Religion::QR Religion and beliefs::QRA Religion: general
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 12
    Publication Date: 2022-11-02
    Description: The issues that are addressed the most are the problems faced by population groups that stand out for the future of the countries in economic, social, and political terms and young people, who are the driving force of social development. Among these problems, the unemployment of young people is undoubtedly the first issue that comes to mind. Socioeconomic difficulties and risks faced by young people have a significant and negative effect on both individuals and social development and exacerbate concerns about the future of a country. However, in recent years, “young people who are not in education, employment, or training” (NEET), which is related to phenomena such as youth unemployment and other more complex phenomena, is one of the topics that developed countries have focused on. The category of NEET includes young people who are described as being offended or discouraged in the literature as well as individuals who are economically inactive and do not participate in education for mostly “involuntary” reasons, such as illness, disability, and being responsible for providing care and household chores. Therefore, the concept refers to a significant portion of the population that has not received any education or participated in child rearing in the last four weeks and is also not employed. These intersections between the unemployed and those who are not included in the labor force and are not continuing their education comes to the fore in terms of the effectiveness and sustainability of labor market policies. It has been determined that there is a need to conduct a profile analysis of NEET youth and conduct research to determine the causes and effects of their NEET status. Statistics regarding NEET youth are announced every year by the Turkish Statistical Institute (TUIK) and the European Statistical Institute. In this context, the General Directorate of Educational Research and Coordination of the Ministry of Youth and Sports conducted a “Profile Research of Young People Not in Education and Employment” under the management of academics at Istanbul University who specialize in this field. This is the first comprehensive study to examine the causes and effects of young people being NEET status in Turkey aged 15–29. The field work for this study was carried out between September 7, 2020 and December 12, 2020, and the most important aspect of the research is the development of the scales of causes and effects of being NEET with proven validity and reliability. Despite the risks presented by the global COVID-19 epidemic, I would like to thank the officials of the General Directorate of Education, Research, and Coordination and the academics at Istanbul University, who have exemplary a cooperated to define the risks and develop solution proposals.
    Description: Published
    Description: İktisadi, sosyal ve siyasal açıdan ülkelerin geleceği için öne çıkan nüfus grubu ve sosyal gelişmenin itici gücü olan gençlerin karşılaştığı sorunlar, üzerinde en fazla çözüm uğraşısı gösterilen konuların başında gelmektedir. Bunlar içerisinde hemen ilk akla gelen şüphesiz gençlerin işsizliği olmaktadır. Gençlerin karşılaştıkları sosyo-ekonomik zorluklar ve riskler hem bireysel hem de toplumsal gelişimi önemli oranda olumsuz etkilemekte ve bir ülkenin geleceğine yönelik endişeleri artırmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerin dikkatini üzerinde yoğunlaştırdığı konuların başında genç işsizliği kadar önemli fakat ondan daha derin ve karmaşık bir bağlamı içeren “ne eğitimde, ne istihdamda ne de yetiştirmede olan gençler (NEİY)” gelmektedir. NEİY kavramı, literatürde gücendirilmiş veya cesareti kırılmış olarak ifade edilen gençlerin yanı sıra hastalık, engellilik, bakım sorumluluğu ve ev işlerine katılma gibi çoğu “istem dışı” nedenlerle ekonomik olarak aktif olmayan ve eğitime katılmayan bireyleri de içermektedir. Dolayısıyla kavram, son dört hafta içerisinde herhangi bir eğitim veya yetiştirme sürecine katılmamış ve aynı zamanda istihdamda bulunmayan önemli bir nüfusa işaret etmektedir. Hem işsizlerin hem de işgücüne dahil olmayanların içerisinde eğitime devam etmeyen bu kesişim kümesi, emek piyasası politikalarının etkinliği ve sürdürülebilirliği açısından ön plana çıkmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Avrupa İstatistik Kurumu (EUROSTAT) tarafından her yıl istatistikleri de açıklanan NEİY gençler ile ilgili profil analizi yapılması NEİY statüsünde olmalarının nedenleri ve etkilerinin belirlenmesine yönelik bir araştırma yürütülmesi ihtiyacı tespit edilmiştir. Bu kapsamda T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Araştırma ve Koordinasyon Genel Müdürlüğünce, İstanbul Üniversitesi’nin ilgili alanda uzman akademisyenlerinin yürütücülüğünde “Eğitim ve İstihdam Dışı Gençler Profil Araştırması” gerçekleştirilmiştir. Elinizdeki bu eser, Türkiye’de “ne eğitimde ne istihdamda ne de yetiştirmede (NEİY)” olan 15-29 yaş grubundaki gençlerin NEİY olmalarının nedenleri ve etkilerini inceleyen ilk kapsamlı çalışma niteliğindedir. 07.09.2020 - 31.12.2020 tarihleri arasında saha çalışmaları gerçekleşen bu araştırmanın en önemli yönü, geçerlik ve güvenirliği ispatlanmış NEİY olmanın nedenleri ve etkileri ölçeklerinin geliştirilmiş olmasıdır. Covid-19 küresel salgının risklerine rağmen NEİY gençlerin ülke gündemine taşınması, konuya ilişkin risklerin tespit edilerek çözüm önerilerinin geliştirilmesine yönelik örnek bir işbirliği geliştiren Eğitim Araştırma ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü yetkililerimize ve İstanbul Üniversitesi akademisyenlerine teşekkürlerimi sunuyorum.
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 13
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2023-01-03
    Description: Published
    Description: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne bağlı Engellilik Araştırmaları Bilim Dalının ikinci yayını olan Engellilik Araştırmaları Yazıları kitabında engellilik konusunda çalışan farklı disiplinlerden araştırmacıların çalışmaları yer alıyor. Bu çalışmalar, “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” kapsamında 2019 ve 2020 yıllarında gerçekleştirilen iki ayrı “Dünya Engelliler Günü Paneli”nde yapılan konuşmalardan, 3-4 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilen “Türkiye’de Engelli Haklarında Güncel Durum” temalı “Dünya Engelliler Günü Sempozyumu”nda sunulan bildirilerden ve yazar olarak davet edilen araştırmacıların eserlerinden oluşmaktadır. Engellilik Araştırmaları engelli kişilerin sosyal hayata dâhil olmalarında ortaya çıkan sorunları in san hakları bağlamında ele alan bir bilim dalıdır. Fiziksel (mimarî) mekânlara, bilgi teknolojilerine ve ulaşıma erişimi kısıtlı olan engelli bireyin diğer kişilerle eşit koşullarda sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanabilmesi, istihdama katılabilmesi, sosyal ve politik hayatta varlık gösterebilmesi mümkün olmaz. Engelli birey ve ailesinin psikososyal açıdan desteklenmesi ve toplumdaki ayrımcı, dışlayıcı tutumlara karşı güçlendirilmesi gerekir. Bu kitapta, kamu yönetiminden bilgi teknolojilerine ve ulaşım hizmetlerine erişime, ailelerin psiko-sosyal destek ihtiyaçlarından mimarî alanların erişilebilirliğine, sosyal dışlanmaya neden olan engellilik algısından COVID-19 pandemi sürecinde engelli bireylerin yaşadıkları sorunlara değinen araştırmaları içeren altı ayrı kısım altında 24 bölüm yer alıyor. Çalışmalardaki ortak payda insan hakları açısından engellilik olgusunun incelenmiş olmasıdır. Farklı disiplinlerden akademisyenlerin, kamu ve sivil toplum kuruluşlarından araştırmacıların özgün eserlerini içeren bu seçkinin Engellilik Araştırmaları alanına katkı sunması dileğiyle…
    Keywords: bic Book Industry Communication::J Society & social sciences
    Language: Turkish
    Format: image/png
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
  • 14
    facet.materialart.
    Unknown
    Istanbul University Press
    Publication Date: 2024-03-24
    Description: This volume titled “The City: Literary Encounters” aims to examine the relationship of the city with language and literature from different perspectives and to present examples of related literary works to the readers. In this book, besides the works that directly focus on cities, there are also wide-ranging scientific studies that address the use of the image of the city in literature. The fact that literature focuses on the image of the city has often turned cities into protagonists of a novel or a poem. Considering the importance of cities in the art of literature, it is not possible to think independently Crime and Punishment from St. Petersburg, A Mind at Peace from Istanbul, and The Miserables from Paris. Although the experience of the city that people have lived in the last centuries has been the subject of every art and discipline, it has become one of the subjects mostly studied by literature. The works in this volume also show that literature has transformed into a language environment which enable cities that literature deals with as a subject to speak, in other words, the language of the city. In this book, which focuses on language studies as well as literary ones, the world’s different cities and cultures are examined through the image and the language diversity of the city. This work, based on both literary and philological contexts, deals with different experiences in the world with various examples and aims to analyze the language of the city. In this book, which is the product of a collective effort, qualified discussions are carried out on subjects such as how the city is described and read in different geographies, different literary traditions, and different literary discourses, and how the city directs the literary production.
    Description: Published
    Description: “Şehir: Edebi Karşılaşmalar” başlığını taşıyan bu cilt, şehrin dil ve edebiyatla olan ilişkisini farklı açılardan incelemeyi ve ilgili edebi eserlerden örnekleri okurlara sunmayı amaçlamaktadır. Bu kitapta doğrudan şehirleri konu alan eserlerin yanı sıra, şehir imgesinin edebiyattaki kullanımına değinen geniş çerçevede bilimsel çalışmalar da yer almaktadır. Edebiyatın şehir imgesine odaklanması çoğu kez şehirlerin bir romanın ya da bir şiirin başkahramanına dönüşmesini sağlamıştır. Şehirlerin edebiyat sanatındaki önemi göz önüne alındığında, Suç ve Ceza’yı St. Petersburg’dan, Huzur’u İstanbul’dan, Sefiller’i ise Paris’ten bağımsız düşünmenin mümkün olamayacağı görülür. Son yüzyıllarda insanın yaşadığı şehir deneyimi her sanata ve disipline konu olsa da, en çok da edebiyatın irdelediği konulardan biri halini almıştır. Bu ciltte yer alan çalışmalar da edebiyatın konu aldığı şehirlere konuşma imkânı veren bir dil ortamına, bir başka deyişle şehrin diline dönüştüğünü gösterir. Edebi incelemelerin yanı sıra dil çalışmalarına da odaklanan bu kitapta dünyanın farklı şehirleri ve kültürleri, şehir imgesi ve şehrin barındırdığı dil çeşitliliği ile incelenmektedir. Bu eser, hem edebî hem de filolojik bağlamlardan hareketle, dünyadaki farklı deneyimleri çeşitli örneklerle konu almakta ve şehrin dilini çözümlemeyi amaçlamaktadır. Kolektif bir çabanın ürünü olarak meydana gelen bu kitapta, farklı coğrafyalarda, farklı edebiyat geleneklerinde, farklı edebî söylemlerde şehrin nasıl yazıldığı ve okunduğu, şehrin edebiyat üretimini nasıl yönlendirdiği gibi konular üzerine nitelikli tartışmalar yürütülmektedir.
    Keywords: thema EDItEUR::D Biography, Literature and Literary studies
    Language: Turkish
    Format: image/jpeg
    Location Call Number Expected Availability
    BibTip Others were also interested in ...
Close ⊗
This website uses cookies and the analysis tool Matomo. More information can be found here...